bugün

televizyonda sehit cenazesi izlemek

o sırada nasıl bir ruh halinde olduğumun hiçbir önemi olmadan, aniden donuklaştığım ve normalden daha az nefes aldığım anlardır şehit cenazeleri. görüntülerle birlikte konuşan yani haberi okuyan kişinin ruhsuz anlatımında neler söylediğinin hiçbir önemi yoktur. çünkü o sırada ağıt yakan anne veya babanın gözlerine bakılmaktadır. hiçbir sesin soluğun değeri yoktur. gözlerim yavaş yavaş nemlenirken o donuk sesin ton değiştirerek kurduğu "askerlerimizi şehit eden teröristlerin elebaşlarıyla birlikte kandil dağı' nda örgütlendikleri ve örgüt merkezinin de burası olduğu bilinmesine rağmen..." cümlesinin devamında duyulan "abd" , "ırak" , "bm kararlarına göre" gibi klişelerle üzerimdeki matem havası yerini sinire ve nefrete terk eder. o kandil dağı' nı kandil ovası yapana kadar bombalayamayacaksak, o şerefsizleri, o köpekleri ezemeyeceksek ben böyle özgürlüğün de bağımsızlığın da...gibi cümleler kurup sağı solu yumruklamaya başladığımda yavaş yavaş rahatlamaya başlayınca da hiçbir şeyin değişmeyeceğini ve bu şehit cenazelerini televizyondan seyretmeye devam edeceğimi fark edip duraksamaktan başka bir şey de gelmez elimden. bir gün gelip de o cenazeleri televizyondan değil de en ön saftan izlemek zorunda kalana kadar da hiçbir şey yapmayacağız. bu belki çok acı ve üzücü...ama gerçek...ama o harekete geçeceğimiz gün her şey için çok geç olacak. ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor her zamanki gibi. biz kralları konuk edelim, türban diyelim, ayrımcılık diyelim, sağ-sol diyelim, televizyonlara reklam verip partimize oy isteyelim. orada gencecik insanlar ölüyor ve her geçen gün de ölmeye devam ediyor. başları imralı' da gerisi de "stratejik ortağımızın" beslemesi ve pek sayın komşularımızın konukseverliğinde yaşamaya devam ediyor. onlar yaşamaya devam ettikçe biz ölmeye devam edelim. cebimize 3-5 kuruş fazla girsin diye yapmadığımız yalakalık, yutmadığımız şerefsizlik kalmayacak yakında. ben bu şehit cenazelerini izlemeye devam ederek refaha ulaşacaksam, o şerefsizlerin yerini yatağını bilip de elim kolum bağlı oturacaksam, allah belasını versin refahının da, gelişmişliğinin de, dış dünyasının da, ilişkilerinin de...