bugün

ventus solaris

- 'güneş rüzgarı' anlamındaki latince kelime grubu.

ozon yüküyle bel bükmüş bir sabah, tertemiz ruhunuzun verdiği direktifle zihninizin dış dünyaya açılan kapısını güneşe çevirirseniz, o güne kadar farketmediğiniz pek çok gerçek buz gibi dökülür ensenizden. gözlerinizi yaşartan; bu saate kadar hep kaçtığınız gerçeklerin ışığı olmanın yanında, yine hiç hatırlamak istemediğiniz suçlarınızın cezasıdır. vefada kusur etmeyen bedenler, sahipleri kadar alçak olmamakla beraber, sahipleri için göz yaşı döker.

bu nasıl girift bilmecedir? hayatın kaynağı dediğiniz alev topu hem ısıtır, hem cezalandırır. hem de beklemeden, on saniye bekleyemeden. ömrünüz boyu arayıp durduğunuz adalet bir nefes uzaklıktaymış, ne tuhaf!

güven salan, yanaklarınızdan ılık şelaleler akıtan bu dost, yakıp kavurmayı da bilir lakin. kıstas neyi ne kadar aldığınızdır, artık ders almanız gereken gerçeklerden kaçıp kaçmadığınızdır. halbuki denge işte tam burda, hayatın başlangıcında kendini gösterir.
küstah iştahınız hakettiğinizden fazlasını almak isterse -ki alamaz- sadece küpüne işkence eder.

'benim için ölümün önemi yok' diyen çoktan ölmüştür. onlar için hayat, sadece ve sadece tayinini başkasının ellerine bıraktıkları önemsiz ayrıntıdır.

peki ya geriye kalanlar? köleler, esirler, cahil populasyon, dükler, lordlar, şahlar..
tarihin hangi sayfası sizi olduğunuzdan daha insancıl gösterme nezaketinde bulundu? kiminiz ağlama, kiminiz övün övün övünme hakkını nerden buldunuz? hayır hayır, zaman sizin için varolmuş değil. bu satırların yazarı günahkar mahluğun bildiğini elbette hepiniz bilir de, en şiddetli hamasetlerle devinmiş nefsiniz kulak tıkarken bilmezlikten gelirdiniz. ağlamaya hakkınız yok!

ve tabii ki vodviller!
hayatımıza bizi korumak için giren, ama rencide etmekten başka hiç bir şey yapmayan 'vodvil gönüllüleri'..
size hiç bir şey söylemeye gerek yok. zira kendi vicdanınız, zamanı geldiğinde sizi yargılamadan infaz edecek. işte o gün, yardım etmek için omuzlarına zembille indiğiniz basit halktan siz yardım dileneceksiniz! ancak asıl suç tabii ki sizde değil, önce kurtuluşu, şimdi de suçu doğa üstü ruhsuzlarda arayan bizde.

zamanı gelince hep beraber konuşacağız. lakin şimdi susma zamanıdır.
susup, bağrımızı güneş rüzgarına açma zamanı.

+ abi iyi misin? niye kaktın bu saatte??

- bilmiyom oolum, ateşim var sanki biraz..