bugün

atatürk e açık mektup

görsel
Ah, ne tatlı bir gülümsemedir bu! Çocuk gibi şen, masum. Ah, dünyada gördüğüm en güzel gülümseme bu!

Çok yazı yazdım ben. Ama en zoru daima bu oldu. Her yılın bu günü, sana dair yazılan yazılar her zaman zor oldu. Kelimeler hep yetersiz, cümleler hep devrik kaldı. Nasıl anlatmalı içimdeki aşkı, neresinden başlayıp nerede bitirmeli hiç kestiremedim.
Ve yine geldi o gün… Yine ruhumu bedenimden koparırcasına çalarak hayatı durduracak siren sesleri. Ve ben yine gözleri yaşlı ama başı dik -hep dimdik- anacağım seni. Aklımda senin düşüncelerin ve gönlümde senin sevgin varken her gün ansam da, bugün biraz daha buruk, biraz daha farklı. Bugün o gün çünkü… Tüm takvimlerde simsiyah bir şekilde yer etmiş olan gün. Tüm kalplerde, yokluğunun acısının en doruk noktada olduğu gün. Bütün zorluklara ve engellemelere rağmen, bize bugünleri bırakıp gittiğin gün… Ama seninle olan onca insanı gördün di mi? Yedikleri tüm gazlara, tüm sulara, tüm dayaklara ve tüm küfürlere rağmen senin adını haykırarak sokaklara dökülen onca insanı… Bizleri… Görmüşsündür. Gurur da duymuşsundur. Gülümsemişsindir de belki hafifçe, mutluluktan. Çünkü sen söyledin bize:
"Yükselen yeni nesil; istikbal sizsiniz. Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz." diye. Ve yine dedin ki:
"iki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal. ikinci Mustafa Kemal, onu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem; o ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz! Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"
Sen sakın kaybetme şu gülümsemeni, beni ve fikirlerimi yok ediyorlar diye. Milletim özgür olamayacak, kara bulutlar altında sürdürecek yaşamını diye. Sakın aklından geçirme, yaptıklarım boşaymış diye. “Bütün ümidim gençliktedir.” dedin. Ümitlerini boşa çıkarmamak için her şeyi, tüm engellere rağmen yaptık, yapıyoruz, yapacağız.

Her sene olduğu gibi, bu sene de -ve yaşadığım her saniye- teşekkür ederim Atam! Şu an sana bu satırları yazabiliyorsam ve büyük hazinem olan kitapları okuyabiliyorsam senin sayendedir. Bugün düşünebiliyorsam, körü körüne inanmayıp söylenenlere, aklımın süzgecinden geçirecek bir bilince sahipsem senin sayendedir. Kendi düşüncem ve kendi kararım ile gidip oy verebiliyorsam ve bir birey olarak kabul ediliyorsam bu toplumda senin sayendedir. Eğitim alabiliyorsam ve bu eğitimin sonunda da istediğim işi yapabiliyorsam, kendi kazancımı sağlayabiliyorsam kimseye muhtaç olmadan senin sayendedir. Eve kapatılmak ve çocuk büyütmek değilse tek varoluş sebebim senin sayendedir. Bir kadın olarak çıkabiliyorsam tek başıma dışarı, gidebiliyorsam istediğim yere ve giyebiliyorsam istediğimi senin sayendedir. Hayatta en düşkünü olduğum özgürlüğüme sahipsem, senin sayendedir.
Sen benim; Atam, babam, sevdiğim adam!
Teşekkür ederim, sonsuz!

Ve yine, her yıl olduğu gibi, teşekkür ederim anne ve baba; beni Atatürkçü bir birey olarak yetiştirdiğiniz için…

Sen rahat uyu, biz daha ölmedik.
Sen daha ölmedin!