bugün

ibn i sina

gerçek adı "abu ?ali al-?usayn ibn ?abd allah ibn sina" olan ibn-i sina, halk dilinde lokman hekim olarak, tıp dünyasında ve batı dilinde ise avicenna olarak bilinir. samanoğulları sarayı maliye kâtiplerinden ve saygın bir bilim adamı olan abdullah bin sina'nın oğlu ibn-i sina, 980 yılında günümüz özbekistan'ında yer alan buhara yakınlarındaki afşana kentinde doğmuştur. ibn-i sina olağanüstü bir zekaya sahip olduğu için daha 10 yaşındayken kur'an-ı kerim'i ezberlemiş, felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi çeşitli alanlarda bilgisiyle hocalarını bile geçmeyi başarmıştır.

1. ibn-sina, dönüşüm kuramı'nın doğru olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve kanıtlamıştır.

ibn-sina'ya göre değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkün değildir.

2. ibn-i sina, aristoteles'in hareket anlayışını eleştirmiştir.

hava ile rüzgarın güçlerini karşılaştırmış ve havanın şiddetinin, rüzgarın şiddetinden daha fazla olması gerektiği sonucuna varmıştır.

3.ibn-i sina, "el-kânûn fî't-tıb" (tıp kanunu) adlı eseri ile tıp dünyasına ışık tutmuştur.

beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin birinci kitabı, anatomi ve koruyucu hekimlik, ikinci kitabı basit ilaçlar, üçüncü kitabı patoloji, dördüncü kitabı ilaçlarla ve cerrahi yöntemlerle tedavi ve beşinci kitabı ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.

4.tarih boyunca ilk defa tıp ve cerrahiyi ayrı olarak ele alan tek isim ibn-i sina'dır.

cerrahi tedavi ile ilgili örnekler vermiş ve ameliyatlarda kullanılmak üzere ilk defa bazı aletler önermiştir.

5. ibn-i sina, göz-ışın kuramı'nı savunmuştur.

ibn-i sina üst göz kapağının dışa dönmesi, sürekli beyaz renge veya kara bakmaktan meydana gelen kar körlüğü gibi hastalıklarında tedavisini bulmuştur.

6. ibn-i sina'nın kendi felsefe sistemini en özlü biçimde dile getirdiği bir eseri mevcuttur.

kita-bu'ş-şifa'y kitabu'n-necat (kurtuluş kitabı) adlı eseri ibn-i sina'nın felsefe sisteminin bir özetidir.

7.ibn-i sina'nın ölümsüzlük iksirini bulduğu fakat kaybettiği söylenir.

ibn-i sina "el-kânûn fî't-tıb" (tıp kanunu) adlı eserinde mumie (humik asit)'ten bahsetmiş diğer adıyla "dağın mumu" olarak adlandırılan mumie'nin tümör başta olmak üzere yüz sinir felcinin tedavisinden kırık çıkıklara kadar birçok hastalığın tedavisinde önemini belirtmiştir.