bugün

ikinci adam yayınları

Aydınlık gazetesinin yaptığı haberin gerçek dışı, kötü niyetli bir haber olduğunu herkese göstermiş, olayların doğrusunu belgeleriyle birlikte yayınlayarak bir karalama çalışması yapıldığını delillerini de ortaya koyarak net bir şekilde ispatlamıştır.

Şöyle ki; Arif Taner Tuzcu adlı yazarın kitaplarımı istedim göndermediler demesi üzerine, bizzat bu gerçek dışı beyanda bulunan yazarın kendisinin kitapları kargodan aldığını belgeleyerek, bu karalama amaçlı iddiayı çürütmüş, kendisine çamur at izi kalsın tavrıyla saldıranların kim olduklarını ve nasıl bir amaç güttüklerini kamuoyunda herkesin anlayabileceği şekilde deşifre etmiştir. Haberde adı geçen ibrahim Bilginoğlu adlı yazarın, bilirkişi raporu lehime, mahkeme beni haklı buldu şeklindeki yorumunun üstünden 3 gün geçmeden ibrahim Bilginoğlu’nun davası reddedilmiştir.

Haberi hazırlayan kişinin, habere konu olan yazarların iddialarının doğruluğunu araştırmaması, hatta daha da kötüsü araştırdığı halde kasıtlı bir şekilde böyle gerçek dışı, karalayıcı bir haber yapması sorgulanması gereken son derece vahim bir durumdur.

Bir gazetecinin iki yayınevi arasındaki kavgayı çok iyi bildiği halde bu durumu yani gerçekleri kamuoyundan gizleyerek, sanki sadece adı geçen yazarlarla ikinci Adam Yayınları arasında bir hak mücadelesi varmış gibi yansıtması, kamuoyunu ve okurlarını dilediği gibi yanıltma hakkını kendisinde görmesi üzerine ne söylenilebilinir ki...

Adı geçen gazetenin ses kaydını söyleşi yaptığı kişiye vermekten çekinmesinin ardında ne yatıyor, aslında tabii bir de bunu düşünmek lazım...

Zira ikinci Adam Yayınları ses kaydının yayınlanması ve deşifre edilmesi durumunda gerçek dışı karalama amaçlı haber yapan Aydınlık gazetesi çalışanının işine son verileceğini söylüyor, Aydınlık gazetesi ise suskunluğa bürünüp ısrarla ses kaydını vermiyor...