bugün

yenilen kazıklar sonucu edinilen tecrübeler.
yüzmek.
acı yalnızca yaşayarak öğrenilir.
zamanın gerçekten bir şekilde geçtiği.
yaşayarak öğrenilen en önemli şey hiç bir şey bilmediğimdir.
(bkz: aşk)
(bkz: yaşamın aslında toz pembe degilde mor olduğu)
aynı zamanda ölene dek unutulmayacak olan konulardır.
kimi acı/tatlı birer anı olarak dimağmızda yer eder (bkz: dost kazığı), kimi sürekli şimdiki zamanımıza hükmeder (bkz: cafe crown fındıklı).
şuan ki ruh halime göre; açlıktır diyebilceğim konudur.zira tok olan müdürüm açın* halinden anlamamaktadır.
öpüşmekde bu konulardan biridir.
özlem yaşayarak öğrenilir...
en genel anlamda, pozitif bilimler buna örnek olabilir,insan bunlarda deneyim kazandıkça ilerler.
en boktan arabesk şarkılardaki mağnayı çözebilmenin, aşk yarasından başka yolunun olup olmadığı ile ilgili konu.
yalnızlığın melankoli yapılacak dramatik bir şey olmadığını aksine keyif verici hatta ihtiyaç olduğunu öğrenirsiniz.
çıkmadık candan ümit kesilmeyeceği.
büyükler de söyler defaatle ancak hakikaten "öğrenebilmek" için defalarca kazığın üstüne oturup her seferinde en umutsuz anınızda umulmadık bir şekilde çıkan fırsatlara birebir tanık olmak gerekir.
var olan Güven potansiyelini başarısız Sonuçlarla yitirmek ve bir daha kullanılmamak üzere unutmak
arkadaş seçimi konusu. kime güveneceğini bilmek zor bir iştir. ama zamanla insan nereden ne geleceğini kestirebilir duruma gelir.
aşk acısı. herkes için farklıdır bu acı yaşamadan veya başkalarının yaşadıklarını dinleyerek öğrenemezsiniz.
(bkz: hayat)
teorikte kolay sanılan,"ne var bunda be kardeşim..." denilen, hayata atıldığınızda "hass...tir" dedirten konulardır.
bunların başında iş bulmak gelir. üniversite okuduğunuzda bunun kolay olacağını sanır bi çok kişi lakin öyle değildir.
hasbel kader bi iş buldunuz, orda bulduğunuz işi icraa edicem diye ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir. daha sonra artık yavaştan yavaştan gerçekler suratınızda bir tokat gibi çarpamaya başlar ve yeni bir okula başlamış olursunuz; hayat okulu.