bugün

21 aralık 2008 galatasaray beşiktaş maçı

hakemin yine ön plana çıkartıldığı maç olmuştur. televizyondaki anlı şanlı yorumcuları küçük dilimi yutarak dinledim.

1. arda'nın düşüşü - penaltı
2. lincoln'ün düşüşü - penaltı
3. servet'in golü - gol
4. delgado'nun kırmızı kartı - geç kalmış bir kırmızı kart. inceleyelim:

zât-ı âlilerinin barış'a yaptığı hareket kırmızı kart olarak algılanabilirdi. nitekim rıdvan dilmen, bence kırmızı kart dedi. diyelim ki ağır bir yorum olurdu. sarıya hepimiz razı olalım.

ikinci sarıyı gördüğü pozisyonda hemen herkesin anladığı gibi ben de "ben bir kez yaptım kart gösterdin" diye çıkıştı muhterem. e b ne demek? zaten fifa'nın söylediği de bu değil mi?

"kart göstermen lazım" demenin standart bir hâli mi var? adam bana bir yapışta gösterdin derken "ona kart göstermen lazım" dedi. e allah var bir hayli de sinirliydi.

yani şunu demek istedi diye yorumlayanları mantık hatasına düşmüş olarak görüyorum. demek istediği şey de bizzatihi kart sebebidir.

galatasaray muhteşem mücadelesi ile maçı sonuna kadar haketti. beşiktaş, oyuna göre kazanmalıydı diyecek kimse var mı?

her hafta bir hakemi (çoğunlukla suçsuz olduğu halde) medyanın önüne yem olarak atanlar, pazar akşamı oynanan karşılaşmayı perşembe yorumlayacağım diye "öfke biriktirenler" kendi takımlarını ne hâle getirdiklerine bir göz atsalarya...

100. yıl şampiyonluğu dışında her alanda geri kalmış, sıradanlaşmış bir beşiktaş'tır bu yönetimin yaptığı. inanın lige sivasspor kadar "değer" katmıyorlar. kayserispor kadar "renk" katmıyorlar. ankaraspor kadar "onur" mücadelesi vermiyorlar.

sonra kalkıp hakemi medyanın önüne yem atacaksın öyle mi? sen ucuz adamsın, medya ucuz... siz ne satsanız alınır be abi!
güncel Önemli Başlıklar