bugün

kış

nefret ediyorum. bunalırsın yürüyüşe çıkamazsın, hiçbir yere kıpırdayamazsın, çıksan soğuk alırsın, düşer kolunu bacağını incitirsin, illa ki olur bir sakatlık yani. işin yoksa eve tıkıl kal. film izleyeyim, kitap okuyayım, kış sükuneti yaşayayım dersin adına apartman denen binadaki komşu müsveddesi empati yoksunu, saygı fakiri insanlar yüzünden iki dakika sakin oturamazsın. ne merdivenden sakin inmeyi bilirler ne normal sesle konuşmayı ne kapıları dolapları insan gibi kapatmayı ne aşağıda birileri yaşıyor, biraz dikkatli olalım demeyi... binanın geneli de kendileri gibi olduğu için geçinir giderler bir güzel. tabii kafalar boş olduğundan, iki satır bir şey okuyayım yazayım, kendimi geliştireyim vs olmadığından kurtlu gibi dolanır dururlar evlerinin içinde. o dolap senin bu süpürge benim şu masayı çekiştirmek onun deli gibi dört dönerler tepende. kış demek büyük şehirde bu demektir işte. inşallah ilk fırsatta binaya ses yalıtımı yaptırmayarak kesesini üç kuruş daha şişirmek uğruna insanları birbirinin leş gürültüsüne mahkum bırakmayan vicdanlı bir müteahhitin elinden çıkma doğru düzgün bir yere taşınırız da kış dediğin nanenin bir manası olur. dinimiz amin.