bugün

sözlük yazarlarının itirafları

sekizinci sınıftaydım, gözlüklü diken saçlı tipsiz bi oğlan.
yan sınıfta bi kız vardı, 4 sene aynı okulda okumuşuz ilk defa görüyorum ama ne görmek, film jeneriklerine konu olur, arkada only you diye şarkı söyleyen bi ses hafif saç dalgalandıran rüzgar, ve ben.
kız kantinde çalışmaktadır ve gel gör ki bende beş kuruş para yoktur. ama yıldırım aşkı bu engel tanır mı her teneffüs kantinin sırasında biterim sıra bana gelir kızı görür bişey almadan giderim.
bir olur iki olur derken kız durumun farkına varır, "ne gelip duruyosun manyak" "sanane ya salak sana mı geliyorum" "bak bi daha gelme hocaya söylerim" "yemedik kantinini gidiyoruz" tam hatırlamıyorum ama yaklaşık bir ay böyle devam eder, bi gün yine sıra bana gelir ve yanağımda kızın parmağı "sen benim için mi geliyosun" "saçmalama ya niye gelcem senin için" ve bu son görüşme konuşma olur.
sekizinci sınıf biter düz lisenin yolu tutulur.
ulan bi bakarım kantine yine bu kız.
oha!
ama bu sefer kantinci değil öyle orda oturuyor.
teneffüsler yetmez kesişmelere, yanındakilerin beni gösterip gülüşmeler, benim arkadaşların "seviyorsan git konuş olum" gazları, yani ergenlik hezeyanları.
şiir egzersizleri yapılmaktadır ders sonlarında bakılır ki kız şiir seviyor anında bitiverilir yanında.
ne kadar uğraşsak da nafile kız yüz vermemektedir.
ve sonra kız sarı kuru ipince bi oğlanla çıkmaya başlar, elaketim olur ağlarım ama elden gelen bişey yoktur, erkeklik gururu ya bi daha yanından geçilmez.
lise iki de başka bi kızdan hoşlanılır bi çıkma faslı yazın ayrılık lise üçte yine aynı kızla uzun bir birliktelik.
artık görünürde kantinci kız unutulmuştur.
lise üçün son günüdür artık bitiyor her şey.
takdir alan öğrenciler arasında adım geçer, kürsüde verirler karneleri, kız arkadaşım yanımdadır, ama karşıdan bi yerden sanki bi kanca saplanır da çeker kendine kafamı çeviririm ve kantinci kızın o kahverengi, o dipsiz, o upuzun gözleri gözlerimdedir.
o an her şey yeniden alevlenir, sanki sur'a ikinci kez üflenmiştir de içimdeki ölüler tek tek dirilmiştir.
o yaz kantinci kız uğruna sevgili terk edilir, üniversite kazanılır ve başka şehre gidilir ama hep kantinci kızın hayali ilk fırsatta bulup konuşma yeminleri.
ramazan bayramı fırsat bilinir ve gelinir memlekete sokkta uzaktan görülür kantinci kız, kalp çıktı çıkacak yerinden, ayaklar bi koşar adım ileri bi koşar adım geri, ama sonunda yetişilir arkasından ve kolundan tutup çekilir, kısa süreli dil tutulması var tabi kantinci kız da da aynı şok dalgası.
ve en sonunda söylenmek için koca 4 yılı beklemiş iki kelime:
"seni seviyorum"
karşılığı aynı olmaz ama telefon numaramı ister konuşalım diye, ayaklarım yerden kesilmiştir mutluluktan(bi daha hiç öyle mutlu olamadam hayatta)tatil biter ve dönülür okula. arada kısa mesajlaşmalar, birbirini tanıma çabaları kısa konuşmalar. ama çok geçmeden bi mesajla biter her şey "olmuyo yapamıyoruz" tabi onca yıl beklemişiz olur mu bu kabullenilir mi kabullenilmez tabi. yine çabalar ve yine kısa bir beraberlik devresi. aynı şekilde bir hüsran.
yaz gelir okul tatil olur ve memlekete dönülür heyecandan da ölünür, ama boşunadır tabi ne aramalara cevap vardır ne mesajlara.
üniversite ikinci sınıftır artık şehre alışılmıştır sınıfa alışılmıştır ve yeni arkadaşlıklar kurulmuştur.
o hiç olmasa da sadece kantinci kız vardır ve başka kimse onun yerine koyulamamaktadır.
üniversite hayatı boyunca yedi kez terk ediliniz ama bu ne hikmetse hiç ders çıkarılacak bir şey olarak alınmaz.
üniversite biter ve eve dönülür artık aynı şehirdeyizdir diye sevinirken kantinci kız iki yıllık bi bölüm okumak için memleketin öbür ucuna gider. hala uğraşmalar hala sevgili olma çabaları, sürekli boşa çıkan ümitler.
bitirir gelir o da okulunu ben de artık işe başlamışımdır, önümüzde hiçbir engel yoktur ve yeniden birlikte olmaya başlarız.
muhteşem bir üç ay geçirilir evlilik planları bile yapılmaya başlanmıştır ama kantinci kız yine ansızın tası tarağı toplayıp yok olur, telefonlar açılmaz mesajlar karşılıksızdır.
üç dört ay sonra artık yangın iyice sönmeye yüz tutmuşken kantinci kız başkasının kollarının arasında görülür, ama artık ne üzülmek ne yangın, sadece acıma, sadece kedi haline yanma.
ardından heba edilen sekiz yıl ve elde kalan koca bir hiç.

bi senedir ne kantinci kız var ne başka biri.
sadece koca bir hiç.
ve en sonunda yarım yamalak da olsa anlatılmış bi hikaye.

siktiredin okumayın.

ve kahretsin ki yine özlemeye başladım...