bugün

teorikte kolay sanılan,"ne var bunda be kardeşim..." denilen, hayata atıldığınızda "hass...tir" dedirten konulardır.
bunların başında iş bulmak gelir. üniversite okuduğunuzda bunun kolay olacağını sanır bi çok kişi lakin öyle değildir.
hasbel kader bi iş buldunuz, orda bulduğunuz işi icraa edicem diye ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir. daha sonra artık yavaştan yavaştan gerçekler suratınızda bir tokat gibi çarpamaya başlar ve yeni bir okula başlamış olursunuz; hayat okulu.
(bkz: hayat)
aşk acısı. herkes için farklıdır bu acı yaşamadan veya başkalarının yaşadıklarını dinleyerek öğrenemezsiniz.
arkadaş seçimi konusu. kime güveneceğini bilmek zor bir iştir. ama zamanla insan nereden ne geleceğini kestirebilir duruma gelir.
var olan Güven potansiyelini başarısız Sonuçlarla yitirmek ve bir daha kullanılmamak üzere unutmak
çıkmadık candan ümit kesilmeyeceği.
büyükler de söyler defaatle ancak hakikaten "öğrenebilmek" için defalarca kazığın üstüne oturup her seferinde en umutsuz anınızda umulmadık bir şekilde çıkan fırsatlara birebir tanık olmak gerekir.
yalnızlığın melankoli yapılacak dramatik bir şey olmadığını aksine keyif verici hatta ihtiyaç olduğunu öğrenirsiniz.
en boktan arabesk şarkılardaki mağnayı çözebilmenin, aşk yarasından başka yolunun olup olmadığı ile ilgili konu.
en genel anlamda, pozitif bilimler buna örnek olabilir,insan bunlarda deneyim kazandıkça ilerler.
özlem yaşayarak öğrenilir...
öpüşmekde bu konulardan biridir.
şuan ki ruh halime göre; açlıktır diyebilceğim konudur.zira tok olan müdürüm açın* halinden anlamamaktadır.
aynı zamanda ölene dek unutulmayacak olan konulardır.
kimi acı/tatlı birer anı olarak dimağmızda yer eder (bkz: dost kazığı), kimi sürekli şimdiki zamanımıza hükmeder (bkz: cafe crown fındıklı).
(bkz: yaşamın aslında toz pembe degilde mor olduğu)
(bkz: aşk)
yaşayarak öğrenilen en önemli şey hiç bir şey bilmediğimdir.
zamanın gerçekten bir şekilde geçtiği.
acı yalnızca yaşayarak öğrenilir.
yüzmek.
yenilen kazıklar sonucu edinilen tecrübeler.