bugün

evliya çelebi

mısır'da öldükten sonra eserleri istanbul'a getirilen ve bir kaç kütüphanenin tozlu raflarında unutulduktan ikiyüz yıl sonra varlığından haberdar olunan büyük osmanlı gezginidir. evliya çelebi'nin seyahatname adlı eserinin ilk farkına varan tarihçi hammer oldu. daha sonra yayıncı ahmet cevdet bey tarafından 6 cilt eksik de olsa, 1898 yılında yayınlandı. diğer iki cilt ise, cumhuriyet döneminde, kilisli rıfat bilge'nin çabalarıyla yayınlandı.

evliya çelebi'nin 40 yıl süren gezilerindeki son derece ilginç tahminlerinden birisi, bugün "paratetis" adı verilen ortadan kalkmış eski bir denizin, hazar denizi'nden kırım'a ve macaristan'a kadar bir alanı kapladığını ve karadeniz'in akdeniz ile bağlantısı olmadığını ileri sürmesidir. evliya çelebi, bu konuda özgün çıkarımlar yapmıştr. şöyle der : "hey'et ilmini (astronomiyi) bilen tarihçilerin doğru sözlerine göre, karadeniz büyük nuh tufanı karanlık suyundan kalmış bir denizdir ki, derinliği 80 kulaç büyük çukur bir kara denizdir ki, tufandan önce akdeniz'e karışmaz ! istanbul yakınında hala karadeniz boğazı olan yerde son bulmuş idi. o sırda macaristan'da salanta, dobraçin, keçkement, kinkos ve peşte sahraları ve sirem semendire vadileri, baştan başa karadeniz olup venedik körfezine karıştığı yerler hala bellidir. hatta silistre eyaletinde pravadi kalesi göklere başkaldırmış yüksek bir kaledir. o asırda bu kale deniz kıyısında imiş. hala gemileri bağlamak için demir halkalar vardır, durur ve eski zamanda gemi küpeşteleri ve bodostomaları kayalara dokunmaktan yaraladıkları yerler açık seçiktir. karadeniz'in bir alameti de, kırım'da bahçesaray'a bir merhale yakın bahçesaray menkub kalesi derler mavi bulutlara baş çekmiş yüksek bir kaledir, onda da gemiler için yatacak limanlar ve kayalar üzere gemi bağlamak için büyük sütunlar vardır. kırım adası, heyhat sahrası, kıpçak bozkırı ve bütün sakalibe(slavlar) diyarı, baştan başa karadeniz imiş ki, bir parçası da hazar denizi'ni, yani gilan ve demirkapı denizine katılır imiş. hatta bu hakir islam giray han asrında..tarihinde moskof seferine giderken düşman avlayan tatar askeri ile heyhat sahrasında kertmeli ve biyi ve eşim adlı yurtlarda koşun virip konakladıkta, on kere yüzbin rüzgar hızındaki atlara su vermek için eşmeler kazarken, toprak içinde deniz mahluklarının alametlerini çıkardı. mesela yengeç, kerevit, midye ve istiridye gibi haşeratın kabuklarını çıkardı. ondan anlaşılır ki, heyhat sahrası da karadeniz imiş."

evliya çelebi istanbul ve cebelitarık boğazlarının açılmasını ve eskiden deniz olan sözü edilmiş yerlerin karaya, kara olan bazı yerlerin denize dönüşmesini efsanevi bir açıdan izah eder. seyahatname'sinde, istanbul Boğazı'nı ve Cebelitarık Boğazı'nı iskender-i Zülkarneyn ve onun ordusunda bulunan Hızır Aleyhisselam'ın açtırdıkları anlatılmaktadır. Ayrıca, Üsküdar ile Sarayburnu arasında çok mamur bir şehrin olduğu ve bu şehrin istanbul Boğazı'nın patlamasıyla sular altında kaldığı da aktarılır bilimsel düşüncenin hiçbir zaman kök salamadığı, jeolojinin, kıta tektoniğinin, paleoklimatolojinin bilinmediği bir çağda, bu doğaüstü izah tarzı çağına uygundur.