bugün

kırılmasına tahammül edilemeyen bir insanı kırmak

ne bela olduğunu ancak yaşayanının bileceği durum. çok sevdiğiniz bir arkadaşınız olabilir, sevgiliniz olabilir, ailenizden birisi olabilir... yakın hissettiğiniz bir insandır ama kırılmıştır size karşı. kimbilir yaptığınız bir şeye, söylediğinize, söylemediğinize, haddinizin sınırına dayanmış olmanıza... bir şeye işte adını sen koy!

sonra kırıldığını anlamışsınızdır tavrından, kurduğu cümlelerden ve hatta zaman zaman yoğun sessizliğinden. sonra sırf kırgınlığına, kırılmanızı istemediğinden kaçar ve uzaklaşır. oysa o cansız, bu beden neye yarayacaktır? o canı küstürmüştür bir kere bu beden. ki cezasını gecenin tenhalığında hapsolarak çekecektir. karanlıklarda çürütecektir etini, nafile... sebepsiz olmadığını bildiği bir pişmanlık yaşayacaktır derin ve içten. oysa yaptıklarından pişman olmayı öğrenmemiştir bile... yaşanan ne varsa bir kazanımdı oysa, söylenenler ise her zaman söylenmesi gerekenlerdi.

belki de kendini kandırıyordu kırmış olan, kendisine eziyet etmekten fazlasını etmiyordu ama dün gülen bir yüzü bugün asık görmeye de bir o kadar tahammülsüzdü. dün güldürmeye çalıştığı yüzün, bugün kendisine asılmasına tahammülsüzdü... üzgündü nihayetinde, hem de çok. kırmanın, kırmış olmanın ağır ve sert üzgünlüğü.