bugün

sezen aksu

uzay hepari yokken de olan, uzay hepari'den sonra da olacak olan...

Saatler geçmek bilmiyor önce, garip bir heyecan bu her zamankinden daha farklı, daha bir ürkeklik var içinde. Ya diyorum... Ya bir şey olursa...
Çok üstüne gidiyorlar, çok yaralamaya çalışıyorlar, zehirlerini çok akıtıyorlar üstüne.
Sonra o saat geliyor. Program başlıyor, toplar uçuşuyor, bir kadın geliyor, gelinlik giymiş gibi, seviyorum o kadını da ama bugün dokunmuyor, bugün işlemiyor hiçbir şeyi, sonra o şarkı da bitiyor...
Heyecan had safhada. Anons ediyor, fazla gösterişli laflar etmeden. Gösterişe ihtiyacı yok gelen kadının.
Zaten tüm gösterişi üstünde, masmavi, geceyi aydınlatan yıldızlar, gündüzleri üstümüze düşen gökyüzü gibi, masmavi...
inadına tertemiz...
inadına masum...
inadına her şey o.
Geliyor, gülümsüyor, gülümse diyor... Tüm asaletiyle merdivenlerden inerken, mikrofonun başında, ayaklı mikrofonu bir eliyle tutmuş o en sevdiğim haliyle...
Gülümse, hadi gülümse...
Ya bana öyle geliyor, ya da bir gerginlik de onda var. O da daralmış sanki, o da sıkılmış bu oyunlardan, gücün tüm yollarını geçmişken, yeni yollarla karşılaşmaktan...
Zaten henüz etmiyor o lafı, "ben almayayım" diyor ilerleyen saatlerde "aşkı."
Gülümse bitiyor, tatlı sert, "bu mikrofonu ayarlasınlar, bu kadar da değil" diyor.
El gibi durma diyor... "Safoş" kaldım demiyor, ama içinden geçiyor sanki gülümsüyor oraya gelince çünkü, biraz önce gülümse diyen kadın, gülümsüyor.
Sonra çaktırmadan yapışıp kalmış, gitmeyen, bitmeyen şarkılardan biri, Haydi Gel Benimle Ol diyor, en muzip haliyle. Bir anda...
Provaları görüyoruz, yüz bininci kez giydiği kıyafeti var üstünde. O kadar bizden, o kadar gerçek bu kadın.
Koltukta otururken o sohbette güldürüyor bizi. Bugün çok güldürüyor, ya son günleri gerçekten umursamıyor, ya da savunma mekanizması...
Çok güldürüyor, çok gülüyor, çok eğleniyor, çok eğlendiriyor...
Vazgeçtim'i de söylüyor araya sıkıştırıyor.
Orkestra bir coşuyor, yüreğimi delip geçiyor.
Sonra "çok kayıp verdim" diyor ya, ben orada bitiyorum işte. Neden bilmem içimden bir şey akıyor, sanki tüm sakladıklarım, tüm belli etmemeye çalıştıklarım dökülüyor. Bir şeyler oluyor, ne oluyor bilmiyorum. Söylediği her kelime, bir kurşun gibi gelip yüreğime işliyor.
Yalan'ı söylüyorlar beraber, ölümlerin en acılarını yaşayan insanlardan biri diyor, "dünyada ölümden başkası yalan" diyor.
Bir de dosya var, kadın dalga geçiyor "kurtaramıcam bu dosyalardan kendimi" diyerek... O beyaz elbiseli kadın da, dosya da dosya diye tutturuyor. iyi niyetli mi kötü niyetli mi bilemiyorum, sonra Nilüfer şarkısıyla açtığı programda, istek şarkılar adı altında, Nilüfer şarkısı söylüyor. Bir mesaj mı vermeye çalışıyor, ben çok fesatım, sevdiğim başka bir insanın fesatlık yapacağını düşünüyorum, ama korkuyorum işte, dosyalardan, başkalarından, güvenim kalmadı ki kimseye...
Gene bir ara...
Sonra beraber şarkılar söylüyorlar. 70'ler potpurisi bile batmıyor bana, Sezen iyi geliyor... Çok iyi geliyor Sezen'i öyle gülerken görmek, mutlu görmek, Sezen'i en azından ayakta görmek, tüm her şeye kapalı görmek...
Sezen'i görmek iyi geliyor çok.
Acıtıyorlar diye düşünüyordum onu, iyi geliyor...
Bu yüzden iyi geliyor...
Yaşanmamış Yıllar, Kaybolan Yıllar inadına iyi geliyor.
Sonra Beni Al Onu Alma...
Her Şeyi Yak...
Ve Keskin Bıçak...
"Ben bu dünyayı anlayamadım..." diye bağırırken, gözyaşlarım akmak istiyor, daha daha daha çok dokunuyor şarkılar bugün. Ağlamak istiyorum her zamankinden daha fazla...
Elbette başlıyor... Bu kulaklarım Sezen'in dilinden Elbette duyuyorlar, Sezen'den Elbette dinliyorlar. Sezen Elbette'yi söylüyor... Çok iyi geliyor... Çok iyi...
Severim Candan'ın sesini...
Ama bugün sevmiyorum. Her sese kapalıyım, orkestranın çıkardığı garip polifonik telefon tadında melodilere bile kapalıyım. Onlarda da bir şey var sanki bugün.
Ben sadece Sezen'e açığım. Başka seslerin etrafından aradan sıyrılıp yukarılara çıkarken o ses, bana daha bir işliyor, daha bir dokunuyor, daha çok biliyorum kıymetini o sesin. Dokunduğu her şarkıya verdiği o anlamı daha çok anlıyorum. Daha çok seviyorum.
Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam geliyor sonra... Kızıyorum yine, Aysel Gürel'e kızıyorum...
Ama Sezen çok muzip...
Sezen çok komik...
iki arada bir derede yine birilerini övüyor...
Aşkı almayayım diyor, kapatmış aşka kapılarını...
Başkasına övgü düzmeyi seviyor, aldığı onca övgüyü, kendisinden alıp başkasına veriyor. Kim bilir kaçıncı kez...
Gidiyor sonra...
Gidiyor...
iyi geliyor bana, her zamankinden çok daha fazla iyi geliyor onu duymak, onu görmek, onu sevmek...
Çok çok çok iyi geliyor...
Çok da ağlayasım geliyor...
Çok işte...
Her şey çok bugün.