bugün

gereksiz entryler silsilesi

sigara eksikliği, tekel bayileri ve kadıköy'ün demografik yapısı üzerine entry.
sigara, hepimizin bildiği gibi, kötülüklerin teyzesidir. alkolün olmazsa olmazı, esrarın olmadı mı olmazı, eorininse uzaktan akrabasıdır. ama konunun uyuşturucularla ilgisi yok.
sigarasızlık, normal diye bileceğimiz insanları, anormal (l ince okunur) hale getirir. mantıklı hareket eden, realizmi ve pozitivizmi hayatının meş'alesi yapmış ve hatta meşgalesi (osmanlıcam iyidir ha) yapmış insanları bile yoldan çıkarır. karl marks eğer sigarasız kalmasaydı asya tipi üretim tarzını bu kadar abuk yazmazdı, o derece. aslında düşünceleri derecelendirmek de pek akıl karı değildir. ama sigarasızlık kötüdür.
sigaranızın bittiği, alkolün öksüz kaldığı gecelerde kadıköy'ün uzak tekel bayilerine ulaşmak çok büyük bir derttir. o da dert mi lan demeyin, bok yemeyin. uzak diyorsak uzaktır ve yağmur altında gördüğü titreyen kediyi eve almaya üşnenen insanlar tekel bayisine gitmek istemezler.
işte burada entrye konuk oyuncu alıyoruz; monica belluci. böyle gecelerde, yağmur altında kalmış ve sığınacak ev arayan bir monica belluci evin kapısına gelse, dese ki, bana sıcak bir yatak ve sarılıp yatacak erkek lazım. hemen sorar insan, der ki, sigaran var mı kızım? yoksa monica bile eve alınmaz.