bugün

liberallerin gericiliğin temsilcisi olmaları

anlaşıldı...

bu dünya savaşları ile milyonlarca insan boş yere ölüyormuş. halkı yolunacak kaz olarak bileyen liberalizme, emperyalizme suç atmamak gerekiyormuş. metaları pazarda sattırabilmek uğruna ırak'a, afganistan'a, libya'ya saldırmak kutsal bir amaçmış.

kemalizmin bir ilkesi de devletçilik değilmiş. sermayenin devlet kontrolünde olması sövülecek, lanet okunacak kadar irezilmiş. serbest piyasada patronların işçiyi sülük gibi sömürmesi müstahakmış.

kodomanların daha da büyümesi, küçük esnafın ise yıkılmaya mahkum tutması altın kuralmış. meta birikmesi sonucu oluşan krizin faturalarını fukara halka dayatmak bu alemin şiarıymış.

özgür sermaye diye diye, zengin olanın daha da zenginleştiği, yoksulluğun ise derinleştiği bir coğrafyada kamu kelimesini ağzına almak şerefsizliğin en alası olmuş.

hele 100 tane adamın (tabi ki serbest piyasa kuralları dahilinde), koca dünyaya hükmetmesi... işte bu, her şeyin üstünde, ötesinde gurur duyulacak bir şeymiş.

gerçekten anlaşıldı.