bugün
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları9
- özgür özel14
- ups boobss nickli yazar27
- gideon reid morgan jj44
- yazarların başarılı olduğu dersler10
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
- kitap okuyan erkek17
- anın görüntüsü17
- ismeti yazar yapan moderatör8
- hiç kavga oluyormu sözlükte15
- güzel kadınların problemli olması18
- 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı19
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler21
- 5 milyon tl verseler fatih ürekle sevişir misiniz17
- hoşlanılan kıza bayramda mesaj atmak9
- jose mourinho9
- erkekte en seksi göz rengi hangisidir sorunsalı15
- memati192331
- moda iskelesi8
- yurtdışı çıkış harcı8
- iğneye iplik geçiremeyenlerin ioçk'yı eleştirmesi11
- insan olmaya ceyrek kala13
- hasan can kaya13
- erkeklerin hiç iltifat almaması9
- herkes fakirse neden avmler dolu9
- kitapçıya gidip dakikalarca vakit geçiren dallama9
- kürt kızlarının namuslu olduğu gerçeği12
- turk kizlarinin rus kizlardan daha guzel olmasi15
- kızlar kilolu erkeklerle seksten zevk alırmı30
- istanbul da yaşayan yazarlara soru10
- bazen ekmek arası salça yiyorum9
- hasan can kaya'nın gözaltına alınması9
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi8
- arap milliyetçiliği19
- yetkili yapsanız da yeter11
- epeydir sozluge fotomu atmamis olmam9
- özge özacar'ın memeleri11
- zall'ın yapacağı sözlüğe sokayım sorunsalı10
- tüm sözlük kölemdir25
- bamya seven insan12
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- tayyip erdoğan gazilik ünvanını nereden aldı12
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler17
- travesti ile evlenmenin avantajları10
- ayet ile hadis çelişirse hadisten hüküm alırım14
- sözlük yazarlarının kaç flörtü var11
(#2461495)'e cevaptır!
o yaz gecesinin sabahında, 17 yaşımın tüm hırçınlığı ile geceyi sokaklarda geçirip de usul usul, kimse uyanmasın diye gün doğumunda beraber yaşadığımız o iki odalı eve geldiğimde koridorda karşılaşmıştık seninle. omuzlarında beyaz atkın vardı. üzerinde sarı çiçekli geceliğin. gözlerimi kaçırmıştım gözlerinden. leş gibi kokuyordum. dünya'nın tüm pislikleri kalbimdeydi. ilk aşık olduğum kız yeni terketmişti beni. anlatamıyordum kimseye. ilk hayal kırıklığımı canlı yaşıyordum o gün doğumunda. ilk can çekişmemi o sabah, o koridorda yaşıyordum. ilk ölümüm, o koridorda yaşanıyordu.
sen ise izliyordun. sessiz adımlarla yanıma yaklaşıp sırtıma dokunmuştun. çenemi kavramıştın o buruşuk ellerinle. yaşamışlığının kanıtı olan ellerinle. ilk defa, yok olmak istemiştim. ilk defa, kendimi, kendime gömmek istemiştim o sabah. leştim çünkü. senin rahminden, nur topu gibi dünyaya gelip, sonrasında, 17 yıl geçmeden bok gibi kokan bir leştim. tüm pislikler gözlerimdeydi. tüm pislikler ruhumdaydı.
gözlerim kan çanağıydı. çakallara içiriyordum karanlık gecelerde. sen yüzümü kendine çevirirken, bir anlığına koridorun sonundaki ayna da kendimi görmüştüm. yeni çıkmaya başlayan bıyıklarım, kanlı gözlerim, hafifçe akan burnum...
bir cümle bekliyordun benden. bir kelime ya da. o anın anlam ve önemine yaraşabilecek tek bir şey. ne söylemeliydim ki? ne söyleseydim söndürebilirdim o gün doğumunda, o koridorda gerçekleşen ruhsal yangını?
"dar geliyor."
dudaklarımı kesercesine ağzımdan çıkıp atmosferde yankılanan cümle buydu. neyin dar geldiğini bilmiyordum ama. hiçbir zaman da bilemedim zaten. hala da bilmiyorum. fakat, o gün doğumunda dar geliyordu bir şeyler. belki giydiğim kösele ayakkabılar. belki de ruhuma giydiğim şu beden!
beni, hızlıca çektin kendine doğru. bastırdın göğsüne. doladın kollarını sırtıma... ilk önce, nedenini bilemediğim bir tedirginlik yaşadım. saniyenin binde birlik bir zaman dilimine sığdı bu tutarsızlığım. sonra, ağladım. bardaktan boşanırcasına ağladım. hayata boşalırcasına!
nefesimin ritmini kaybetmeye başladığımda senin de ağladığını hissettim. tuttuk birbirimizi. yüzlerimizden. konuşmadan karar verdik. bir daha birbirimizi ağlatmayacağımıza dair. aradan yıllar geçti. yollar. aşklar. ihanetler. aradan her şey geçti. ilk hayal kırıklığımın babası olan o genç kız hariç...
sen tuttun sözünü. ben tutamadım. bir bayram sabahı, kapında dikilip de ayaklarının altındaki kovulduğum cennet'e girmeyi hakedemedim.
şimdi, yine ağlıyorum. o sabah ağladığım gibi. bardaktan boşanırcasına. hayata boşalırcasına. hep ağlıyor olmama karşın aradığım cennet'in yerini biliyorum. gökyüzünün en tepesinde değil, aradığım cennet! senin ayaklarının altında! tüm duygularımla ayaklarının altına uzanmış, neden kovulduğumu anımsayamadığım cennet'ine alman için bekliyorum!
o yaz gecesinin sabahında, 17 yaşımın tüm hırçınlığı ile geceyi sokaklarda geçirip de usul usul, kimse uyanmasın diye gün doğumunda beraber yaşadığımız o iki odalı eve geldiğimde koridorda karşılaşmıştık seninle. omuzlarında beyaz atkın vardı. üzerinde sarı çiçekli geceliğin. gözlerimi kaçırmıştım gözlerinden. leş gibi kokuyordum. dünya'nın tüm pislikleri kalbimdeydi. ilk aşık olduğum kız yeni terketmişti beni. anlatamıyordum kimseye. ilk hayal kırıklığımı canlı yaşıyordum o gün doğumunda. ilk can çekişmemi o sabah, o koridorda yaşıyordum. ilk ölümüm, o koridorda yaşanıyordu.
sen ise izliyordun. sessiz adımlarla yanıma yaklaşıp sırtıma dokunmuştun. çenemi kavramıştın o buruşuk ellerinle. yaşamışlığının kanıtı olan ellerinle. ilk defa, yok olmak istemiştim. ilk defa, kendimi, kendime gömmek istemiştim o sabah. leştim çünkü. senin rahminden, nur topu gibi dünyaya gelip, sonrasında, 17 yıl geçmeden bok gibi kokan bir leştim. tüm pislikler gözlerimdeydi. tüm pislikler ruhumdaydı.
gözlerim kan çanağıydı. çakallara içiriyordum karanlık gecelerde. sen yüzümü kendine çevirirken, bir anlığına koridorun sonundaki ayna da kendimi görmüştüm. yeni çıkmaya başlayan bıyıklarım, kanlı gözlerim, hafifçe akan burnum...
bir cümle bekliyordun benden. bir kelime ya da. o anın anlam ve önemine yaraşabilecek tek bir şey. ne söylemeliydim ki? ne söyleseydim söndürebilirdim o gün doğumunda, o koridorda gerçekleşen ruhsal yangını?
"dar geliyor."
dudaklarımı kesercesine ağzımdan çıkıp atmosferde yankılanan cümle buydu. neyin dar geldiğini bilmiyordum ama. hiçbir zaman da bilemedim zaten. hala da bilmiyorum. fakat, o gün doğumunda dar geliyordu bir şeyler. belki giydiğim kösele ayakkabılar. belki de ruhuma giydiğim şu beden!
beni, hızlıca çektin kendine doğru. bastırdın göğsüne. doladın kollarını sırtıma... ilk önce, nedenini bilemediğim bir tedirginlik yaşadım. saniyenin binde birlik bir zaman dilimine sığdı bu tutarsızlığım. sonra, ağladım. bardaktan boşanırcasına ağladım. hayata boşalırcasına!
nefesimin ritmini kaybetmeye başladığımda senin de ağladığını hissettim. tuttuk birbirimizi. yüzlerimizden. konuşmadan karar verdik. bir daha birbirimizi ağlatmayacağımıza dair. aradan yıllar geçti. yollar. aşklar. ihanetler. aradan her şey geçti. ilk hayal kırıklığımın babası olan o genç kız hariç...
sen tuttun sözünü. ben tutamadım. bir bayram sabahı, kapında dikilip de ayaklarının altındaki kovulduğum cennet'e girmeyi hakedemedim.
şimdi, yine ağlıyorum. o sabah ağladığım gibi. bardaktan boşanırcasına. hayata boşalırcasına. hep ağlıyor olmama karşın aradığım cennet'in yerini biliyorum. gökyüzünün en tepesinde değil, aradığım cennet! senin ayaklarının altında! tüm duygularımla ayaklarının altına uzanmış, neden kovulduğumu anımsayamadığım cennet'ine alman için bekliyorum!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar