bugün

üniversite mezunu olup işsiz kalmak

Daha önce de pek çok farklı başlık altında yazdım bu konuya.
tek bir amacım var, o da üniversite okuyan ya da yeni mezun insanları bu konuda uyarmak ve yönlendirmek.

Arkadaşlar hiçkimse üniversite okuduğu için işsiz kalmıyor. üniversite kötü bir yer ya da işsizliğe götüren bir süreç değil.
işsizliği yaratan şey üniversite okumak değil,
işsizliğimizi yaratan şey üniversite okurken herşeyden eli ayağı çekmek, yazları boş geçirmek, kendimizi geliştirmemektir.

Lütfen dediklerime iyi kulak verin. 150. kez yazıyorum,
üniversites okumak insana bir şey kazandırmaz, iş vermez,
üniversite okumak insana, kendisini gerçekleştirebileceği, hayatını sıfırdan inşa edebileceği, kendisini geliştirip istediği hemen herşeyi yapabileceği kurtarılmış bir zaman dilimi sunar.

Buna bu şekilde bakmak lazım.
Lütfen kendi formasyonunuza bağlı kalmayın. Farklı alanlara yönelmekten korkmayın.
girişimci olun, bu tür etkinliklere, seminerlere, konferanslara söyleşilere katılın.
kariyer günlerine gidin ancak yalnızca kendi alanınıza yönelik standlarla ilgilenmeyin. Kendinizi hayata sıfırdan başlayan bir insan olarak görün ve iş yelpazenizi daraltmayın.

Kimya öğretmenliği okuyor olabilirsiniz ama bu sizin içinizde, büyük bir pazarlama dehası yatmadığı anlamına gelmez.
Büro yönetimi ya da ev ekonomisi okuyor olabilirsiniz ama bu sizin çok yetenekli bir aşçı ya da büyük bir tasarımcı potansiyeli taşımadığınızı göstermez. Ama siz daha en başından itibaren alanınıza, formasyonunuza gömerseniz kafanızı ve tek isteğiniz iyi notlar almak olursa akan dünyaya dokunamazsınz.

Yaz tatillerinde çalışmazsanız, az da olsa, çok zor şartlar altında da olsa kendi paranızı kazanmaya teşebbüs etmezseniz hayatın ciddiyetini göremezsiniz. KAzandığınız paranın ne kadar anlamlı olduğunu, onu harcamanın zor ama bir o kadar da keyifli olduğunu anlayamazsınız.

Okul dönemlerinde üniversitenin bedava ya da uygun fiyatlı kurslarına katılıp kendinizi farklı alanlarda geliştirmezseniz kendinizi gerçekleştiremezsiniz. Çünkü dünyanın bi tane daha tarihçiye ihtiyacı yok arkadaşlar. Dünyanın bi tane daha fizikçiye ya da biyologa ihtiyacı yok. Dünyanın bir tane daha makina mühendisine ihtiyacı yok. Ama dünyanın iyi bir aşçıya, iyi bir tasarımcıya, bir organizasyon dehasına, çok zeki bir patrona, işini iyi yapan bir satıcıya, akıllı bir mağaza müdürüne her zaman ihtiyacı var. Evet, bir ziraat mühendisine daha ihtiyacı yok dünyanın ama köyde heyecanla ve hevesle çalışıp akıllı tarım yapacak büyük girişimcilere çok ihtiyacı var bu ülkenin, piyasanın, toplumun.

Haliyle, lütfen, kendinizi alanınıza hapsetmeyin. ister ön lisans okuyun, isterseniz lisans okuyun ya da lisansüstü yapın ama ne olursa olsun, kendinizi özel sektörün farklı iş alanlarından soyutlamayın, okul boyunca part time da olsa gidip bir yerlerde çalışın. Mağazacılık yapın, kurumsal firmalara girin, az çok iyi kötü demeyin çalışın, iş hayatını teneffüs edin. Neyin nasıl yürüdüğünü, işlediğini bilin, hayatı tanıyın. Sonradan zor gelir. Çekilmez gelir, hepsinden ötesi ağır gelir yapamazsınız.

Üniversiteyi x bölümünü bitirip x alanında iş bulmak için bitirmeyin,
üniversiteyi, herşeyden önce kendinizi tanımak ve kendinizi gerçekleştirmek için okuyun.
işte o zaman hiçkimsenin emeği boşa gitmez.

Üniversiteden, matematikçi olarak değil,
üniversite hayatı boyunca, yazları garsonluk yapmış, bir mağazada kasiyerlik yapmış, bir atöyede ücretsiz iki ay resim dersi almış, üniversitesnin bedava dans kursuna gitmiş, eşantiyon kurslarda ingilizcesini biraz olsun geliştirmiş, tarih kulübünün 20 liralık gezilerine katılmış, mühendislik fakültesindeki alan dışı konferansları dinlemiş, ücretsiz web tasarım kursuna gitmiş, bol bol okumuş, öğrenmiş, sorup sorgulamış, bir fuarda alakasız bir sektörde standta yarı aç yarı tok çalışmış, belediye gruplarında gönüllü olarak öğrencilere kendi alanında ücretsiz ders vermiş, girişimcilik etkinliklerine ve kurslarına katılmış, kendini geliştirip yeni projeler hayal etmiş, yalnızca kendi bölümü kendi alanı için değil, pek çok şey için b planı olan, sayısız yolu ve güzergahı olan bir insan olarak mezun olur.

böyle bir insan olarak mezun olun ki, üniversite bittiğinde, artık kendi hayatınızı yaratabilme imkanının doğması sebebiyle kendinizi özgür ve mutlu hissedin. bir bölüme 2 ya da 4 yıl verip onca zaman sonra, onca yıl, onca emek ve onca para harcandıktan sonra siz kalkıp sadece matematikçi, fizikçi, tarihçi ya da başka bir şeyci olarak mezun olursanız sudan çıkmış balık gibi olursunuz.

Haliyle yol yakınken iyice düşünüp taşınmak, ben kimim diye sormak, neleri yapıp yapamayacağınıza, oturduğnuz yerden değil, gidip başvurarak, gidip deneyerek, bizzat çalışarak karar vermelisiniz.
aksi durumda siz üniversiteyi değil, üniversite sizi bitirimiş olur.

Kimse hayata atıldığının ertesi günü 3 bin beş bin lira maaşla işe başlamıyor arkadaşlar, azdan korkmayın. denememekten, girişmemekten, teşebbüs etmemekten korkun. üniversiteyi bitirmiş olsanız dahi, kendinizi gerçekleştirmekten korkmayın. Fiziken Yapabileceğiniz her türlü işe başvuru yapın, bir ucundan başlayın yeter ki, sonrasında kapılar nasıl açılacak göreceksiniz.

son bir not olarak ekleyeyim..
üniversite korkakları yer.
üniversite korkusuzları da yer.
cesur olan girişimcilr ve cüretkar insanlar ise üniversiteyi yerler. içini yiyip daha okul bitmeden dışında gezmeye başlarlar.