bugün

ali imran suresi

imran ailesi anlamına gelmektedir. ilk 18 ayeti diyanet çevirisine göre aşağıdaki gibidir.

bismillâhirrahmânirrahîm.

1.elif lâm mîm.

2.allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. diridir, kayyumdur.

3,4.o, sana kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. o, daha önce tevrat’ı ve incil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. furkan’ı da indirdi. şüphesiz, allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.

5.şüphesiz yerde ve gökte allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.

6.o, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir. o’ndan başka ilâh yoktur. o, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

7.o, sana kitab’ı indirendir. onun (kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. diğerleri de müteşabihtir. kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. oysa onun gerçek manasını ancak allah bilir. ilimde derinleşmiş olanlar, “ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır” derler. (bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

8.(onlar şöyle yakarırlar): “rabbimiz! bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. bize katından bir rahmet bahşet. şüphesiz sen çok bahşedensin.”

9.“rabbimiz! şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. şüphesiz allah va’dinden dönmez.”

10.şüphesiz, inkâr edenlere, ne malları, ne de evlatları allah’a karşı hiçbir fayda sağlar. onlar ateşin yakıtıdırlar.

11.(bunların durumu) firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir: âyetlerimizi yalanladılar. allah da onları günahlarıyla yakaladı. allah, azabı çok şiddetli olandır.

12.inkâr edenlere de ki: “siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. orası ne fena yataktır!”

13. şüphesiz, karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: bir topluluk allah yolunda çarpışıyordu. öteki ise kâfirdi. (onları) göz bakışıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. allah da dilediğini yardımıyla destekliyordu. basireti olanlar için bunda elbette ibret vardır.

14.kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. bunlar dünya hayatının geçimliğidir. oysa asıl varılacak güzel yer ancak allah’ın katındadır.

15. de ki: “size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? allah’a karşı gelmekten sakınanlar için rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve allah’ın rızası vardır.” allah, kullarını hakkıyla görendir.

16,17. (bunlar), “rabbimiz, biz iman ettik. bizim günahlarımızı bağışla. bizi ateş azabından koru” diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir.

18.allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. o’ndan başka ilâh yoktur. o, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.