bugün
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz20
- manyak olmaya karar verdim11
- stanley termos16
- yazarların en büyük dilekleri14
- yaşamak için geçerli sebepler19
- gecenin şarkısı12
- ilim vs bilim9
- anın görüntüsü18
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı82
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz14
- incil çok uzun'ya okurken sıkılıyorum12
- gideon reid morgan jj40
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası9
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam8
- hacda aşırı sıcaktan 500 den fazla kişinin ölmesi12
- karton toplayan çocuğun elleri13
- çıkma teklifi etmek33
- duşta işemek19
- kürtlerin dünya lideri olduğu gerçeği17
- sözlük yazarları nasıl eğleniyor13
- nihavend longa9
- michy batshuayi14
- abdülkerim bardakçı13
- ona bilmediği bir vergi önerisi yap14
- samet akaydın13
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar13
- antalya daki engelli çocuğa toplu tecavüz8
- en kaliteli türk kahvesi markaları13
- karşı cinste aranan özellikler15
- tacikistan'da başörtü takılması tamamen yasaklandı28
- hangi şarkı seni ağlatıyor22
- ucuz escort17
- larisalisa23
- donuz listesindekilerin yazdıklarının görünmemesi8
- milliyetçi olmamak14
- kürtlerin siklerinin daha büyük olması gerçeği16
- özlenen sözlük yazarları38
- mika raun ile sevişir misiniz11
- xdream12
- sari renkli seker8
- kız yazarların entryleri neden artı oy alıyor12
- fransa bayrağını yakan sığınmacı10
- jose mourinho8
- küçükçekmece de öpüşen yaşlı amcalar22
- hiçbir erkeğin size laf atamaması12
- halkımızın asıl sorunu yeterince sikişmemesidir16
- köpeğin su içtiği kabı tekmeleyene çift dalmak11
laplace ın şeytanı mantığıyla düşünürsek aslında bozukparayla yazıtura atıldığında ya da zar atıldığında yazı-tura ya da 1-2-3-4-5-6 gelmesi rastlantısaldır ancak yine de her bir yazı-tura atışın ya da zar atışın koşullara göre hareket sürecini inceleseydik ve bir harita çıkarabilseydik bunun ardında da yine bir determinizm olduğunu görecektik. ve herbir rastlantısal olayın sonucunu henüz gerçekleşmeden bilebilecektik. o halde materyalizm ile determinizm çelişmiyor.
ve bilim adamları şu an bırakın toplumları bireylerin de yapacakları hareketleri 10 saniye önceden tahmin edecek sistemler geliştiriyor. bu araştırmalar gerçek anlamda hür iradenin var olmadığını ortaya koyuyor. Benjamin Libet. Libet deneyi. Bu deneyde elde edilen bulgu, insanların bilinçsiz ihtiyaçlarının bilinçli hareketlere dönüşme sürecinin aslında çok yavaş olduğunu ve insanların amaçlarına doğru giden hareketleri yapmaktan ziyade daha önce yaptıkları hareketleri tekrarlamalarının daha kolay olduğunu bulmuştur.
Peki insanı da bir zar olarak ele alırsak ve koşulları bilen ve bu zarın (!) yapısını bilen bir şeytan bu zarın bir süre sonra hangi sonucu üreteceğini bilemez mi?
Peki insanların bireylerin ve toplumun, onları gözlemleyen, hangi kavrama ya da olguya hangi isimlendirme ve nitelemeyle tanımlayacağına ve bu kavram ve olgular arasındaki bağlantıları nasıl kuracağına ve bu kavram ve olgulara nasıl tepki vereceğini belirleyen ve bu şekilde toplumu şekillendiren bir hegemonya, toplumun kendi bilincini oluşturmasına ve birarada hareket etmesine ve kendi iplerini eline almasına engel olamaz mı? tabi ki olabilir.
o halde nasıl olsa bir gün nicel değişimler nitel dönüşümlere sebep olacak mantığıyla toplumun devrim yapmasını ve kendi yönetimini ele almasını ummak yanlış olur. çünkü hegemonya toplum üzerinde bugün laplace ın şeytanının bozuk para üzerindeki hakimiyetinden çok daha gelişmiş bir şekilde çok gelişmiş araçlarla toplumun hareket alanına ve düşünsel alanına ruhsal alanına ve bireyler arası etkileşime hakimdir.
yani insanın determinist olmadığına, kısmen de olsa özgür iradenin var olduğuna, toplumun ve bireyin hareketlerinin önceden tayyin edilemeyeceğine dahi inansak, hegemonya ve egemen kesim toplumun hür iradesini ve kendi bilincini oluşturma sürecini otopsi altına yatıracak, bir harita çıkaracak ve buna engel olacak müdaheleleri ve yaptırımları ve psikolojik ve fikri araçları kullanan egemen kesim illa ki bu haritanın ve buna göre topluma uygulanan müdahelelerin gücünü altedecek düzeyde bir direniş ve bilinçlenme ve bir dayanışmayla karşılaşmazsa, toplum yaşadığı şekilde yaşamaya ve düşündüğü şekilde düşünmeye devam edecektir. kendi bilincini oluşturamadan.
ve bilim adamları şu an bırakın toplumları bireylerin de yapacakları hareketleri 10 saniye önceden tahmin edecek sistemler geliştiriyor. bu araştırmalar gerçek anlamda hür iradenin var olmadığını ortaya koyuyor. Benjamin Libet. Libet deneyi. Bu deneyde elde edilen bulgu, insanların bilinçsiz ihtiyaçlarının bilinçli hareketlere dönüşme sürecinin aslında çok yavaş olduğunu ve insanların amaçlarına doğru giden hareketleri yapmaktan ziyade daha önce yaptıkları hareketleri tekrarlamalarının daha kolay olduğunu bulmuştur.
Peki insanı da bir zar olarak ele alırsak ve koşulları bilen ve bu zarın (!) yapısını bilen bir şeytan bu zarın bir süre sonra hangi sonucu üreteceğini bilemez mi?
Peki insanların bireylerin ve toplumun, onları gözlemleyen, hangi kavrama ya da olguya hangi isimlendirme ve nitelemeyle tanımlayacağına ve bu kavram ve olgular arasındaki bağlantıları nasıl kuracağına ve bu kavram ve olgulara nasıl tepki vereceğini belirleyen ve bu şekilde toplumu şekillendiren bir hegemonya, toplumun kendi bilincini oluşturmasına ve birarada hareket etmesine ve kendi iplerini eline almasına engel olamaz mı? tabi ki olabilir.
o halde nasıl olsa bir gün nicel değişimler nitel dönüşümlere sebep olacak mantığıyla toplumun devrim yapmasını ve kendi yönetimini ele almasını ummak yanlış olur. çünkü hegemonya toplum üzerinde bugün laplace ın şeytanının bozuk para üzerindeki hakimiyetinden çok daha gelişmiş bir şekilde çok gelişmiş araçlarla toplumun hareket alanına ve düşünsel alanına ruhsal alanına ve bireyler arası etkileşime hakimdir.
yani insanın determinist olmadığına, kısmen de olsa özgür iradenin var olduğuna, toplumun ve bireyin hareketlerinin önceden tayyin edilemeyeceğine dahi inansak, hegemonya ve egemen kesim toplumun hür iradesini ve kendi bilincini oluşturma sürecini otopsi altına yatıracak, bir harita çıkaracak ve buna engel olacak müdaheleleri ve yaptırımları ve psikolojik ve fikri araçları kullanan egemen kesim illa ki bu haritanın ve buna göre topluma uygulanan müdahelelerin gücünü altedecek düzeyde bir direniş ve bilinçlenme ve bir dayanışmayla karşılaşmazsa, toplum yaşadığı şekilde yaşamaya ve düşündüğü şekilde düşünmeye devam edecektir. kendi bilincini oluşturamadan.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar