bugün

bu devirde okumanın aptallık olduğu gerçeği

işim gereği neredeyse her meslek grubuyla görüşmelerim olur. sadece parasıyla kasılan insanlarda görüyorum, okuya okuya gözünün feri sönmüş öğrenci veyahut yeni mezunlarda. hani liyakat konularına falan girip de kafa açmak da istemem.

ben şöyle yapıyorum; hani parası var olduğu için her bokta fikri de olacağını düşünen tipler var ya; hah işte onlar tam ahkam keserken, dur ya, bir tanıdığın kızı, oğlu var, bölümünü okudu bu işin, mürekkep yaladı yuttu o kadar, şuralarda da çalıştı hatta, bir de ona sorayım diyorum. o paranın gücüne inanan tırt o anda iptal oluyor.

ben dünyamda, zihnimde, hayatımda sadece bilgi, kültür ve tecrübeye önem veririm, bunu da her fırsatta ortaya koyarım. rasyonelin dibiyim yani. para benim için bir kıstas değildir.

okumak hiçbir zaman aptallık olmadı, olmaz da. tamam, geçinmek zor, ama bence her zaman saygınlık önemlidir. okumuş insan dünyanın neresinde giderse gitsin, iş bulur, kültürel gelişimi de iyiyse, saygısını da görür.

bende çok yaşlı sayılmam ama okuyup ne yapacaksın, git memur ol, yok şu olmaz, yok bu olmaz diyerek gençlerin morali bu şekilde bozulacağına, gençlere her daim umut verilmeli, yol gösterilmelidir. tabi muhatabınız da bilgiye açıksa...

(bkz: light up the darkness)

not: bu noktada, üniversitede veya eğitimin her kademesinde öğrenciye doğru düzgün bilgi vermeyen, veremeyen, slayt okuyan, hatta onu okurken bile ıııı ıııı diye konuşamayan, öğrenciye öğrendiğini değil ezberlediğini soran, ego kasan, yani eğitim sistemine hiçbir katkısı olamayacak insanlara maruz kalmış insanları tenzih ederim.