bugün

friedrich wilhelm nietzsche

20.yüzyılda marx ile birlikte çağa damgasını vurmuş bir filozofdur nietzsche. özünde anlatım aracı olarak aforizmayı seçmiştir, aslında bir kaç kitabı hariç(zerdüşt, vs..). nietzsche belki de anlaması zor olan filozof olarak kabul edilir, doğrudur bu ama şü gerçeği görmek gerek ki kendinizi herhangi bir filozofun yazılarına şartlandırmadığınız sürece-bilhassa nietzsche üzerinde yazılanlar- nietzsche'yi anlamak bir derece mümkündür.(bu konuda ne kadar derrida ya da deleuze açıklayıcı olsa da her birinin farklı şeyler söylemesi mümkün) çünkü ifade yolu olarak aforizmayı seçmiştir ve nietzsche özünde kentaurosçu bir filozofdur. şair-filozoftur, bazen neyi ifade ettiğini çıkarsamak gerçekten zorlaşır, hatta zerdüşt şiirsel dilde yazılmış bir eserdir ve sizi rüzgarı ile alıp götürebilir.

politikaya ve devlete karşıt olmasından dolayı bir çok anarşist tarafından da sahiplenir. nietzsche ve anarşizm arasındaki bağlantıyı kuran ilk anarşist düşünür emma goldman'dır ve kropotkincilik ile nietsche düşüncesini harmanlamaya alışmıştır. ama kropotkin tarafından nietzsche nin yaşadığı yüzyılda sevilmediği bir gerçek.

nietzsche nin felsefesi aslında çok bilinir-derinlemesine değil tabi- daha doğrusu sonsuz dönüş dediğiniz zaman ya da üstinsan kavramları ortaya atıldığında herkes buradna atanıyabilir ama felsefesinin derinlerine inildikçe cevherleri yavaş yavaş ortaya çıkar. ahlaka ve hristiyanlığa olan karşıtlığı da herkes tarafından bilinmektedir, ama daha derinden incelendiğinde kendine göre nedenleri vardır onun için; hatta nietzsche özünde isa'ya çok faza karşıt değildir; nietzsche nin asıl karşıt olduğu geçreklik aziz paulus'un hristiyanlığı yorumlamasıdır ve hristiyanlık da yer alan suçluluk hissi de özellikle buradan gelir(ilk günah ve aynı zamanda isa'nın tüm insanlığın günahları için kendini kurban etmesi-sacrifice). netzsche de nihilizmin belirli kategorileri vardır bunlar, olumsuz nihilizm, tepkisel nihilizm ve edilgen nihilizmdir. edilgen nihilizm noktasında ise budizmi örnek gösterir, bu aşama nihilizmin en üst aşamasıdır. hristiyanlık ise isadan sonra tepkisel nihilizme dönerek daha geri bir aşamaya gitmiştir. bunun için isa'yı bir nevi buda olarak yorumlar.

bununla birlikte; suçluluk, merhamet, din, vs bu tür kavramların yaşamı olumsuzladığına inanır nietzsche. platonden beri var olan görünür dünya ve hakiki dünya karşıtlığını-heidegger'e göre-nietzsche tersine çevirmiştir.(heidegger'e göre diyorum, çünkü heidegger'in nietzsche üzerindeki inceleme ve yorumları başta derrida olmak üzere bazı felsefeciler tarafından kabul edilmez). insan bu dünyada yaşar ve bu dünyada büyür, ama bir bengi amaç için bu söz konusudur. nietzsche, din adamlarının ya da din ensuplarının yaptğının tam tersine, bu dünyayı olumlar ve yaşamı yüceltir. bu noktada nietzsche ''yaşam filozofu'' olarak isimlendirilmiştir.

Tanrının ölümü ise bu noktadadır biraz da, zaten sonsuz dönüşün olabilmesi için de tanrının ölmesi gerekmektedir. çünkü eğer bir tanrıyı varsayıyorsak, bir ötedünya ya da platon'a göre ''hakiki dünya'' kavramını da varsaymamız gerekmektedir ki bu da zaten nietzsche nin felsefesinin temelidir. nihilizmin üç aşamasından bazılarında insan tanrıyı öldürür ve yerine kendisi geçer-tüm bunları gerçekleştiren güç istencidir, güç istencini aslına bakarsanız tüm herşeyi gerçekleştiren bir diferansiyel olarak düşünebiliriz. nihilizmin ilk aşamasını yaratan da, ''hiçlik istenci'' vasıtasıyla, güç istencidir(iktidar istenci, güç iradesi, vs olarak çevrilmiştir). daha sonra edilgin nihilizm aşamasında insan o noktaya gelir ki, artık bir istenç hiçliği olmaya başlar ve insan tiksinti duyar. tüm bu aşamalar; olumsuz nihilizm, tepkisel nihilizm ve edilgen nihilizm tarihin parçalarını ifade eder.

bu anlamda nietzsche'ye göre nihilizm: ''tarihin motorudur''. (yahudilik, hristiyanık, reform, demokrasi, sosyalizm vs..) tüm bunlar güç istenci vasıtası ile gerçekleştirilmiştir; ama güç istenci kavramının karıştırılmamsı gereken bir noktası vardır ki; güç istenci bir iktidarı ele geçirmek değildir, temel değerleri dönüştürmektir. yani köle olan bir toplumun ya da köleleerin bir devleti ele geçirmeleri ile bu istenç ifade edilmez; sadece nietzsche nin belirttiği gibi ayaktakımı ve baldırıçıplaklık başa gelir. bunların belirlediği değerler ise hastlaklıdır. daha doğrusu nietzsche nin sosyalizme ve fransız ihtilaline olan mesafeli duruşu da buradan gelir ve bu noktada aslında kitaplarında bir çok filozofu eleştirir, goethe hariç. bildiğimiz gibi goethe de fransız ihtilaline çok destek vermmiştir. goethe ye göre ise esas olan toplumdaki patlamalar değil de yavaş yavaş gelişim değişim ve dönüşüm vasıtasıyla gerçekleşmesidir.

nietzsche'yi bilenler sokrates'e olan karşıtlığını da bilirler. özellikle tragedyanın doğuşunda ve diğer ktaplarında sokrates sürekli yerilmiştir; ''erdemli olanın doğru ve iyi olması'' aforizmalarından başlayarak eleştirir. yunan tragedyasının asıl ölümünü de sokratese bağlar; çünkü sokrates'in fikirlerinin sanatta uygulayıcısı erupides'tir; erupides'in bu olayını ise kendinden daha önce gelmiş olan sophokles ve aeskhylos'u anlamamasına bağlar. (özellikle bu noktada da adaha gerilere giderek apolloncu(düş, imge ve ölçü-kendini tanı- ve dyonisosçu(kendini aşmak, vs..) sanat yetilerinin özellikle tarihin belirli zamanalarında gün yüzüne çıktığını belirtir. sokrates ile birlikte akıl egemen olmaya başlamıştır ve aynı zamanda dyonisosçu sanat yetisi de artık görünmez olmuştur.

nietzsche'nin kişiliğine gelince, oldukça sarsıntılıdır. iki kadın tarafından rededilmiştir bunlardana birisi ise lou salome'dir ki en fazla tanınanı da o'dur. 24 yaşında profosör olmuş veözellikle bazı kitapları ile tepkiyi üzerine çekmiştir. öldükten sonra ise başına gelenleri bilse eminim ki kızkardeşini boğardı. zerdüş her ne kadar da ''hiçkimse için ve herkes için bir kitap'' olsa da naziler tarafından asıl kullanımı kızkardeşinin özellikle güç istenci ve diğer baız kitap ve mektuplarını çarpıtması ile başlar. daha sonra hitler ve mussolini'nin huzurunda kemik yalayacaktır bu kızkardeş hatta italyanlardan ödenekler alır. hitler döneminde de nazi askerlerinin sırtçantalarında taşınan iki kitaptan biridir diğeri ise yuhanna incilidir. bu konuda nietzsche'yi suçlarsak nedenleri ve sonuçları karıştırıyoruz demektir. yürürken değil oturarak düşünüyoruz demektir.(dahilerin pek de iyi olmayan kaderidir bu; iğrenç bir akrabaya sahip olurlar ve öldükten sonra eserleri sık sık çarpıtılır).

(bkz: yürürken akla gelen düşünceler)
(bkz: gustave flaubert)