bugün

ulu sözlük yazarlarının terk edilme anları

15-18 yaş arası bi dönemimdi.bir festivalde tanışıp daha sonra bir daha görüşemediğimiz bir bayan vardı.internette ilişkiyi sevgililiğe taşıdık.daha sonra sürekli hastanelere gittiğini duydum.çok güzel değildi ama kalbi dünyanın en güzel kızından daha güzeldi belki.onu çok sevip benimsemiştim.aşık olmadım ama sevmiştim.ben daha aklı başına yeni gelmiş ergen onu çok önemsiyordum.1-2 yıl sonra buluşmaya karar verdik.taksimdeydi.burger king in tam karşısındaki yerde polis barikatının köşesinde konuşuyorduk,daha 15 dakika olmamıştı.sonra ağzından "ben kanserim,doktorlar şu kadar gün yaşayayabiliceğimi söylediler,seni kendime daha fazla bağlamak yada üzülmeni istemiyorum" sözcükleri döküldü.ben ayrılıyor olmamıza onun kanser olmasından daha çok üzülmüştüm.çocuk aklı işte.şaka gibiydi.ayrıldık bir kaç ay sonra ailesine ulaştığımda,hayatını kaybettiğini öğrendim.

bir diğeri ise,çok şirin haddinden fazla şirin bi kız arkadaşım vardı,aylarca mutlu mesut geçindik.daha sonra yine bir taksim akşamıydı,gün bitiyor evlerimize dönmeye karar vermiştik ki,ben kötü bir pot kırdım ve ilişkiyi ayrılık derecesine getirdim.kavgalar,tripler de son zamanlarda oldukca fazlalaşmıştı.soğuma dönemindeydik ikimizde.otobüse doğru yürürken biryerde durup ayrılık kararı aldık.bir daha görüşmemek üzere diye sözleştik.o zamanlar bu "ıssız adam" filmi yoktu tabi.ama izleyen bilir son sahnesinde dönüp birbirlerine koşup sarıldıkları bölümü.tıpkı ona benzeyen bi sahne yaşandı.ama bizimki şöyle gerçekleşti;
ikimizde ayrılık kararı sonrası ters yönlere gitmeye karar verdik,o yukarı otobüse bense biraz kafa dağıtmak için tünele gitmeye karar vermiş bir kaç adım atmıştık ki.ayrılık konuşmamızı duyan bir ara sokaktaki müzisyen,o zamana kadar hep dinlerken birbirimize sımsıkı sarıldığımız parçayı çalmaya başladı badem*-sen ağlama ..dönüp koşarak sarıldık.daha sonra son kez öpüşüp ayrıldık.