bugün

öyle bir geçer zaman ki

evet, aylin ve soner'le ilgili sitem dolu yorumumdan sonra kafamı toparladım ve doğru düzgün bir yorum yapmak için tekrar geldim.

reytingler geçen haftaya göre yüksek gelmiş. mustafa'nın caroline'in bebeği olduğunun ortaya çıkmasından almıştır bu reytingi kesin. zaten başka bir olay yoktu dün akşamki bölümde. sıkıcı, sıkıcı ve sıkıcı. osman'ın leblebiciden para almaya çalışması, bakkaldan laklak aldığı sahneler, selma ve sevgilisinin romantik (!) akşam yemeği, ali'nin anlam veremediğim rüyası... bu sahneler o kadar yavaş, o kadar ağır ilerliyordu ki artık zor tahammül ediyordum. dizinin adını öyle bir geçmez zaman ki diye değiştirseler daha iyi olurdu.

geçen sezonun son bölümlerine doğru diziyle ilgili olumsuz eleştiriler iyice fazlalaşmıştı. artık o "bizden" havasını kaybettiği yazılıp çiziliyordu. nitekim ben de aynı fikirdeydim. ali'nin inatla cemile'nin hayatına karışması + tecavüz etmesi, mesude'nin soner ve aylin'in kâbusu hâline gelmesi, berrin'in gittikçe sorumsuzlaşması ve hayatı ahmet'e bağlıymış gibi yaşaması bu havayı süpürmüştü. ama yeni sezonun şu ilk iki bölümüne bakıyorum da, durum ilk sezonu özletecek kadar vahim. resmen ilk sezonu özlüyorum. bütün bu saçmalıklara rağmen ilk sezon bana daha inandırıcı geliyor. çünkü senaryo bu kadar zorlama değildi.

murat'ın bu sezon ölmesi gerekmiyor muydu? evet. neden ölmedi? en fazla 1 yıl yaşar denilen adam turp gibi olmuş, senden benden sağlıklı. emirler yağdırıyor, her şeye muhalefet. hasta adama bakın! nedeni çok belli. murat - aylin - soner üçgeni çok tuttu, senarist bunu bozmak istemiyor belli ki. ama maalesef bozuyor, hem de öyle bir bozuyor ki artık o reellik kalmadı dizinin en izlenilebilir hikâyesinde. murat'ın hâlâ yaşaması, aylin'in hâlâ yok yere murat'la kalması çok zorlama oluyor. her şey ortada artık, hem de tüm çıplaklığıyla. soner de yok? aylin'in çekineceği hiçbir şey yok artık, gidebilir. ama yok, aylin başını alıp giderse, murat ölürse imkânsız aşk olur mu? soner ve aylin kavuşamasınlar diye zorla murat'ı yaşatıyorlar. ama ben eski imkânsızlığı göremiyorum. görememem de normal, güya murat ölecekti, onu üzmemeleri gerekiyordu vs. ama ortada ölen yok. murat'ın inatla yaşaması da bana imkânsızlık duygusunu veremez maalesef. oysa bu sezon aylin için ne hâyâllerim vardı. murat ölecekti, soner aylin'i istemeye istemeye bırakmak zorunda kalacaktı. ve bu sırada tam aylin'in yaşlarında, yakışıklı, dürüst, güvenilir, aylin'e sırılsıklam aşık biri çıkacaktı aylin'in karşısına. soner bu durumdan rahatsız olacaktı ve kıskançlıktan kuduracaktı. ama artık aylin değişmişti, bu sefer peşinden koşma sırası soner'deydi. evet, böyle bir senaryo daha mantıklı ve güzel olmaz mıydı?

gelelim diğer bir zorlama senaryoya; berrin'in hayatı. berrin iyice kendini kaybetmiş, mahvolmuş. ilk sezonun sonlarına doğru zaten aklı bir karış havadaydı kendisinin. ilk sezonun başlarındaki berrin çok farklıydı. şöyle ki; sürekli annesinin yanındaydı, tüm kardeşleri babasına saygıda kusur etmemeye çalışırken kendisi babasının gerçek yüzünü biliyordu ve annesini de babasıyla mücadele etme konusunda güçlendiriyordu. kardeşlerine yeri geldiği zaman annelik etmesi de cabası. ama birden berrin'e bir haller oldu. ahmet'le tanıştıktan sonra ondan hiç beklenmeyecek hareketler yapmaya başladı. sırf sevgilisi solcu diye solcu kılığına bürünüp eylemlere gitti, ahmet'le yattıktan sonra annesine yakalandığı hâlde ona baş kaldırdı. annesi bu kadar zor zamanlar yaşarken, o ahmet peşinde koşturdu. berrin'in tamamen kişiliği değişti. şimdiki berrin'in durumu çok daha vahim. hukuk okuyordu bu kız, ne oldu da okumayı bıraktı? hakan'ın bu bölümlerde izlediğimiz tavrı gayet nazik, kibar. eğer hakan berrin'e karşı her zaman böyle olduysa berrin neden o çocuğu doğurmak zorunda kaldı? madem hakan berrin'e bu kadar iyi davranıyordu, berrin de ona birlikte olmak istemediğini söylese tecavüze uğramazdı heralde. son bölüm berrin için olumlu gelişmeler oldu ama. ben ki hiç hazzetmediğim bu karakteri yapıcılığından dolayı tebrik ettim, berrin'e kanım ısındı. sanki o ilk zamanlardaki hâline geri dönmüş gibiydi. umarım ahmet geldiği zaman yine tüm dünyayı unutup saçma sapan davranmaya başlamaz. bundan sonra berrin için tahmini senaryom şöyle; berrin yavaş yavaş hakan'a aşık olmaya başlar. ahmet'in ortaya çıkmasıyla kafası karışır. ama hakan bu sefer berrin'i serbest bırakır. yani kimi istiyorsan ona gidebilirsin mânâsında. berrin de büyük ihtimalle hakan'ı seçer. evet, bu tahmini bir senaryom ama kesin haksız çıkarım. berrin ahmet'e koşar, ben de bunları yazdığımla kalırım.

zorlama olan diğer bir konu da osman. 39. bölümde radyodan dinledikleri haberlere bakılırsa 1974 yılındalar. yanlış hatırlamıyorsam osman 1961 doğumlu. o zaman osman şu an 13 yaşında ama çocukta hiçbir değişiklik yok! osman üniversite çağına geldiğinde de emir berke oynar artık bu karakteri, ne de olsa reyting getiriyor. insanlar sevimli buluyor ne de olsa...

bu arada mete horozoğlu aylin ve soner'le ilgili bir tüyo vermiş. soner aşkına sahip çıkacakmış, murat'la düşman gibi olacakmış falan. soner'in murat için aylin'i perişan etmesine oldum olası sinirim. o yüzden bu tüyo beni sevindirdi. artık ezik bir soner izlemekten bıkmıştım.

bu diziyi aylin ve soner için izlemeye devam edeceğim. umarım tüm bu olumsuzluklara rağmen hikâye orijinalliğini yitirmez, biz de güzel güzel izleriz.