bugün

hayata dair iç burkan detaylar

sabahleyin asker akrabamı gezdirmek için üsküdar'a gittim, kahvaltı yaptık, öğlen kadıköy'e geçtik ve dondurma yiyelim dedik, özsüt'e girdik, bir tabak dondurma 7 ytl, çüş dedim kendime, neyse her gün yemiyoruz ya, misafirim var hem dedim, sineye çektik, 2,5 ytl'ye çay, 4 ytl'ye kola içtik, para işte, elinin kiri.

akşam evden aradılar, gelirken ekmek al diye, markete girdim, benim önümde başı bağlı bir abla, elinde poşet, poşette 2 yumurta, kasiyer 450 bin lira dedi, kadın şaşırdı, 400 değil mi diye sordu, 220 oldu yumurta dedi kasiyer, o zaman kalsın dedi kadın, "o zaman kalsın".

dondum kaldım, bir şey diyemedim, bir şey yapamadım, kadın gitti ve yumurtaları geri koyup sanırım arka kapıdan çıktı, göremedim çünkü, ekmek almak için para uzattığımı hatırlıyorum ama ne uzattım para üstü olarak ne aldım hatırlamıyorum, o anda yerin dibine girmiştim çünkü.

daha önce hiç bu kadar hakarete uğramış, sindirilmiş hissetmedim kendimi. cuma namazına gittiğim için komik olduğumu söyleyen ve inancımla dalga geçenler de oldu, türkçe kelimeler kullanmaya dikkat ettiğim için alay eden de, hepsini sindirdim de bunu sindiremedim.

cumhurbaşkanının eşi başörtülü mü olsun, fularlı mı, toka mı taksın, papyon mu tartışmasının içinde ateşli savunuculardan biri olarak kendimi aşağılanmış hissettim. kadının başındaki neydi, kadın kimdi, orada ne oldu hala anlamış değilim.

şimdi eve geldim ve ağlayarak bu yazıyı yazıyorum, günah çıkarmak istercesine.

bilgisayarın hemen yarım metre yanında televizyon, deniz baykal cumhurbaşkanlığı seçimlerini boykot etmeyenleri eleştiriyor, benim aklım 20 bin lira yüzünden yumurta almaktan vazgeçen ablada.

allah hepimizin belasını verecek, öncelikle siyasilerin, çok az küfreden bir insan olarak tüm içtenliğimle küfürler ediyorum şu anda, allah hepinizin belasını versin, hepimizin..