bugün

eyüplü halit

türk tarihinin isim yapmış ilk dolandırıcısı. suç tarihine damgasını vuran'vukuatı' ise istanbul'un işgal altındaki son günlerinde, kendi karakolunu kurması idi. rumları karakola çağıran "eyüplü halit" kendisini komiser olarak tanıtıp, rumları ihbarcılıkla suçluyordu. daha sonra onlardan rüşvet isteyip bu insanları birer birer soyuyordu.

Eyüplü Halit Osmanlı'dan devrolmuş bir dolandırıcıydı. Azınlık düşmanlığının ayyuka çıktığı günlerde türemiş, Tehcir-Mübadele koşullarında semirmiş ve bu nedenle de muhtemelen arkalanmış biriydi. Aslen Girit kökenli bir göçmendi. Çok güzel Rumca konuşurdu. Türkçe okuma yazması yoktu ama Fransızcası fevkaladeydi.

Bilinen en eski üç kağıdı ise çok cüretkar: istanbul işgalinin sona ermek üzere olduğu günlerde, Türk ordusunun şehre girmesine üç-beş gün kala Eyüplü Halit arkadaşı Arap Abdullah ile Rumların yoğun olarak yaşadığı bir semtte metruk bir bina ayarlayıp “karakol” kurmuştu. Kentte o zaman tam bir otorite boşluğu olduğu için kimse de bunu garipsememiş. Kendisi “komiser” arkadaşı da “bekçi” olmuş. Sonra mahallenin zengin bilinenlerine musallat olmuşlar. Önceden belirlenmiş kurbanlar karakola çağrılmış. Numaraları çok basit ve bildik: Arap Abdullah “iyi polis” Eyüplü ise “kötü polis” rolünde makasa aldıkları biçareleri korkutarak soymuşlar. Arka odayı da nezarethane dekorunda düzenlemişler. iki dolandırıcı böylelikle Türk ordusu şehre girinceye kadar faaliyette olan bu karakolda çok can yakmışlar.

Eyüplü Halit sık sık cezaevine düşmüş. Yine böyle hapse girmiş tahliyesine bir gün kala koğuşa yeni bir mahkûm girmiş. Halit bunu kömürlüğe götürüp "Bak kardeşim bu koğuşun sobası bana ait. Ama ben yarın çıkıyorum. Sobanın yanmasından ben sorumluyum ve her gün diğer mahkumlardan beşer kuruş alarak yolumu bulurum. Seni sevdim 15 lira verirsen bu sobayı sana satarım" demiş. Zavallıdan 15 lirayı kapan Eyüplü ertesi gün cezaevinde ayrılmış.