bugün

özgür iradeye inanan materyalist

laplace ın şeytanı mantığıyla düşünürsek aslında bozukparayla yazıtura atıldığında ya da zar atıldığında yazı-tura ya da 1-2-3-4-5-6 gelmesi rastlantısaldır ancak yine de her bir yazı-tura atışın ya da zar atışın koşullara göre hareket sürecini inceleseydik ve bir harita çıkarabilseydik bunun ardında da yine bir determinizm olduğunu görecektik. ve herbir rastlantısal olayın sonucunu henüz gerçekleşmeden bilebilecektik. o halde materyalizm ile determinizm çelişmiyor.

ve bilim adamları şu an bırakın toplumları bireylerin de yapacakları hareketleri 10 saniye önceden tahmin edecek sistemler geliştiriyor. bu araştırmalar gerçek anlamda hür iradenin var olmadığını ortaya koyuyor. Benjamin Libet. Libet deneyi. Bu deneyde elde edilen bulgu, insanların bilinçsiz ihtiyaçlarının bilinçli hareketlere dönüşme sürecinin aslında çok yavaş olduğunu ve insanların amaçlarına doğru giden hareketleri yapmaktan ziyade daha önce yaptıkları hareketleri tekrarlamalarının daha kolay olduğunu bulmuştur.

Peki insanı da bir zar olarak ele alırsak ve koşulları bilen ve bu zarın (!) yapısını bilen bir şeytan bu zarın bir süre sonra hangi sonucu üreteceğini bilemez mi?

Peki insanların bireylerin ve toplumun, onları gözlemleyen, hangi kavrama ya da olguya hangi isimlendirme ve nitelemeyle tanımlayacağına ve bu kavram ve olgular arasındaki bağlantıları nasıl kuracağına ve bu kavram ve olgulara nasıl tepki vereceğini belirleyen ve bu şekilde toplumu şekillendiren bir hegemonya, toplumun kendi bilincini oluşturmasına ve birarada hareket etmesine ve kendi iplerini eline almasına engel olamaz mı? tabi ki olabilir.

o halde nasıl olsa bir gün nicel değişimler nitel dönüşümlere sebep olacak mantığıyla toplumun devrim yapmasını ve kendi yönetimini ele almasını ummak yanlış olur. çünkü hegemonya toplum üzerinde bugün laplace ın şeytanının bozuk para üzerindeki hakimiyetinden çok daha gelişmiş bir şekilde çok gelişmiş araçlarla toplumun hareket alanına ve düşünsel alanına ruhsal alanına ve bireyler arası etkileşime hakimdir.

yani insanın determinist olmadığına, kısmen de olsa özgür iradenin var olduğuna, toplumun ve bireyin hareketlerinin önceden tayyin edilemeyeceğine dahi inansak, hegemonya ve egemen kesim toplumun hür iradesini ve kendi bilincini oluşturma sürecini otopsi altına yatıracak, bir harita çıkaracak ve buna engel olacak müdaheleleri ve yaptırımları ve psikolojik ve fikri araçları kullanan egemen kesim illa ki bu haritanın ve buna göre topluma uygulanan müdahelelerin gücünü altedecek düzeyde bir direniş ve bilinçlenme ve bir dayanışmayla karşılaşmazsa, toplum yaşadığı şekilde yaşamaya ve düşündüğü şekilde düşünmeye devam edecektir. kendi bilincini oluşturamadan.