bugün

memeleri yeni tomurcuklanmış kızlar

Ve kevaıbe etraba.
Şimdi cümle bu arapçada kız bint kizlar banat demek burda kızi birak tomurcuk filanda yok.

Ama meallere bak iki kelime bir bağlaçtan adam destan çıkarmiş.meme filanda yok orda

Okadar eski bir arapçaki google çeviride karsiliği yok

تَرِب kök anlamı
- aç: para sahıp olmayan kimse
- bîçare: Çaresiz, zavallı (kimse).
- donsuz: yoksul, serser...
المزيد

تَرْب
- toprak: Yer kürenin canlılara yaşam ortamı sağlayan yüzey bölümü.

كَعْب
- kibarlık: kibar bir insana yakışacak biçimdeki söz veya davranış.
- namus: iffet, şeref, doğru...

Kur'an Ayetleri
Nebe suresi
← 33. ayet →
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
Ve keva’ıbe etraben.
Ab­dul­ba­ki Göl­pı­nar­lı:
Ve me­me­le­ri yeni sert­leş­miş yaşıt kız­lar.

Ab­dul­lah Par­lı­yan:
me­me­le­ri yeni sert­leş­miş yaşıt kız­lar

Adem Uğur:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk gibi ka­bar­mış yaşıt kız­lar,

Ahmed Hu­lu­si:
Yaşıt muh­te­şem eşler!

Ahmet Varol:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

Ali Bulaç:
Gö­ğüs­le­ri henüz to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

Ali Fikri Yavuz:
Aynı yaşta to­mur­cuk sî­ne­li­ler,

Bay­rak­tar Bay­rak­lı:
(31-34) Allah`a saygı du­yan­lar için um­duk­la­rı yer, muh­te­şem bah­çe­ler ve bağ­lar, müt­hiş uyum­lu ha­ri­ka eşler ve dolup taşan ka­deh­ler var­dır.

Bekir Sadak:
(31-34) Dog­ru­su, Allah’a karsi gel­mek­ten sa­ki­nan­la­ra kur­tu­lus, bah­ce­ler, bag­lar, ya­sit­lar ve dolu ka­deh­ler var­dir.

Celal Yıl­dı­rım:
(31-32-33-34) (Allah’tan derin bir saygı ile) kor­kup (fe­na­lık­lar­dan) sa­kı­nan­la­ra kur­tu­luş, ba­şa­rı­ya eriş­me, bah­çe­ler, bağ­lar, gö­ğüs­le­ri yeni ka­bar­mış ya­şıt­lar; dolu dolu ka­deh­ler var­dır.

Cemal Kü­lün­koğ­lu:
(On­la­ra hiz­met ver­mek için orada) çar­pı­cı, genç ve yaşıt kız­lar (var­dır).

Di­ya­net işleri:
(31-34) Şüp­he­siz Allah’a karşı gel­mek­ten sa­kı­nan­la­ra bir kur­tu­luş, bah­çe­ler, üzüm­ler, ken­di­le­riy­le bir yaşta, gö­ğüs­le­ri çık­mış genç kız­lar ve dolu dolu ka­deh­ler var­dır.

Di­ya­net Vakfı:
(31-34) Şüp­he­siz takvâ sa­hip­le­ri için umu­la­nı bul­duk­la­rı yer, bah­çe­ler, üzüm bağ­la­rı, gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk gibi ka­bar­mış yaşıt kız­lar, içki dolu kâ­se­ler var­dır.

Edip Yük­sel:
Genç ve yaşıt eşler…

El­ma­lı­lı Hamdi Yazır:
Me­me­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar var.

Fizil-al il Kuran:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar ve

Gül­te­kin Onan:
Gö­ğüs­le­ri henüz to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

Harun Yıl­dı­rım:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

Hasan Basri Çan­tay:
me­me­le­ri to­mur­cuk­lan­mış bir yaşıt kız­lar,

Hay­rat Neş­ri­yat:
(31-34) Şüb­he­siz ki takvâ sâ­hib­le­ri için (büyük) bir kur­tu­luş, bah­çe­ler ve üzüm bağ­la­rı, gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış aynı yaşta kız­lar ve dolu ka­deh­ler var­dır!

ibn-i Kesir:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

ilyas Yo­rul­maz:
Hepsi aynı boyda, to­mur­cuk­lar ha­li­ne gel­miş, göz alıcı (mey­ve­ler)

isken­der Ali Mihr:
Ve aynı yaşta, şa­ha­ne en­dam­lı genç kız­lar.

Kadri Çelik:
Gö­ğüs­le­ri henüz to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar.

Mu­ham­med Esed:
müt­hiş uyum­lu ha­ri­ka eşler,

Mus­ta­fa isla­moğ­lu:
Da­ha­sı, dengi den­gi­ne gö­za­lı­cı eşler...

Ömer Na­su­hi Bil­men:
Ve nar me­me­li, hep bir yaşta (ca­ri­ye­ler var­dır).

Ömer Öngüt:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış ve hepsi bir yaşta nâ­ze­nin­ler var­dır.

Sadık Türk­men:
Göz alıcı, aynı yaşta/gen­ce­cik ha­ri­ka eşler.

Sey­yid Kutub:
Gö­ğüs­le­ri to­mur­cuk­lan­mış yaşıt kız­lar ve