bugün

semerkant

tarihi kişiliklerin insani yönünü gösteren tüm eseler övgüye layıktır gözümde. ama taraflı ama tarafsız. semerkant da böyle bir kitap. hayyam'ın rubaileri çok küçükken geçmişti elime. evirip çevirip okuduğumdan anladığım kadarı kar kalmıştı yanıma. daha sonraları sevdim hep ömer hayyam'ı. islam dünyasının yobazlardan oluştuğuna dair olan inancı kırabildiği için sevdim belki de en çok.

bu kitapla birlikte rubailer canlanıyor sanki. her bir kelimenin yazılışı bile gözünün önünden geçiyor insanın. belki de diyorsun cihan'la şu tartışmasından sonra yazdı ya da herhangi bir siyasi tartışmanın ortasında kalıp canı sıkıldı. tarihin canlanmasına hep hayran kalmışımdır. her zaman hikayelerle dersi anlatan tarih öğretmenlerimizi sevmemiş miydik zaten?

üç adamın yan yana olabileceğini ama fikri açıdan tamamen başka diyarlarda olabileceğini görüyorsun. hırsın nasıl bir şey olduğunu. başarının da yıkımın da hırsla geldiğini. ve bir kadın... terken hatun'un doyumsuzluğu, iktidar hırsı, etrafındakileri amaçları uğruna feda edişi şaşkına çeviriyor insanı. siyasi başarının gelebilmesi için insanlığından biraz da olsa mutlaka kırpman gerektiği yüzüne çarpıyor bir şekilde.

güzel kitap. maalouf'un diğer romanları gibi akıcı. ilgi uyandırıcı. bomboş ellerinden kayıp giden kitaplardan değil, zihni meşgul edenlerden.