bugün

biz kimiz

boktan bir hikaye

ben kendimin bile ne olduğunu bilmeyen biylojik bir atığım. küçük bir çevrem var ama ben bunun da pek farkında değilim. aslında, nadiren bunu hissedebiliyorum çünkü burası çok karanlık. etrafım sadece dar bir çemberden oluşuyor. bir silindirin içinde varolmak pek çok varlık için zor olabilir ama ben bunu çoktan kabullenmişim, o yüzden benim için sorun yok. bu çember yapının içinde sürekli sömürülüyorum. her geçen dakika acıtmadan, usul usul beni tüketiyorlar, atıklaşıyorum ama bu da benim için sorun değil çünkü varlığımın sebebinin bu olduğu konusunda nerdeyse eminim. sürekli bir hareketlilik olduğu için canım pek sıkılmıyor açıkçası; sürekli bir oyalamaca içersindeyim, ki bu hareketlilik sayesinde git gide geliştiğim, büyüdüğüm hissine kapılıyorum. ebat olarak değişiyorum ama aslında fonksyonel olarak bir değişim söz konusu değil. açıkçası üretim sıfır! zaten benden kimsenin böyle bir beklentisi yok. tek beklenti sömürülmem. varlığımın yegane ve değişmez sebebi bu sanırım. bunu değiştirmeyi aslında içten içe istiyorum ama bunun imkansız olduğunu söylüyorlar. kimler mi söylüyor? benim biraz önümde duran, benden daha büyük ve eski olan. bu düzen böyleymiş, sürekli birileri gider ve birileri gelirmiş, hepimizin burdaki amacı belliymiş, gücümüz de bu kadarmış, zaten ne gerek varmış değişikliğe böyle rahatmış. o konuştukça ben de ona hak veriyorum tabi. zaten istesem de karşı çıkamam çünkü biz düşünemeyenleriz. karşı çıkabilmek için önce düşünebilmek lazım. yaşlı olanın da düşünemediğine emindim, sordum, "sen nerden biliyorsun bunları?". karanlıkta yaşamanın ve sıkıca çevrelendiği yapının ister istemez ona bunu söylettiğini söyledi.
sadece emiliyoruz. bu kesin karanlık içersinde tüm varlığımız sömürülüyor. ve sonunda, tünelin sonunda ışık görünecek. sona gelenler söylemişler. ışığa doğru gideceğiz ve burdaki varlığımız son bulacak. bizler bu sistemin içinde birer biyolojik atığız ve bunun dışında birşey olamayı başaramayacağımıza inandırıldık.

eğer şanslıysak bu işin sonunda ağaçlı, bitkili bir yere düşeriz de bedenimiz çürürken biraz da doğaya faydamız dokunur bari.