bugün

semerkant

benjaminle titanicte yolculuk yapan şirin büyük kazadan sonra bir daha görülmedi. sevgilisini,kocasını neden bırakıp gittiğine dair en ufak bir iz yoktu. belki bunu yapışının nedeni ömer hayyam'ın rubaiyat'ını kurtarmayışındaki suçluluk duygusuydu. fakat benjaminin şu sözlerindeki şirin'e duyduğu aşk göz ardı edilebilir mi?geceleri,fazlasıyla geniş odamın yalnızlığında,içimde bir kuşku uyanıp aklım gidip gelmeye başlayınca,kalkıp tüm ışıkları yakıyor,bir zamanlar bana gönderdiği mektupları bulup çıkarıyor,sanki onları yeni almışımda mühürlerini ilk kez açıyormuşum gibi yapıyor,kokularını içime çekiyor,birkaç sayfasını okuyorum yeniden; üsluplarındaki soğukluk bile içimi rahatlatıyor,içimde yeni doğan bir aşkı yaşıyormuşum izlenimine kapılıyorum. ancak o zaman yatışıp mektupları yerlerine kaldırıyor ve yeniden karanlığa gömülüp kendimi korkmadan geçmişin göz kamaştırıcı anılarına bırakıyorum..