bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

bu kez utanıyorum.
utanıyorum çünkü gerçek bir insan olamadım..
ne iyi evlat, ne iyi bir kul..
yapamadım, başaramadım doğum sonrası yaşamayı
farksızlık mevcudiyet gösterdi bitkiler ve ben arasında
en iyi olmak istedikçe, yeşermek istedikçe soldum..
ne üstüme yağan kar pakladı beni
ne de hırpaladı üzerime düşen yıldırımlar..
bir idea olarak kaldım nesneler evreninde
ne zaman ülke olduğumu sansam
truva atları soktular yüreğime işgal ettiklerini sandılar.
ne zaman kudüs olsam kendileri için saldırdılar yağmaladılar gönül zenginliklerimi
ama onlar ne yaptıysalar kaybetmedim değerimi
güzelliğimi.. yitirmedim kutsallığın verdiği suküneti
ta ki bu sefere kadar
şimdi değişti her şey
artık bembeyaz yüreğim..
saflık saklıyor çünkü içinde..
karma karışık bir güzellik saklıyor..
ama engel değil karmaşık oluşu ışıklarına
şüphe de ettirse bazen varlığından
gidecek diye korkular salsa da içime
hayatta tutuyor beni
ideadan nesneye geçiş
fetih sonrası şehre çöken huzur
kutsallığı yüceltme
ruhumu dinlendirme..
ne aradıysam buldum aslında sende

tek nefesle kıyamet getiren israfilsin belki
belki tek nefesle dirilten..
ve madem sen gelmeden önce ölüydüm ben
kıyametsiz cehennemdeydim, kovulmuştum cennetten
sensin demek beni hayata getiren..
iyi ki de geldin girdin fikirlerimin içine sen
vücut buldu hayallerim..
elleri oldun şiir ağlayan kelimelirimin..

(seni seviyorum bir tanem..
senin hayallerinde sevilmeyi düşünemediğin kadar belki...
belki kendine yakıştırmadığın kadar...
ama benim aşkım en çok sana yakıştı bugüne kadar..
unutma sen kovalayıp defetmedikçe bu adam ömrünü sana adar...)

uğrunda bunlar yazılan kadın beni terketti. hemde beni hiç sevmediğini söyleyerek.. işte kadınların kafası bu kadar be sözlük. ama ne diyelim helal olsun. yine de iyi olsun.. yazıktır üzülmesin..