bugün
- victor osimhen9
- jose mourinho21
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- sari renkli seker13
- sudekiray14
- eve çağıran erko24
- bimde çalışanda akıl var mı17
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı31
- anın görüntüsü28
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı12
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı12
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı13
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
aslında bu sabah marcus haiderin seslendirdiği sway parçasını ekleyeceğim loris karius entryimi düşündüm bir ara yolda iş yerime doğru arabamı sürerken.
sonra bir mesaj geldi. içinde başrol olduğum.
ve aklıma 1989 yılının yaz mevsimini düşürdü. iki katlı bahçeli evimizde geçirdiğimiz son yaz idi. sonrasında aynı mahalle kültürü devam etse de apartman dairelerine ve üç oda bir salonun en büyük odasını nasıl kaparım düşüncelerine dalacaktık önümüzdeki yıllarda. çünkü kapitalizm öyle düşünmemizi gerektiriyordu ve bizler sadece gerekeni yapmak zorunda olan insanlardık, fazlası olamadık asla.
neyse 89 yazına geri dönersek ; mahallemize yazları tatile gelen ailenin kızı olan kıvırcık saçlı, mickey mouse t-shirtlü, kısa şortlu güzel kız hülya hepimizin aklını başımızdan almış, yaşımın verdiği yetkiye dayanarak da yakartop oynarken o yanmasın ben yanayım modunda dolaşan daha ergenliğe bile girmemiş bir çocuk olarak ; gelecek zamanlarda başıma geleceklerden bir haber mutlu bir şekilde yaşıyordum. acıktığım zamanlarda oyun arası eve koşarken elime tutuşturulan ekmeğin arasına sürülen salça hiç bitmeyecekmiş gibi hissediyordum.
aslında hülyayı ya da çocukluğumu ya da geleceğimi de anlatmayacaktım...
konuya dönersek mesajın sahibi arkadaşımla geçen akşam otururken belki de alkolün verdiği etkiyle üç cümleye başlayıp ikisini unutuyor bön bön suratına bakıyor sonra da gülümsüyordum. onunla konuşurken açılmıştı çocukluk yılları, süreyya sineması, geceye kadar bitmeyen saklambaçlar, yediğim dayaklar derken konu iki katlı evimizin bahçe duvarının dibindeki çiçeklere gelmiş fakat ben gene isimlerini unutmuştum.
şimdi o an'ı hatırladım ve ileride unutmamak için yazıyorum ;
duvar dibinde rengarenk bir görünüm veren, içinde siyah ve yeşil tohumların bulunduğu, meyve ağaçlarımızın hemen dibinde biten o çiçek kümesinin adı akşam sefası idi. akşamları açar sabaha bir daha kapardı kendini. bazı insanlar gibi.
sonra bir mesaj geldi. içinde başrol olduğum.
ve aklıma 1989 yılının yaz mevsimini düşürdü. iki katlı bahçeli evimizde geçirdiğimiz son yaz idi. sonrasında aynı mahalle kültürü devam etse de apartman dairelerine ve üç oda bir salonun en büyük odasını nasıl kaparım düşüncelerine dalacaktık önümüzdeki yıllarda. çünkü kapitalizm öyle düşünmemizi gerektiriyordu ve bizler sadece gerekeni yapmak zorunda olan insanlardık, fazlası olamadık asla.
neyse 89 yazına geri dönersek ; mahallemize yazları tatile gelen ailenin kızı olan kıvırcık saçlı, mickey mouse t-shirtlü, kısa şortlu güzel kız hülya hepimizin aklını başımızdan almış, yaşımın verdiği yetkiye dayanarak da yakartop oynarken o yanmasın ben yanayım modunda dolaşan daha ergenliğe bile girmemiş bir çocuk olarak ; gelecek zamanlarda başıma geleceklerden bir haber mutlu bir şekilde yaşıyordum. acıktığım zamanlarda oyun arası eve koşarken elime tutuşturulan ekmeğin arasına sürülen salça hiç bitmeyecekmiş gibi hissediyordum.
aslında hülyayı ya da çocukluğumu ya da geleceğimi de anlatmayacaktım...
konuya dönersek mesajın sahibi arkadaşımla geçen akşam otururken belki de alkolün verdiği etkiyle üç cümleye başlayıp ikisini unutuyor bön bön suratına bakıyor sonra da gülümsüyordum. onunla konuşurken açılmıştı çocukluk yılları, süreyya sineması, geceye kadar bitmeyen saklambaçlar, yediğim dayaklar derken konu iki katlı evimizin bahçe duvarının dibindeki çiçeklere gelmiş fakat ben gene isimlerini unutmuştum.
şimdi o an'ı hatırladım ve ileride unutmamak için yazıyorum ;
duvar dibinde rengarenk bir görünüm veren, içinde siyah ve yeşil tohumların bulunduğu, meyve ağaçlarımızın hemen dibinde biten o çiçek kümesinin adı akşam sefası idi. akşamları açar sabaha bir daha kapardı kendini. bazı insanlar gibi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar