bugün

entry'ler (262)

ağır saban

Yukarıdaki entry oral sander in (bkz: siyasi tarih i) kitabından bir bölümdür ve ağır sabanın ne olduğuna cevap vermez.

Araştırmalarımda da net bir cevap bulamadım.

Avrupa halkının üretimini arttırmak için gerçekleştirdiği ve bügün ki “üreteci ülke” yapısına sahip olmalarının nedeni sayılabilecek icattır.

yoksulların gözleri

“O kadin”in var olmadigini ifade eden muazzam baudelaire siiri/duz yazisi.

Bu siiri sevenlerin, yanlizligin felsefesi kitabini okumasini siddet ile tavsiye ediyorum.

insan din olmadan da ahlaklı olabilir mi

Filozoflar peygamber midir sorusu ile birlikte dusunulmelidir.

Eger oyleyseler, mumkun degildir.

sahibül hayrat vel hasenat

Yusuf atılgan’ın aylak adamında geçen ve baş kahramanımızın üzerinde bu ifadenin yer aldığı bir kitabı okumak istemesi söz konusudur.

içeceğe gelen ötv zammı iptal edilsin kampanyası

Ülkenin içinde bulunduğu durumda öyle kararsızım ki sözlük bir şey diyemiyorum. Yeri geliyor “ulan ülke zor günler geçiriyor, tabii ki vergiler yüksek olacak, biraz anlayışlı ol” diyorum yer geliyor “ ülkenin içine ettiler, şimdide vergilerle ebemizi s*kiyorlar” diyorum. Neredeyim, kim haklı, kim haksız tam bir muamma.

Dua ediyor ve bekliyorum.

Ama bence bu kadar vergi alınması fazla. Maaşımın 40-50% ‘sini vergi olarak ödüyorum. Maaşımın netiyle gidip aldığım eğlence, yeme-içme, kıyafet gibi giderler için ödedim kdv’yi de sayarsanız.

3 kelime ile üzücü bir şeyler yaz

Ne farkeder altan!

Edit: imla.

o meşhur arapça şarkı

Bilgi eksikliğinden dolayı bulunamayan şarkıdır.

Güzel insan biraz daha detay vermen lazım.

çok seversek o da bizi sever mi

Sevmek verme sanatıdır.

Karşılık bekleniyorsa sevmek değildir o. Sen sevmek için sevmiyorsun o seni sevsin diye sevmeye çalışıyorsun.

O yüzden eğer seviyorsan sever ama sevenin sevilmek gibi bir derdi olmaz vesselam.

usumesinayaklar

instagram hesabı;

http://instagram.com/usumesinayaklar

Hesap numaraları ve ayakkabıları gönderebileceğiniz adresi içerir.

usumesinayaklar

Yoksul çocuklar için ayakkabı bağışı yapabileceğiniz bir kampanyadır.

Haydı sözlük, işe yara biraz.

lyrikline org

şiir sevenlerin bir çok yazara ait şiirleri bulabileceği güzel bir site.

23 sayfalık mesaja 1 ay sonra cevap veren sevgili

23 sayfalık mesajı bu umursamaz tavır yazdırmıştır. O yüzden şikayet edilecek bir durum değildr.

sözlük yazarlarının itirafları

müşteri ziyaretine gittiğim bir gün.

yanımda iş arkadaşım tuğçe var, oturduk bekleme bölümünde görüşeceğimiz kontağımızı bekliyoruz. o sırada daha önce bir kaç kere karşılaştığım o firmanın çalışanı başka biriyle göz kontağı kurdum. doğal olarak selam vermek üzere yerimden kalktım;

- merhaba umut bey, nasılsınız?
- iyyim, cem bey siz nasılsınız
* burada şunu söylemeliyim ki sözlük ben cem bey değilim, ben biliyoruzdakonusuyoruz'um. cem benim iş yerinden başka bir arkadaşım. dedim herhalde adamcağız ismimi yanlış hatırladı ama işin kötü tarafı cem ile benim çalıştığım birin birbirinden tamamen farklı. neyse devam ediyor sohbet.
- cem bey siz sigara kullanıyordunuz değil mi, size dışarda bir sigara ısmarlasam.
ulan şimdi ben bu adamla çıkıp dışarıda sigara içsem o sırada beklediğim kontak gelse bana adımla hitap edecek adamcağız utanacak, en iyisi bir ustalıkla bu işten kıvırılayım. tuğçe'ye baktım ve;
- teşekkür ederim ümit bey, hanımefendiyi yalnız bırakmayayım.
adam bir bana bakıyor bir tuğçe'ye. yok kurtulamayacağız.
- hem şu insert'lerin durumunu konuşuruz.
hassiktir, adam benim adımı yanlış hatırlamıyor, üstelik beni cem sanıyor, mecburen tamam dedik. tuğçe'den izin istedim çıktık dışarı. adam başladı anlatmaya.
- cem bey, insert'ler ne zaman gelir, baya oldu çünkü.
- hee insertler diyorsunuz. yaa onları biliyorsunuz yurtdışından bekliyoruz. ben bugün tekrar bir kontrol edeyim.
* burada ne konuştuğumuz hakkında en ufak bir bilgim yok
- hee anlıyorum ama rica edeceğim en kısa sürede temin edelim
- tabii ki, en kısa sürede ilgileneceğim.
* bu sırada uzatılan sigarayı soba bacası gibi tüttürüyorum ve içimden dua ediyorum. ne olur benim kontağım gelmesin. çünkü o gelir ve benim biliyoruzdakonusuyoruz olduğum anlaşılırsa, sıçarız. adamın kalbi kırılmasın diye devam ettirdiğim oyun adamla taş*ak geçmişim olarak algılanacak
- ya o değilde cem bey, yeni kalıplar için de aynı hizmete ihtiyacımız var, sizinle dataları paylaşsam onlarıda tekliflendirseniz
- tabii, tabii. siz dataları paylaşın ben en geç yarın sizinle teklifimizi paylaşırım.
- ayrıca ya bizim şöyle bir problemimiz var kalıplarda........... ...
- evet, anlattıklarınıza bakılırsa çözülebilir gibi duruyor. ık mık
kelime oyunlarıyla tamı tamına 15dk'lık sohbetimiz boyunca olmadığım bir adam gibi davrandım ve allah'dan benim kontağım sohbetimiz sonuna kadar gelmedi. cem de şöyle bir e-mail aldı;

" cem bey bugün görüştüğümüz gibi datalar ektedir, en kısa sürede teklifinizi bekliyoruz"

cem birde bu işten yeni siparişler alırsa, işte o zaman bu anektod daha da vahim bir hal alacak.

Edit: imla.

pikap alacaklara tavsiyeler

öncelikle pikap alma arzunuz bir özentilik mi buna karar verin.

malum insan günümüzde "pazarlama tekniklerinin" etkisinde kalarak aslında ilgisinin olmadığı bir çok şeye sahip olma arzusuna kapılabiliyor.

buna benim bir aralar fotoğraf makinalarına olan ilgim örnek verilebilir.

yok diyorsanız ki "ben ciddiyim" o zaman sizin için naçizane önerilerim aşağıdadır.

- çin malı pikaplardan uzak durun
- olaya nostaljik bri hava katmak istiyorsanız öyle retro havası verilmiş yeni model pikaplardansa eski model kaliteli bir pikap'a yönelin
- nostaljik şeylere ilgisi olanları kazıklama sevdalısı olan bir "tüccardan" değil gerçekten bu işi severek yapan birinden pikap satın alın
- eski model pikapların kendinden hoparlör sahibi olmadıklarını ve ayrıca bir amfi ve ses sistemi ihtiyacınız olacağını unutmayın
- pikap aldığınızda bununla birlikte plaklar içinde ciddi bir bütçe ayırmanız gerektiğini unutmayın
- pikapların ve plakların bakımlarının olduğunu göz ardı etmeyin
- hep işin zorluğundan bahsettin, hiç mi iyi yanı yok diyen suser'lara;
* eve gelen arkadaşlarınızla çok sevdiğiniz bir parçayı dinlemenin hazzı anlatılamaz
* kız arkadaşınızla ikinizinde sevdiği bir parça eşliğinde salonda dans etme hazzını anlatmaya dil bilgim yetersiz
* çok sevdiğiniz bir plak'a çok makul bir fiyata sahafta denk gelirseniz mest olursunuz

dipnot: şuan kullandığım 1975 telefunken pikapıma yine bu sözlükte yazar olan emre abi sayesinde ulaştığımı belirtmek isterim. saygılar emre abi. iyi ki tanıştık. bu sözlüğün bana kazandırdığı güzel adam.

üstteki yazarın nickinin düşündürdüğü

bir ışık kaynağına ihtiyaç duyan herif.

araya entry girmiş, golgebeyi'neydi.

dertleşecek insan veritabanı

insanların asla samimi bulmayacağı bir veri tabanıdır.

kim "ben dert dinlerim" diyen birine;

- merhaba beni dinler misin? deyip derdini anlatmaya başlar.

gidip arkadaşlıklar kurun güzel insanlar, derdinizi onlara anlatın. derdinizi dinleyecek güzel insanlara sahip değilseniz bırakın sözlükte yazmayı/medet aramayı kendinize ve çevrenize çeki düzen verin.

akıllı insanların dinlere inanmaması

din kavramıyla islam'ı niteleyenlerin kuracağı cümledir.

bir çok düşünür, şair, yazar bir yaratıcının varlığına inanmıştır.

olmadığın biri gibi davranmak zorunda olmak

müşteri ziyaretine gittiğim bir gün.

yanımda iş arkadaşım tuğçe var, oturduk bekleme bölümünde görüşeceğimiz kontağımızı bekliyoruz. o sırada daha önce bir kaç kere karşılaştığım o firmanın çalışanı başka biriyle göz kontağı kurdum. doğal olarak selam vermek üzere yerimden kalktım;

- merhaba umut bey, nasılsınız?
- iyyim, cem bey siz nasılsınız
* burada şunu söylemeliyim ki sözlük ben cem bey değilim, ben biliyoruzdakonusuyoruz'um. cem benim iş yerinden başka bir arkadaşım. dedim herhalde adamcağız ismimi yanlış hatırladı ama işin kötü tarafı cem ile benim çalıştığım birbirinden tamamen farklı. neyse devam ediyor sohbet.
- cem bey siz sigara kullanıyordunuz değil mi, size dışarda bir sigara ısmarlasam.
ulan şimdi ben bu adamla çıkıp dışarıda sigara içsem o sırada beklediğim kontak gelse bana adımla hitap edecek adamcağız utanacak, en iyisi bir ustalıkla bu işten kıvırılayım. tuğçe'ye baktım ve;
- teşekkür ederim ümit bey, hanımefendiyi yalnız bırakmayayım.
adam bir bana bakıyor bir tuğçe'ye. yok kurtulamayacağız.
- hem şu insert'lerin durumunu konuşuruz.
hassiktir, adam benim adımı yanlış hatırlamıyor, üstelik beni cem sanıyor, mecburen tamam dedik. tuğçe'den izin istedim çıktık dışarı. adam başladı anlatmaya.
- cem bey, insert'ler ne zaman gelir, baya oldu çünkü.
- hee insertler diyorsunuz. yaa onları biliyorsunuz yurtdışından bekliyoruz. ben bugün tekrar bir kontrol edeyim.
* burada ne konuştuğumuz hakkında en ufak bir bilgim yok
- hee anlıyorum ama rica edeceğim en kısa sürede temin edelim
- tabii ki, en kısa sürede ilgileneceğim.
* bu sırada uzatılan sigarayı soba bacası gibi tüttürüyorum ve içimden dua ediyorum. ne olur benim kontağım gelmesin. çünkü o gelir ve benim biliyoruzdakonusuyoruz olduğum anlaşılırsa, sıçarız. adamın kalbi kırılmasın diye devam ettirdiğim oyun adamla taş*ak geçmişim olarak algılanacak
- ya o değilde cem bey, yeni kalıplar için de aynı hizmete ihtiyacımız var, sizinle dataları paylaşsam onlarıda tekliflendirseniz
- tabii, tabii. siz dataları paylaşın ben en geç yarın sizinle teklifimizi paylaşırım.
- ayrıca ya bizim şöyle bir problemimiz var kalıplarda........... ...
- evet, anlattıklarınıza bakılırsa çözülebilir gibi duruyor. ık mık
kelime oyunlarıyla tamı tamına 15dk'lık sohbetimiz boyunca olmadığım bir adam gibi davrandım ve allah'dan benim kontağım sohbetimiz sonuna kadar gelmedi. cem de şöyle bir e-mail aldı;

" cem bey bugün görüştüğümüz gibi datalar ektedir, en kısa sürede teklifinizi bekliyoruz"

cem birde bu işten yeni siparişler alırsa, işte o zaman bu anektod daha da vahim bir hal alacak.

haydar ergülen

şairdir kendisi, hem de iyi bir şairdir. serbest yazımda bir çok şair geçinen herifin aksine, serbesliği şiirin ahengiyle birleştirmiştir.

"..şair onca dizeyi bir dizeyi söylemek için söyler" sözünü bir adım ileriye taşıyarak, tüm dizleri tüm dizeleri söylemek için yazdığı aşağıdaki şiir ile anarım kendisini.

Idiller Gazeli

gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak

sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı

gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgâr

çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a

aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran

heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan

gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan

hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan

platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları

başlığı ilk açan suser'ın samimiyeti duygulandırmıştır. bu duygu bu harf kısıtlamasının olduğu bu başlıkta ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi.

platoniğin aşırı umut veren "sıradan davranışları", platonik, umut, aşk, sıradan davranışlar. hissedilen duyguya saygı duydum.

tanım: aşırı samimi başlıktır.