entry'ler (1080)

ses

sen en çok sesindin benim için.
ona tutulmuştum, ona tutunmuştum.
sesin...
en son onu da esirgemiştin.
şimdi duysam da bir duymasam da bir.

geceye bir söz bırak

"throw me to the wolves and i'll come back leading the pack"

beni kurtların arasına sal ve gör; sürüye liderlik ederek döndüğümü.

yunus emre

"Ben yoluna toprak oldum
Sen öşürün derdindesin"

iki satır, düşün dur.

zaman

geçer.
nihai ve kaçınılmaz özelliği.
"gün de gelir dem de geçer
gam karar eyleyemez, hande-i hürrem de geçer"
aslolan o ki, geçerken senden götürmesine izin vermeyesin.
şu kelimeleri yanyana getirme gayretim bile anlamak için, götürmüş mü benden geçerken yazabilme halimi.
benden geçerken...
sahi, ne kastediyorum bununla?
yanımdan geçip giderken? beni ezip geçerken? yoksa bu beden hakikatte varolan bir şey değil de ruhumdan mı geçiyorsun?
senden saklayabilmiş olmalıyım, senden artırabilmiş, biriktirebilmiş;
hep daha çok, daha öte, daha ziyade sevebilme yetimi.
"bir seviyi anlamak, bir yaşam harcamaktır, harcayacaksın"
yeterince harcadım. doğru olana biriksin diye. fazla mı oldu yoksa? ne ironi, ne çetrefil.
herkesten en kıymetlisini alıp götürüyorsun, yerine bir buruk tat bırak anca, hiçbir şeyin tadını eskisi gibi alamayalım diye.
yok, onca harpten sonra çok derine sakladım ben onu, bulup da götüremediğine emin olduğum.
ve senden öğrendiğim yegane şey belki; 'bırak, o derinliğe dalmayı o'nun gözü kessin, o bulup çıkarsın, sen gümüş tepside sunma, o'ndan bile sakın sevgini, hatta en çok o'ndan'.

zeka

"Zeki insan öncelikle acısızlığa, kötü muameleye maruz kalmamayı, dinginliği ve boş zamanı erek edinecektir. Bunun sonucunda, sessiz, mütevazi, ama olabildiğince rahat bırakıldığı bir yaşam arayacak, buna uygun olarak da, sözüm ona insanlarla birkaç tanışıklıktan sonra yalnızlığı, hatta büyük bir zeka sözkonusu ise inzivayı seçecektir. Çünkü kişi bizzat kendinde ne denli çok şeye sahipse, dışarıdan da o denli az şeye gereksinim duyar ve diğer insanlar da ona o denli az şey ifade edebilirler." Schopenhauer

korku

Nimettir.

geçmişten kalma korkuların üstesinden geldim zannedersin, kaçmamışsındır, üstlerine gitmişsindir çünkü kendi canına okumak pahasına ama yine de bir gün bir yerde karşına tekrar dikiliverirler. anlarsın, aşmak diye bir şey varsa o da sadece haddiniymiş.

murat menteş

"Kaderini çizerken cetvel kullanamazsın."

kılavuz

"Arkadaşlıklarda, dostluklarda, sevgilerde karşısındakini ele geçirilecek bir ülke gibi görenler vardır. Tedirgin eder beni böyleleri.
Buna karşılık, karşısındakini tanımak isteyen, karşılıklılık gözeterek biribirilerini biribirilerine açan, veren insanların yakınlıkları, destek görmelidir; hiç değilse, benden...
Bir de pattadak çıkagelenler vardır, senden istediğini senin rızanla alan, seni kendine bağlamasını başaranlar vardır… Günün birinde geldikleri gibi giderler… Ya alacaklarını aldıkları, bu da kendilerine yettiği için... Tabii, bu durumda, ilk öbektekiler gibi davranmış olurlar: Yağma bitmiştir… Ya da sen onlara, kabul etmek istemedikleri bir ölçüde bağlandığın için. Yani ‘başkası yağmalanır ama ben, başkasının kullanabileceği bir toprak değilim,’ türünden bir tutum... Senden uzaklaşırken senin ne düşündüğünü hiç merak etmezler..."
Bilge Karasu

horoz

Eskiden daha fazla gece sabaha bağlanırdı kendisiyle. Şimdi cumartesileri pazara bağlarken rastlaşabiliyoruz.
Dokuz altı ve türevi yolların gözü kör olsun diyeceğim de olmasın yine de. işimiz gücümüz olmasa yekten koparırız gerçek hayatla bağları.
Her gün güneş doğar'ın simgesi güzelim kuş.
Kim demiş o kanatlar uçmaya yaramıyor diye.

google çeviri

Çevirinin aslında o metni hedef dilde yeniden yazmak olduğunu ve bu hedef dil Türkçe ise "türkçeleştirmek" kavramının bambaşka bir şey olduğunu bilmeyenlerin mükemmel bulduğu yazılım.
Dil bu, "insan" konuşursa mümkün ancak.

bilinçaltı

Bazen üstüne gitmek gerekir.
Dalıp, alt üst benliklerini sarsıp, ötesine geçmek gerekir.
Tabii bunun için de biraz yüzleşme kabiliyeti ve buldukların sebebiyle, hep başkalarında aradığın suçların sende de olabileceğini görme ihtimalini göze alma cesareti gerekir.
Kolay değil insanın tilki kurnazlığıyla kurguladığı savunma mekanizmalarının yerle yeksan olması.
Hacıyatmazlığa alışmış iken.

ömrümden alınsın ona verilsin denilen insan

Çok şükür hala yaşayan insandır.
Duası kabul olunan bir kul olunduğu öğrenildi sayesinde. Sağ olsun. iyi olsun...
Kelimelerin her mânâsı ile.

barış bıçakçı

görsel

lale müldür

"Acıdığım yere dokunduğun zaman
Bana iyi geliyorsun
Ama her zaman değil
Seni beklemektense
Oraya taze bir yaprak koyarım daha iyi."

insanın büyüdüğünü anladığı an

Duygularını kontrol edebilmeye başladığını farkettiği an.
Oysa ne güzel doludizgin yaşardık sevdamızı da acımızı da.
Eskiden zırhımızda bir delik açıldığında kanardık oluk oluk, insandık hala.
Şimdi sadece bir süre izleyip serinkanlı gözlerle sarmaya başlıyoruz yaramızı önce kendimiz diye, yarı donuk ama kristalize bir şuur ile.
hatta karşı hamlenin peşine düşüyoruz, o an artık düşman bellediğimiz insana çok değil sadece bir zaman önce aşık olduğumuzu unutarak.
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.

türkiye

görsel

sadri alışık

Miralay hayrullah bey
Her canlandırdığı karakter başka bir güzelliktir de en çok bu nedense.
Açıp öğütlerini dinleyesim geliyor.
Vefatından önceki son hallerinden.
Mekanı cennet olsun.

kıyamam sana

yufka yüreğimizden kıymalı börek yaptı bunu diyenler.
Ergenlerle günde 8 saat geçiriyor bu bünye, mazur görülsün.

kış

"Ne de olsa sonu bahardır" diye diye atlatıldı nicesi.
O kadar çok üşüttü ki; boşuna değil, içimiz ısınıverdiğinde çiçeğe durmamız.
Oysa açmamak lazım içini, emin olmadan.
Koca kış özünde koruduğun asıl bahar soğuğunda donup kalır.

doğum günü

O insanın yokluğunda kutlananı nadir bir acı biçimidir.