bugün

emma

aşağıda okuyacağınız entry spoil içermektedir.

emma bir jane austen romanı olmakla beraber, romanın kendi hayal dünyasında yaşayan, aşırı genellemeler yapan ana karakterdir. kendi kafasında oluşturduğu gerçeklere o kadar inanır ki, sonunda ortaya çıkan gerçeklerin kendi düşündüğü gibi olmadığı için ne yapacağını şaşırır ve kendisiyle çelişir. miss. harriet'e mr. elton'u ayarlamak ister çünkü kendisi high class bir adam. emma ile evlenmek isteyen adam martin ise çiftçilikle uğraşan bir adam. en başta harriet'in martin'de gönlü olmasına rağmen, emma harriet'in aklına girer ve martin'in kaba birisi olduğunu, harriet'in daha iyilerine layık olduğunu söyler. hatta martin harriet’e evlenme teklifi ettiğinde, ona elton'dan bahsederek yönlendirir harriet'i. harriet'de böylece teklifi reddeder.

emma bu durumu knightley'e anlatır, knightley de harriet'in class olarak martin'den daha üstün olmadığını söyler emma'ya. emma'ya kızıyor genelleme yaptığı için ama kendisi de yapıyor, 2sinin birbirlerine uygun insanlar olduğunu söylüyor class olarak. evlilik kıstası bu. emma'ya "aklında harriet için başka biri var galiba" diye soruyor, bu kişi elton ise eğer, elton böle bir aptallık yapmaz, geçmişi karanlık bir kadınla evlenmez der. (kast ettiği şey harriet'in bilinmeyen ailesi) bu da bir nevi stereotyping…

harriet emma'ya sorar: "i do so wonder, miss woodhouse, that you're not married." emma cevap verir: "i have no inducements to marry. i lack neither fortune nor position and never could i be so important, in a man's eyes as i am in my father's." harriet diyor ki, "but to be an old maid like miss bates." ama miss bates de hiç evlenmemiş diyor yani. emma da cevap olarak şunu diyor: "she is a poor old maid, and it is only poverty which makes celibacy contemptible. a single woman of good fortune is always respectable." yani, miss bates zavallı fakir bir hizmetçi. fakirlik bekârlığın aşağılık görülmesine yol açar. zengin ve bekâr bir bayan her zaman saygı görür. burada, evliliğin para ve sınıf yükseltmek için bir araçtan daha fazla bir anlamı olmadığını çok net görüyoruz…

parti bittiğinde mr. elton emma'nın olduğu arabaya biner ve o'na aşkını ilan eder. emma ise harriet'ten bahseder, bilmeceli mektubu harriet'e değil, emma'ya yolladığını söyler elton, harriet'in umrunda olmadığını ve onun çok iyi bir bayan olduğunu fakat kendisinin onunla ilgilenmediğini şu cümleyle vurgular: "everbody has their level. but i need not so totally despair of an equal allience as to address myself to miss smith." yani, herkesin bir seviyesi var ve kendimi miss smith’e layık görecek kadar umutsuz değilim der. burada class olayını bir kez daha görüyoruz.

emma, mr. elton’un kendisini sevdiğini harriet'e anlattığında, harriet şu cümleyle kendisini steretoype eder. "i always felt that i did not deserve mr. elton's affections so i can not blame him for believing the same." kendi lower class olduğunu farkında ve auto-stereotyping yapar burada.

harriet, martin ile evlilik teklifini reddettiğinden beri ilk kez karşılaştığında çok heyecanlanır ve ona karşı duyguları yeniden harekete geçer gibi olur. bu durumu emma ile paylaştığında emma yine martin'i unutmasını söyler harriet'e.

cole'lar parti verdiklerinde davetiye gönderirler ama emma'nın babası mr. woodhouse partiye katılmayacaklarını söylerler, emma da daveti reddetmemiz gerek, çünkü bizden aşağılar, yanlış bir umuda kapılmalarını istemem der. "of course we shall have to decline as they are beneath us." burada da yine bir genelleme ve sınıf farkından dolayı aşağılama var.

emma, miss bates'in kalbini kırdığında knightley gelip diyor ki, seninle aynı konumda ve zenginlikte olan biri olsa sana bir şey demezdim ama o fakir birisi ve ona bu şekilde davranman bir hata. senden her durumda aşağı olan birine şefkat göstermelisin falan der.

harriet, knightley'i sevdiğini söyler emma'ya. partide onu dansa kaldırması çok hoşuna gitmiş. emma, endişeli biçimde "peki şimdi ne yapacağız" falan der. harriet’de bu durumdan alınıp, "knightley’in benden 500 milyon kere üstün olduğunu düşünüyorsun değil mi?" der emma’ya. daha önce emma'ya mr. elton'u ayarlamaya çalışan, elton ile aralarındaki class difference ı umursamayan, harriet'in ailesinin belirsizliğini sorun olarak görmeyen emma, mrs weston'a dert yanarken şunları söylüyor. "ailesinin ne olduğunu bilmiyoruz… korsan bile olabilirler!" knightley’i kaybetme korkusuyla, harriet hakkında bunları söylüyor ve kendisiyle çelişir.

romanda sınıf ayrılıklarından dolayı oluşan önyargılar sürekli aşağılama ve genelleme yapılmasına neden olur. romanda emma son derece rahatsız edici bir karakterken, filmde daha sempatik bir karakter olarak yansıtılmıştır.