bugün

hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

ortaokulda bir derya vardı. derya kuzusu gibi balık etli bir çocuktu. yatılıydık, akşam ne çıkarsa onu yerdik. kara şimşekle askerlikten çok önceleri tanışmış bir nesiliz.
neyse bu derya (oğlan çocuğu) yemeği beğenmediğinde kantinden tost yerdi. iki tane karışık tost ve ayran.
lan bu hergün nasıl tost yiyor, babası fabrikatör olmalı diye düşünürdüm.

bir gün evden para geldi, cesaretimi toplayıp kantinciye gidip iki karışık tost ve ayran söyledim. o hırsla tostu kağıtla beraber ısırmışım.