bugün

iki taraf da severken yasanan ayrilik

zor, saçma ama olabilecek bir durum. Sevmek başka birliktelik başka bir şeydir. ikisi paralel gitmiyorsa savaşı birinden biri kazanır. Birliktelik tüm çabalara rağmen tamir edilemiyorsa sevgi yalnız kalır ve birliktelik sonlandırılır. Sevgi ve aşk hayaldir ama birliktelik ve ayrılık gerçektir. "insan acılarla kıvransa da ve o aşkta bir daha doğsa da, dünyasını yeniden kursa da, düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşar" diyor Sezen aksu "biliyorsun" isimli şarkısında. Burda biliyorsun denen kişi başta kabul etmese de, aslında her iki taraf da beraber mutlu olunmadığının farkındadır. Biliyorsun diyen kişi ise artık birlikteliği sonlandırmanın sorumluluğunu üstlenmeye karar vermiş taraftır. Yürek isteyen bir iştir, çünkü karşı taraf ilişkiyi bitirelim artık dayanamıyorum diyen tarafı çok suçlu hissettirebilir. Hemen kurban rolune geçebilir. Halbuki tüm olay kimin daha erken pes ettiğidir. Ayrılık önemli ve ciddi ilişkilerde, çok nadir tek taraflı olur. Genellikle ilişki yürümediği zaman duyulan sevgi, aşk ve yaşanan güzel anılar bu gerçekten uzak ilişkiyi bitirmeyi zorlaştırır. Yoğun duyguların yaşandığı bu durumda da taraflar mahvolur ve bir birlerini ve kendilerini suçlayarak acı çekerler. Ayrılık acısı çekmek istemediğimiz bir şey olsa da, mutlu etmeyen bir birliktelik hayatımızı örümcek ağı gibi sarar. Bu ağın tül gibi yumuşak canımızı ayrılık kadar yakmayan, ama bizi kilitleyen iplerinden kurtulmamayı, ayrılık acısının içimize saplanan bıçak darbeleriyle yüzleşmemek için seçebiliriz. Ama o zaman hayatımızı sonlandırmış oluruz. Bazen insanın hayatına devam edebilmesi için kangren olan kolu kesmesi gerekir. Aşk insana "tek başına" hissettiği yaşam enerjisini ve mutluluğu unutturur. Bu nedenle yürümeyen bir birliktelikte yalnız olduğumuz zamankinden daha mutsuz olsak da ayrılığı kabul etmek istemeyiz. Çünkü tek başımıza nefes alıp mutlu olabildiğimizi artık hatırlamıyoruzdur. Bu, tabi bir yanılsamadır. iki insan birbirini deli gibi sevse de hayatlar birleşmeyebilir, uyuşmayabilir. bir insanı sevmek başkadır, hayatına dahil etmek başkadır. Özellikle çok farklı yaşanan hayatların veya farklı yerlerde yaşanan hayatların birleşmesi son derece sancılı ve zordur. insan sadece sevgisinden ve ilgisinden oluşmaz, her insanın kurup benimsediği hayatı, kendi güvenli alanı ve alışkanlıkları vardır. Sevdiği insan bu hayata uymuyorsa ve onu dahil edemiyorsa hayatını ya da sevdiğini değiştirmeye çalışır. Bu çaba doğal olarak er ya da geç iflas eder. Sonunda hayatını veya sevgilisini feda etmek zorunda kaldığını görür ve doğru olan seçimi yapması gerekir. Seçimi zorlaştıran en güçlü faktör de aşkın bir tür bağımlılık olmasıdır. Beynimizde salgılanan dophamine ve feril etilamine hormonlarının bağımlısı olmuşuzdur. Bu bağımlılık uğruna canımızı vermeye bile hazır oluruz. Halbuki canımızı vermemiz gereken tek şey "kendi" hayatımızdır, hormonlarımızın bize yaşattığı isterik yanılsamalar değil. iki insan beraber rahat rahat akıp gidiyorlarsa birlikte olmalılardır. Kimse kendine ve karşısındakine dünyayı dar etmemelidir. Sevse de, sevmese de...