bugün

karınca kardeşler de uçuş keyfini yaşasınlar diye kardesimle yaptığımız kagıt uçaklara bunları koymak ve 4. kattan bahçeye hızlı bir yolculuk geçirmelerine sebep olmak.
aile ile şehirlerarası yolculuk yaparken otoban üzerindeki satıcılardan ailenin meyve almak için durdurdugu arabanın yola bakan tarafındaki kapısını açarak otobandan karşıya geçmeye çalışmak aynı anda da anne bögürtlen de al diye bagırmak. yoldan araba geçiyor mu diye bakılmadığı için trafigin birbirine girmesi şans eseri birşey olmaması. "etraftan gelen amanın çocuk eziliyor" bagırışlarını duyarak alay eder bir şekilde "kim o salak dercesine bakınmak" ve sonra o salağın kendisi oldugunu anlamak.
bayramda aynı gün içinde sırayla gezilen komşudan akrabadan annenin aldığı şekerleri hangi cebine koyduğunu tespit etmek, koltukta annenin yanında o cebin tarafına oturmak, sohbet esnasında şekerleri birer ikişer alıp "çişim geldi" diyerek tuvalete kaçmak ve şekerleri mideye indirmek. * * *
ben cocukkene çoh yaramaz idim. bi keresinde elimdeki sopayı havaya atıp bayır aşağı koşmuş idim yaramaz olduğumu bilen allah o sopayı 20 metre aşağıda kafama indirivermişti belki akıllanıveririnm diyene.

yine ben yaramazkene..... bizim oralarda damlar vardır. topraktan. yine bizim oralar dağlıktır mahalleler karşı karşıyadır çünkü iki mahalleyi bir dere veya vadi ikiye ayırıverir. işte ben çocukkene karşı mahalleye doğru taşlar fırlatmakta idim salakça sonra devam ederkene bir çocuğun ağlayışını duydum taşları fırlatmaya devam ederkene annesinin beni sövdüğünün görüncene kaçtım.

yine ben çocukkene köpekten korkar idim tıpkı şimdiki gibin. mahallede de bi tane duamn diye bi köpek var. köpek değil gerçi köpek yavurusu. minnacık çirkin bişi. işte çocuklar onunla oynarken ben yanından geçerken minik çirkin bana doğru koşmaya başladı ve ben tırsarak kaçamaya başladım. sözlük itiraf ediyorum saçlarım diken diken oldu idi. köpek tam yaklamışkene ben tırsaklığımdan bir çığlık attım bir havladım bir köpek oldum köpekçiğe salıdırverdim ki zavallı köpek korkudan uçtu sanki kaçan minik çirkindi şimdi. bir daha da çocuklarla oynamaz oldu. büyüyünce de piyasaya düştü hayvan.

çocukken ben çok salaktım. keşke hep çocuk kalsam ama. salak. saf. ama temiz manasında.

edit: leyn attığı taşı kafasına düşüren yazarlar da varmış bea. ne diyeyim cansınız.
karıncalar 1. kattaki balkondon düşünce ölür mü diye merak edip, kobay karıncayı suluboya ile kırmızıya boyayıp balkondan atmak, sonra bahçede saatlerce kırmızı karıncayı aramak..
istenilen bir şey aile tarafından alınmayınca ısrar etmemek. peki demek...
makası balkondan bırakınca uçacağına inanmak ve makası balkondan boşluğa bırakmak, sonra makas yere düşüp kırılınca buna şaşırmak (yaş: 2).
belgesellerden etkilenip balkondaki bitkilerin belgeselini seslendirir gibi rol yaparken balkondan sırt üstü yere çakılmak.
okayı yamaşika kombamba kombamba'da dans etmek. bir nesil yoncimik'le büyüdü ama şimdi kendimi o halde hayal ediyorum da.. edemiyorum bile.*
sahilde üstsüz güneşlenen ve kitap okuyan kadını görünce dayanamayıp "anne memmeeeeee" nidalarıyla kadının göğüslerine yapışmak. akabinde kadının neye uğradığı anlamayıp koşarak uzaklaşması *
kuzenle iddiaya girip ütü tabanı yalamak. yuh!
edit: çağrışım içün speyşıl tenks tu ashtarte
büyüdüğünde spiderman olacağını düşünmek.
arabalar için geçerli olan park yapılmaz uyarısını,aaa bu büyüklerde deli mi ne,tabiyki de buraya park yapılmaz,saçmalık canım diye kendini zeki hissetme durumu.park yapılmaz tabiyki de buralara çocuk parkı olmaz...
Yazın sıcağında Voltran'a ya da Robotek'e benzemek için kaban giymek. Kolunu geriye çektiğinde robotsal bir işlevsellikle kollar yuvalara girer, ateş açmak istenirse yuvadan çıkarlardı; tabi kondansatörü yakmadan yapılmalıydı. Aksi halde nüveli bobin yanar, oyununda bir zevki kalmaz.
babanın gozu gibi baktıgı bir akvaryum dolusu balıga kardesle birlikte "ac kalıyor zavallılar karınca kadar yem denen seyle doymaz bunlar hep agzıları acık geZip yemek arıyorlar" diyerek pazar kahvaltısı oncesi peynir, zeytin ve kızarmıs ekmek atmak balıkların telef olması babanın bizi telef etmesine ramak kala ninenin araya girip kurtarması.*
Burnuna nazar boncuğu sokmak ve hastanelik olmak.
çok büyüyüp de kapıya kafam çarpacak deyip üzülmek.
oyuncak gol sopasıyla dil altı bağını kesmek ve daha sonra r leri söyleyememek.
zenci bebeğimin saçlarını beğenmeyen arkadaşın,
-benim halam kuaför ben şekil veriyim bu bebeğin saçlarına hem uzar nasılsa!!!
sözlerine inanılarak gözümün önünde güzelim bebeğimin saçlarını kesmesine seyirci olmak.üstelik 1 hafta boyunca bebeğin saçları uzadı mı diye kontrol etmek. ****
gecenin bir yarısı,uykunun verdiği şarhoşlukla, buzdoladından su şişesi diye alınan rakıyı kafaya dikip içmek.**
eheee höbelee hihhihihhii yakalayamazz eheheee oyun peşinde hobit gibi koşar iken duran arabaya çarpmak çene kanatmak e kaza tabi evet araba o.
Sene 1980 ler. Yaş 6-7. Bursa daha asfaltla tanışmamış. Ana yollar hariç bütün sokaklar taş. Bigün bir uyandık bizim sokağın ortasında yerden iki taş arasından su sızıyor. Mahallenin abileride çıkan suya kaynak suyu diyerekten bizi gaza getiriyor. Biz bi içiyoruz sudan kana kana. Nerden bilelim arkadaşım sokağın kanalizasyon borusunun patladığını. Yaş 27 hala hayattayım Allaha şükür.
kavga ederken rakibe kafa atmak, ama rakibin zarar görmemesi, bütün dişleri dökmek/kırmak.

(bkz: öküzlük)
Binanın bahçesinde bulunan sarmaşık yapraklarını eve gitmemek için "yenirki olm bunlar" diyerekten kendi dahil tüm arkadaşlarına yedirmek ve akşama cırcır olmak
Anneden azar işiten çocuğun su içmeye gidiyorum diyip mutfakta ağlaması...
Sokakta oynarken üşüdüm bir an. annemi çağırmam gerekiyordu. Üşeniyordum çünkü o kadar katı çık çeketi al tekrar oyuna dal. Zor iş kodumunun oyununu bırakıp tekrar konsantre olmak.
Annemi çağıracaktım. O zaman da o kadar çok oyun arkadaşım varki, hepsinin de annesi var. Ben avazım çıktığı kadar bağırsam bile annem hariç bütün anneler çıkacak diye düşünürdüm. Haklıymışım da. O zamanlarda zeka fışkırıyor her yanımdan.
" Benim anneeeeem" diye çağırırdım. Hakkatten salakçaymış.