bugün

geçmişe bakmaktan önünü göremez hale gelmek

geçmişte kötü bir insan mıydım? bilmiyorum.bir gün çaresizce oturmuş olanları düşünüyordum. yine bildik sorular vardı beynimin içinde dolaşan. "bunlar benim başıma nasıl geldi? bunu hakedecek ne yaptım?" diye soruyordum kendime. "neden mutlu olamıyorum?" diyordum bir yandan da. oysa bir insanı mutlu edebilecek her şeye sahiptim. hep yanımda olan bir aile, iyi bir iş, kendi dünyamı yaratmaya çalıştığım kutu gibi bir ev, dostlar... sonra bir diziye denk geldim: "samantha who?" adında. geçmişte insanlara kötülük yapan bir kadın bir gün hafızasını kaybediyor ve tam tersi bir karaktere bürünüyor. eskisi gibi olmaktan iyi bir insan olamamaktan korkuyor. dizi bitti. televizyonu kapadım. kumandayı bir kenara bıraktım. "hep mi kurbandım ben?" diye sormaya başladım kendime. "hiç mi kalp kırmadın? incitmedin insanları? hep mi doğruydun? yanıltmadın onları?" düşünmeye,sormaya başladıkça gözümün önünde sahneler belirmeye başladı. yavaş yavaş... gözümden süzülen yaşların üzerine aktığı sahneler... ne ekersen onu biçerdin, iyilik yaparsan iyilik bulurdun, ilahi adalet diye birşey vardı, aslında kurban hep ben değildim. sevgilimi yüzüstü bıraktım, başka bir sevgili bulduğunda "neden ben?" dedim. en yakın arkadaşımı kırdım , o beni incittiğinde "bunu hakedecek ne yaptım?" dedim. oysa yaşadıklarımı hakedecek öyle çok şey yapmıştım ki... bir süre sonra geçmişe bakmaktan önümü göremez hale geldim. hayatım "yaşadıklarım" üzerine kuruluydu. "yaşayacaklarım" ı unutmuştum oysa ki. yaşamımda tuğlaları üst üste dizerken öyle özensiz davranmıştım ki bir gün hepsi devrilip bir yana saçıldığında kalakalmıştım. ve evet eden bulurdu, herkes ektiğini biçerdi, kendi düşen ağlamazdı...