bugün

cep roman ozetleri

öss'ye girecek öğrenciler için önemli, sorulabilecek romanların kısa kısa özetleridir.

TAAŞŞUK-I TALAT VE FiTNAT
ilk görüşte aşık olan Fitnat ile Talat’ın Fitnat'ın üvey babasının onu zengin bir adamla evlendirmesi sonucu birbirlerine, kavuşamamalarını konu eder. O zengin adam ( Ali Bey ) Fitnat'ın babası çıkar ama ne çare Fitnat canına kıymıştır. Onu öyle gören Talat intihar eder. Ali bey çıldırır, daha sonra da çok yaşamaz zaten. Talat ve Fitnat'ın aileleri de kederlerinden ölürler.
iNTiBAH
Ali Bey, zengin bir ailenin tek çocuğudur. iyi bir öğrenim görür. Yirmi yaşlarındayken babası ölür, bu olay onu oldukça etkiler. En karakteristik özelliği, hayatı boyunca, hoşlandığı ya da sevdiği şeylere kör bir tutkuyla bağlanmasıdır. Çamlıca'da çıktığı bir gezi sırasında, güzel bir kadınla karşılaşır. Bu konuda tecrübeli olmadığından tanıştığı yosmayı iffetli bir kadın zanneder. Adı Mehpeyker'dir. Mehpeyker ortalığı karıştırır ve Ali bey felakete sürüklenir. Romanın son cümlesi "Son pişmanlık fayda vermez."dir.
CEZMi
Türk edebiyatında ilk tarihi roman olarak bilinir. iran’da saray çevresindeki taht kavgası konu edilir.
FELATUN BEY’LE RAKIM EFENDi
Alafranga züppe bir tip olan Felatun ile ideal Osmanlı efendisi olan Rakım karşılaştırılır. Dönemin edebiyatcılarında cok sık rastlanan roman türünün dünya görüsünü somutlastırma aracı olarak kullanılmasına güzel bir örnektir.
ARABA SEVDASI
Mirasyedi ,züppe,alafranga meraklısı bir gencin ( Bihruz Bey ) düştüğü komik durumları anlatır.Romanda hayal ve gerçeklik arasındaki karşıtlık metafor olarak kullanılmıştır.Recaizade Mahmut, roman kahramanı Bihruz’un özendiği romantik aşk çeşidini alaya alır.Tikiliğin tarihini anlatan bir romandır.
SERGÜZEŞT
Kölelik kurumunun sorgulandığı romandır. Anlatımı son derece ustacadır, tasvirleri gerçeğin estetize edilmiş birer yansıması gibidir. Dilber, kimsesiz bir çerkez köledir, bir konağa satıldıktan sonra konağın sahibi paşanın oğlu ile arasındaki aşk macerası anlatılır.
KARABiBiK
Kahramanı köylü olan ve olayların Antalya’nın bir köyünde geçtiği ilk köy romanıdır.
ZEHRA
Olay kıskançlık üzerine kurgulanmıştır. Yazar olayı ve olayın geçtiği çevreleri realist bir çizgide tasvir eder. Romanda psikolojik çözümlemeler oldukça başarılıdır. ilk psikolojik roman denemesi de sayılabilir.
MAi VE SiYAH
Kendi kuşağının edebiyat alanındaki yenilikçi görüşlerini, buna karşı çıkan "eski"yi temsil eden düşünceler arasındaki çatışmaları, basın hayatı hakkındaki eleştirel düşüncelerini, kahramanı Ahmet Cemil şahsında dile getirmektedir. Bu yönüyle Ahmet Cemil bir bakıma yazarı hatta bütünüyle Servet-i Fünun topluluğunu temsil eden bir roman kahramanı hüviyetindedir. “Mai “Ahmet Cemil’in hayallerini,hedeflerini “Siyah” ise yaşamın gerçeklerini sembolize eder.
AŞK-I MEMNU
Aşk-ı Memnu, yani Yasak Aşk! Genç bir kadın (Bihter ), yaşlı bir koca( Adnan Bey ), Adnan beyin kızı Nihal ve yakışıklı yeğeni Behlül arasında geçen trajik bir aşk hikayesidir. Yazar bu çapkın ve umarsız genç Behlül üzerinden yaptığı psikolojik tasvirlerle aşkı ve cinselliği metalaştıran evrensel bir erkek portresi çizmiştir.
EYLÜL
Suad, Süreyya ve Necip arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde bu insanların ruhsal çözümlemeleri yapılmıştır. Evli bir kadınla kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları kadının ve erkeğin toplumsal rolleri dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmıştır.
KiRALIK KONAK
Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’na kadar yetişen üç ayrı kuşağın arasındaki ilişkiler ve çatışmalar anlatılır. Osmanlıyı temsil eden Naim Efendi kızı ve damadı ve tam Batı hayranı olan torunu Seniha aynı konakta yaşamaktadırlar. Naim Efendi ile torunu Seniha arasında kültür çatışması yaşanmaktadır.
BiR SÜRGÜN
II. Abdülhamit döneminde Paris’e kaçan Jön Türkler’in hayatını konu edinmiştir.
NUR BABA
Bektaşi tekkelerindeki yaşayışı ve tekkelerin toplumda yol açtığı çöküntüleri anlatmıştır.
SODOM VE GOMORE
Mütareke döneminin istanbul’u. Batı hayranı Türkler, düşman subaylarıyla aşk serüvenleri yaşamak için çırpınan Türk kızları, çıkarlarını emperyalist itilaf Devletleri’nin zaferine bağlamış adamlar... Çöküşü ve kokuşmuşluğu anlatan roman, Anadolu’daki dirilişi önce sezdirir, sonra giderek artan bir şekilde duyurur.
YABAN
Kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu’nun durumu anlatılır.Yazar Türk aydınıyla Türk köylüsü arasındaki uçurumu sergilemiştir. Ahmet Celal I. Dünya savaşında tek kolunu kaybetmiş bir gazidir. Emir eri Mehmet Ali’nin davetiyle onun köyüne yerleşmiştir. Köyü ve köylüleri beğenmez, onlarla bir yakınlık kuramaz.
ÇALIKUŞU
Asıl konusu romantik bir aşk hikayesidir. istanbullu olan Feride adlı bir öğretmenin Anadolu’nun değişik yerlerinde geçen yaşantısını anlatır.Romanda Anadolu’nun bakımsızlığı gerilik ve yoksulluğu halkın boş inançlara bağlılığı gözler önüne serilir.Her üç kızdan birinin öğretmen olmasına sebep olmuş romandır.
YAPRAK DÖKÜMÜ
Bir memur ailesinin gelir darlığı ve ahlâk düşkünlüğü içerisinde parçalanıp çöküşü, anlatılır. Toplumsal yönü ağır basan bir roman. Eski görenek ve ahlâk anlayışına bağlı kalan bir küçük memurun ( Ali Rıza Bey ), değişen sosyo-ekonomik koşulların belirlediği yeni hayatını yadırgaması sergileniyor.
ATEŞTEN GÖMLEK
Kurtuluş Savaşı döneminde Ayşe ve onu seven Peyami ile Binbaşı ihsan’ın yaşadıkları anlatılır.
VURUN KAHPEYE
Milli değerlerine sahip çıkan, modern bir öğretmenin hikayesi anlatılır. Dini bütün, imanlı insan sıfatı altındaki vatan hainleri tarafından suçsuz yere kahpe damgası yiyip 'vurun kahpeye' nidalarıyla taşlanarak öldürülmesiyle sonuçlanır.
SiNEKLi BAKKAL
Yazarın Rabia’nın kişiliğinde Batı tarzı eğitimle; mistisizme, Mevleviliğe olan ilgisini, bilgisini harmanladığı, Doğu-Batı sentezi yaratmaya çalıştığı roman. Abdülhamit ve Jön Türkler dönemini anlatır. Modernleşmenin devrim yerine, daha yumuşak bir evrimle gerçekleşmesinden yanadır.
YEŞiL GECE
Toplumsal yönü ağır basan romanda, medresede yetişen, ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada, gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan, idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devrimi'nin o çoşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları, yürekli biçimde tartışılıyor. Romanın en önemli kahramanı Şahin Hoca'nın kişiliğini oluşturan nitelikler, mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir.
HUZUR
Bir huzursuzluğun romanıdır Huzur.Kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini 'huzur'a kavuşturacak bir 'iç nizam'ı aramaktadır. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. istanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı olur.
Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının 'huzursuzlukları'nı dile getiriyor denebilir.
SAATLERi AYARLAMA ENSTiTÜSÜ
Yazar, Hayri irdal ve Halit Ayarcı’nın kişiliğinde göründüğünden daha ironik ve derin bir bakışla, zamanı romanın odağına oturtuyor. Eski bir zamandan yeni bir zamana ve böylece aynı zamanda, eski hayattan yeni hayata geçişi; ince, mizahi, şaşırtıcı bir üslupla sorgularken, her iki hayatın kurumları arasındaki geçişe dikkat çekiyor.
DOKUZUNCU HARiCiYE KOĞUŞU
Henüz on beş yaşındaki Safa, sekiz yıldır acı çektiği hastalığının kemik veremi olduğunu, sakin yaşayıp iyi beslenmezse ayağının kesilebileceğini öğrenir. Annesi ile yoksulluk içinde yaşayan Safa' yı, yardım istedikleri paşa rütbeli akrabaları, Erenköy' deki evine alır. Paşanın 19 yaşındaki güzel kızı Nüzhet' e aşık olan delikanlı, kızın zengin bir doktorla evlendirileceğini öğrenince bunalıma girer ve durumu kötüleşir. Evden kaçarak yattığı hastanede doktorların çabasıyla iyileşen delikanlı, sevdiği kızın evlendiğini öğrenir.
FATiH-HARBiYE
Doğu ve batı arasında kalan türk gencini( Neriman ) anlatan kitap. 1930'lu yılların basında türk insanının yasadığı kimlik problemlerine değinir. Semt olarak Fatih:Doğu’yu temsil eder; Harbiye:Batı’yı temsil eder.
AYAŞLI VE KiRACILARI
Cumhuriyet'in ilk yıllarında, başkent Ankara'dan insan manzaralarını sergiler. Ayaşlı ibrahim Efendi, dokuz odalı apartman dairesini pansiyon olarak işletmektedir. Yazar, o yılların Ankara'sının toplumsal manzaralarını, insan tiplerini anlatmak için en uygun yol olarak bir pansiyonu kurgulamakta son derece başarılıdır. Böylelikle, toplumun birçok kesiminden insanın gelip geçtiği mekan, Anakara'nın bir simgesi olma görevini de yüklenir.