jacques chirac in ermenistan ziyareti

insanlığa karşı işlenen suçlar araştırma enstitüsü tarafından oya eren imzasıyla yayınlanan aşağıudaki makaleye konu olan ziyarettir.

" Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında Ermenistan ve Ermeni Diasporası ile en yakın bağları bulunan ülke Fransadır. Fransız siyasal hayatında önemli rol oynayan 400.000 kişilik Ermeni Diasporası, Fransa ve Ermenistanı birbirine yaklaştırmaktadır.

Bu yakınlığın bir sonucu olarak Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chiracın Ermenistana yapacağı ziyaret haftalar öncesinden basında geniş yer almıştır, gerek Türk gerekse Ermenistan ve Fransa basınında Chiracın, Erivan ziyaretinde vereceği demeçler merak konusu olmuştur. Nihayet ziyaret gerçekleşmiş ve Chirac, konuşmalarını Türkiyede yapılmış öngörüleri haklı çıkaracak doğrultuda yapmıştır.

Chiracın Ermenistan ziyaretinin detaylarına geçmeden önce Fransada uygulanan ilginç bir geleneği dile getirmekte fayda vardır. Fransa her yıl, seçtiği bir ülkenin kültürünü tanıtarak o yıla tanıttığı ülkenin ismini vermektedir. Geçen yılı Brezilya Yılı olarak kutlayan Fransa bu yıl Ermenistan&ı seçmiş; ancak diğer yıllardan farklı olarak biraz duygusal davranarak bu yıla Dostum Ermenistan Yılı adını vermiştir. Bu konudaki etkinlikler Fransada yaşayan Ermenilerin katılımıyla bu ay başlayacaktır. işte bu çerçevede Ermenistanın bağımsızlığından sonra bu ülkeye gelen ilk Fransız Cumhurbaşkanı olan Chiracın ziyareti de 2006 yılına verilen isme yakışır şekilde hem bir dostluk gezisi ve Temmuz ayına kadar sürecek olan Dostum Ermenistan Yılının açılışı, hem de Koçaryanın Nisan ayında Fransaya yapmış olduğu ziyaretin bir karşılığı olarak planlanmıştır.

Chirac Ermenistan ziyareti sırasında beklenen söylemleriyle sürpriz yaratmamıştır. Siyasi inançlarının değişkenliği ve politik yaşamındaki fikir savrulmalarıyla ün salmış olan Fransız siyasetçi, sorulan sorulara da bu ününe yakışır bir şekilde yanıt vermiştir. Özellikle AB'ye girebilmesi için Türkiye 'Ermeni soykırımı'nı tanımalı mı? sorusuna temkinli fakat imâ olarak kabul edilemeyecek kadar açık ve net bir cevap vererek Türkiyenin, kendine ait değerleri bulunan AB ye katılmayı arzu ediyorsa, Avrupanın barış ve huzur ruhuna uygun şekilde davranarak geçmişte yaptığı hataları kabul etmesi gerektiğini, Almanya'nın bunu yaparak itibar kaybetmediğini tersine büyüdüğünü söylemiştir. Bu örneğiyle Avrupada sıkça yapılan bir hedef saptırmaya başvurarak Türkiyeyi Yahudi soykırımı yapan Almanya ile bir tutmuştur. Fransadaki muhalif çevrelere karşı Türkiyenin AB ye üyelik sürecine destek veren Fransa Cumhurbaşkanı, Erivanda yaptığı açıklamayla Türkiyenin AB üyeliğini sözde soykırım koşuluna dolaylı da olsa bağlayan ilk Avrupalı lider olmuştur.

Chiracın tutumuna bir başka örnek de Fransada sözde Ermeni soykırımının tanınması ile ilgili gelişmeler sırasında görülmüştür. 2001 yılında Fransa'da, Ermeni soykırımını tanıyan bir yasa çıkartılması gündeme geldiğinde Chirac ilk başta bu yasa tasarısına karşı çıkmıştır; ancak daha sonra bu tasarıyı onaylamıştır. Ancak kabul edilen bu yasaya rağmen Chirac soykırım kelimesini 2005 yılındaki AB anayasası referandumuna kadar kullanmaktan kaçınmış, o zamana kadar trajedi olarak nitelediği 1915 olaylarından referandum öncesi soykırım olarak bahsederek ülkede yaşayan Ermenileri memnun etmeye çalışmıştır. Türkiyenin AB ye üyeliğini desteklediğini sık sık vurgulayan Chirac yine bu referandum öncesinde Avrupa Birliği anayasasının kabulüyle Türkiye'nin üyelik sürecinin daha da güçleşeceğine dikkat çekmiştir.

Fransa Cumhurbaşkanının son zamanlarda çelişkili görüşler ileri sürdüğü görülmektedir. Bir milyondan fazla Cezayirliyi etnik temizliğe tabi tutmuş olan Fransanın geçmişi söz konusu edildiğinde Tarih yazmak parlamentoların işi değildir açıklamasını yapan Chirac, 12 Ekimde, Fransa Meclisinde oylanacak Ermeni soykırımının inkarını cezalandıracak bir yasa tasarısını destekleyip desteklemeyeceği sorusuna, Fransa Meclisinin soykırımı zaten tanıdığı ve soykırım trajedisi konusunda polemiğe gerek olmadığı ve bunun siyasi bir gerçek olduğu cevabını vermiştir.

Ermeni soykırımının inkarının suç sayılmasını öngören bu tasarı, Fransada çok önem verilen ifade özgürlüğünün Fransanın siyasi çıkarları söz konusu olduğunda arka plana itildiğini göstermektedir.

Yine de Ermenistan ziyaretine kadar, Chirac başta olmak üzere, Fransız siyasetçilerin soykırım kelimesini sıklıkla telaffuz etmedikleri görülmektedir. Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün geçen ayın ortalarında Fransaya yaptığı resmi ziyaret sırasındaki görüşmelerde Chirac ve Fransız diplomatların soykırım kelimesini ağızlarına almamaları Fransızların, Türkiyede açılan Nükleer Santral ihalesine katılmış olmalarına ve Türkiyenin Lübnana asker gönderme kararına bağlanmıştır. Bu dikkatli tutumun ardından Chiracın Erivandaki açıklamaları ciddi bir tutarsızlık olarak görülse de aslında Fransız siyasetçiler her olayda kendi çıkarlarına uygun şekilde davranmakta, tutarsızlıklara ve çelişkilere önem vermemektedirler.

Chiracın Ermenistan ziyaretinde beklenildiği gibi gündeme gelen bir diğer önemli konu da Türkiye ve Ermenistan arasındaki sınırın kapalı olmasıdır. Chirac bu konuda da çelişkili bir açıklama yapmıştır. Chirac, 2002 yılında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sınırın kapalı olmasının Avrupada yarattığı rahatsızlıktan bahsetmiş ve bu durumun tüm bölgeyi etkilediğini vurgulayarak hassasiyetini çekinmeden dile getirmiştir. Oysa Erivana yaptığı ziyarette bu soruya, Azerbaycanla ilişkileri göz önüne alarak, çok temkinli cevap vermiş ve Karabağ sorununun çözümüyle bu konu arasında çok kuvvetli bir ilişki olduğunu vurgulayarak, iki ülke arasındaki sınırların açılması konusunda Karabağ sorununun çözümünde sağlanacak bir ilerlemenin belirleyici olacağını söylemiştir.

Fransada ilan edilen Ermeni Yılının açılışının yapılmasından ve ülkeye bir Fransız Cumhurbaşkanının gelmesinden aldığı önemle bu ziyaret, her iki tarafın istediği şekilde sonuçlanmıştır. Bu arada Ermeniler bir kez daha sözde soykırım iddialarını dünya kamuoyuna duyurma fırsatını elde etmişlerdir. "