bugün

soner yalçın

alevîlerle alakalı yazdığı yazı, osmanlı tarihinin suratına tükürmekle eşdeğer olan, kendini tarihçi zanneden tetikçi. eh, zamanında mustafa sabri efendi'yle musa kazım efendi'yi karıştırıp, birine mason öbürüne hürriyet ve itilafçı diyen çakma tarihçiden başka bir şey beklenmez.

patrimonyalizmi bilmiyor, şah ismail'in aslen kürt olduğunu, hatta kendisine düzmece bir şecere uydurarak arap şeyhliği iddiasında bulunduğunu bilmiyor, 'türk' kelimesinin ırkî anlamda değil, sosyolojik anlamda kullanıldığını dahi bilmiyor. bunun osmanlı'yla başladığını sanıyor. halbuki azıcık kitap karıştırsa; türklerin müslüman olduktan sonra, bilhassa samanoğulları döneminden itibaren başlayarak islam kültürü zayıf, göçebe ve köylü hayatı sürdürenler hakkında türk tabirini kullandıklarını bilirdi. anadolu'da yerleşik hayata geçmiş; memurluk, esnaflık, tacirlik yapan, koyun beslemeyen yaylaya gitmeyen kimselere de yörükler 'türk' derdi. sonrasında tımar sahipliği olmayanlara, 'sıradan halk' manasında 'türk' demek adet oldu. hatta çok erken dönemde, araplar çinlileri ve moğolları da türk zannederek, onlara 'türk' demişlerdir. soner yalçın 'kapasitesizliğinde' bir adamın, alevîliği dahi bilmeden böyle atıp tutması tabiidir.

soner yalçın, 'mülk' tabirini de bilmiyor. ''memalik-i mahsura'' demek, 'korunmuş memleketler' demektir, devletin birçok özerk beylikten oluştuğunu ifade eder. örneğin eski kitaplarda ''müluk'' tabiri vardır, ''melik''tek hatırlarsınız. bu da mülkten türemiş. mülk ne? ''hüküm ile bir şeyin zabt ve tasarrufu'' yani 'hükmetme'. padişah, memleketi sevk ve idare eden kişi olduğundan, mülk de 'hükmetme ile bir mekanın idaresi'' olduğuna göre, padişah mülkün sahibi olur. buradan alevîleri türk kimliğiyle ifade ederek kurduğu saçma sapan hayal dünyasına nasıl ulaşıyor, cidden merak ediyorum.

he, türk kimliğine o kadar aşina ise, eski türk töresinde hakan'a karşı gelenin sonunun ne olduğunu da biliyordur. osmanlılar da ehli beyt yanlısıydı, kendisinin eleştirmeye cür'et ettiği ebu hanife, ehli beyte düşmanlık ettiği için abbasîlere verdiği biattan dönmüş ve işkence görmüştür. öyle bir anlatıyor ki, ehli sünnet muaviye'ciymiş, tek alevîler ehli beyti seviyormuş gibi... yesinler senin şu müslüman ayaklarını soner...

arapların türklere kötü müslüman gözüyle bakması, 19. yüzyılda vuku bulan bir şey. bu da napolyon'un ''fıkha dayalı türk islam'ını ötekileştir, medeniyet tasavvurunu dayalı arap islam'ıyla ikame et, müslümanları din değiştirmeden medenileştirme kozmopolis projesini hayata geçir'' metoduyla ilgilidir. kendisi açsın, bedri gencer hoca'nın islam'da modernleşme adlı eserini okusun. yok türkler kadınlarla beraberdi, araplar şöyleydi, böyleydi...

bunları hala yiyen var mı allah aşkına?

çok bile konuştum şunun için...

edit: soner fun club üyesi var buralarda bir yerde, durun bulduğumda haber veririm.