bugün

Varaka Bin Nevfel Hz.Hatice nin amcazadesiydi ve Hristiyandı. tevrat ve incili çok iyi incelemiş olan varaka, bu kutsal kitapların arapçaya tercümesini yapan çok bilgili bir insandır. Hz. Muhammed in bu yüzden yanına sık sık gittiği ve incil, tevrat, peygamberlerin menkıbeleri hakkında, bilgi edindiği kişidir. aynı zamanda Hz. Muhammed deki peygamberlik belirtilerinide ilk sezen kişilerdendir. aynı zamanda da dönemin 4 (bkz: hanif) inden biridir.
hz. muhammed (s.a.v)'e ilk vahiy geldiği zaman hz. hatice ile onun yanına gidip olanları anlattıkları zaman;

"evet bu hz. musa'ya gelen namusu ekberdir.. keşke senin davet günlerinde genç olsam! kavmin seni yurdundan uzaklaştıracağı zaman, keşke hayatta olsam!"

hz.muhammed (s.a.v)e sarılıp onu öpüyor.ve bu olaydan üç gün sonra vefat ediyor...
varaka bin nevfel; ''Muhammed bin abdullah'ın eşi Hatice'nin kuzeniydi*. Nasturi rahibi olan Varaka Mekke'nin rahipi ve vaiziydi. Tevrat ve incil'i biliyordu ve bunları Arapçaya tercüme etmişti. Muhammed bin abdullah'ın Hatice ile olan evliliğinde başkanlık etmişti. Genelde kabul görmüş klasik kaynaklarda Hatice'nin Muhammed bin abdullah'ı ilk vahyin ardından Varaka'ya durumu açıklaması için götürdüğü geçer. Varaka anlatılanları dinledikten sonra olayın bir vahiy olduğunu, Muhammed bin abdullah'a peygamberlik verildiğini ve eğer genç olsaydı onun destekçilerinden olmak istediği belirtir.

Türk tarihçisi Enver Behnan Şapolyo'ya göre, Muhammed bin abdullah 15 sene boyunca onun tarafından eğitilmiş ve Tevrat ve incil'de yer alan bilgiler ona öğretilmiş ve yetiştirilmiştir.''

http://tr.wikipedia.org/wiki/Varaka_bin_Nevfel

(bkz: size bir şey anlatmaya çalışıyorum)
adı bir yalana alet edilen kişi.

kendi sözü olduğu karşıt fikirce de kabul edilen "genç olsaydım destekçilerinden olurdum" deliliyle birlikte varaka'nın kısa bir süre sonra öldüğü kesindir. 15 yıl gibi bir yalana göre, varaka ölümü çok yakın olduğu halde sırf bugünün ebu cehilleri mutlu olsun diye bir 15 yıl daha yaşamıştır.

değil de, hadi diyelim ki öyle;
15 yıllık tedrisatın hangi aşamasında öğrendiklerini kureyş halkına anlatmaya başlamıştır ki sosyal düzen değişsin de fetihler mümkün olsun. şimdi küfür ettiğin avrupa'nın yasalarının takipçisi cumhuriyetin bile 80 küsür yıldır oturmadı hala. bu kabiliyeti ona sunabilen birisi nasıl olur da günümüzde yaşayan kgb kalıntısı kişilerin dedeleri tarafından bulunup deşifre edilemez. günümüzdeki bu tip basit numaralar da o günün kurnaz müşriklerinin aklına hiç gelmemiş, şimdikilerden daha zeki oldukları kesin oysa. varaka bin nevfel kördü, müthiş bir hafızası olmalı ki oturup yazsın, bir tedrisat programı çıkarsın.

aslı şudur:
Varaka, önce Resûl-i Ekrem Efendimizi dinledi. O, başından geçenleri anlattıkça Varaka renkten renge giriyordu. Efendimiz sözlerine son verince, Varaka haykırdı:

"Kuddûs! Kuddûs! Bu gördüğün melek, yüce Allah'ın Mûsa Peygambere gönderdiği Rûhu'l-Kudüs'tür, Nâmûs-u Ekber'dir. Sen ise bu ümmetin peygamberisin."

"Ah! Ne olurdu, yeni dine halkı çağırdığın günlerde ben de genç olaydım. Kavmin seni yurdundan çıkaracakları zaman, sağ olsaydım."

kavmi onu memleketinden sürdüğünde varaka ölmüştü. 40 yaşında peygamberlik 63 yaşında vefat. hicri ve miladi yılın her 10 yılda 1 yıl değişikilik göstermesini de hesaplarsak belki daha da kısa bir süre. ne 15 yılı, ne 15lisi? ne 15 milyonu. senin kafan onbeşlerle karışmış. şunu da belirteyim de belki o konuda da yeterlilik namevcut olabilir:
63 - 40 = 23.

tıss pıss diyenler mesnetsizliğe devam ediyor. o kadar bilgi yüklü linkler veriyorsun ya, ver bakalım varaka'nın doğum ve ölüm yıllarını. ben vereyim; ilk vahiylerin hemen ardından vefat etmiştir kendisi. eh işte, "saldırayım da nasıl olsa bir yerden tutar maya" derdi her fasaryada belirgin şekilde görülür.

enver behnan sapolyo'da bu durumda tam bir malmış arkadaş. gençler, okuduğunuzu iyi anlayın, analiz edin, sırf size uygun diye kayıtsız şartsız kabul göstermeyin. aksi halde yobaz dediğinizden de yobaz duruma düşersiniz az önce burada olduğu gibi.
''Varaka Bin Nevfel Hatice(islam) nin amcazadesiydi ve Hıristiyandı.Bu zat ilmi Nucuma vakiftı. Tevrat ile incil'ide iyiden iyiye incelemiş ve arapçaya tercüme etmişti. Çok bilgili ve Filozof bir adamdı. Dinler tarihini çok iyi biliyordu. O araştırmaları sonucunda puta tapıcılığı bırakıp hıristiyanlığı kabul etmişti.

Eğitim dönemi

Varaka Bin Nevfel Muhammed'i çok seviyordu. Onda peygamberlik alametlerini de sezmişti. Çok bilgili olduğu için Hz.Muhammed' de Ona saygı gösteriyordu. Varaka'yı her zaman ziyaret ediyordu. O da Ona Tevrat ı baştan başa okudu. Hz.Âdem'den ismail'e kadar bütün Peygamberlerin menkıbelerini anlatıyordu. Hz.Musa'nın dinini nasıl kurduğunu, isa'nın Hıristiyanlığını da izah etti. Nihayet vahdaniyet-i ilahiye'yi derinden derine anlattı. Hz.muhammed'e fikir ve halvet yollarını da gösterdi.

Tek Tanrı inancı

Hz.Muhammed puta tapıcılıktan nefret ediyordu. O da Hz.Musa ve Hz.isa gibi Paganizm devrini yıkmak istiyordu. Heykellere tapınmayı hiçbir zaman doğru bulmuyordu. Mekke'de Vahdaniyet-i ilahiyeye inananlar çoğalmıştı. Bunların başında Kıys Bin Saide, Varaka Bin Nevfel, Abdullah Bin Çehş, Osman Bin Halis geliyordu.işte bu dört zata Hanif adı verilmiştir. Hanif, karanlık yolda, kurtuluş ve bu yola eğilenler manasınadır. Varaka Bin Nevfel de bu hanifler arasındaydı. işte bu büyük bilgin Hz.Muhammed'i de bu kurtuluş yoluna gidenler arasında sokmuştu.

Dört Hanif

Bu dört hanif bir gün Mekke'de büyük mabutlardan birinin dini merasiminde bulunmuşlardı. Kurbanlar kesilip, mabut tavaf edildi. Bu dört hanif bir köşeye çekilmişler insanların garip şekildeki ibadetlerini seyre dalmışlardı. Şuuru olmayan bir taş parçasına tapanlara acıdılar. Bunlar kendilerine bir hak dini aramak çabasını gösterdiler. Dördü de bu fikirlerde birleştiler. Bu dört hanif'in başı Varaka Bin Nevfel idi. Bu dört hanif, ahir zaman Peygamberi Hz.Muhammed'i bulmuşlardı. O'nu yetiştirmekte gayret gösteriyorlardı.

Bu sıralarda, Ükkaz meydanında kızıl bir deve üzerinde Kıys Bin Saide manalı ve haber verici meşhur hitabını yapmıştı.O zamanlar Hz.Muhammed otuzsekiz yaşında olup, bu ateşli ve uyandırıcı Hanif'i dikkatle dinlemişti. Bilhassa hitabedeki şu sözler O'nun ruhunda yeni bir çığır açmıştır.

''Yemin ederim ki, Allah'ın indinde bir din varki, şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgili ve Allah'ın gelecek peygamberi vardır ki gelmesi pek yakındır. Gölgesi başımızın üstüne geldi. Ne mutlu ol kimseye ki O'na iman edip de O da O'na hidayet eyleye. Ve ol behdbahta ki O'na isyan ve muhalefet eyleye. Yazıklar olsun, ömürleri gafletle geçen ümmetlere''. işte bu sözlerle Mekke Halkına Muhammed'in geleceğini haber veriyordu. Bundan sonradırki Hz.Muhammed islamiyeti kurmak azminde bulundu. Cenab-ı Hak'tan nübüvvet ve risaleti bekledi. Kıys Bin Saide islamiyetin habercisi olmuştu. Hz. Muhammed peygamber olduktan sonra bir gün yanındakiler: içinizde Kıys Bin Saide'yi tanıyan var mı? Diye sordu. Sonra da bu hitabeden bazı parçalar okudu. Daha birçok şeyler de söyledi. Yine yanındakiler: Acaba onun satırlarından aklında kalanlar var mı? dediler. O zaman Hz.Ebu Bekir : Ben biliyorum. Diyerek bu hitabeyi sonuna kadar okudu.

ilk Vahiy

işte bunlardan anlaşılıyor ki, hanifler islamiyetin kurulmasında gizli bir cemiyet olarak çalışmışlardır. Artık Hz. Muhammed peygamberliğini bekler bir hal aldı. Çok geçmeden Hz. Muhammed'e vahiler gelmeğe başladı. Mağaraya çekiliyor ve halvete giriyordu. Orada kendisine gelen vahilerden korkuyordu. Bunları eşi Hz. Haticeye anlattı. Hz. Hatice de amcazadesi Varaka Bin Nevfel'e onları bildirdi. O bu olayı dikkatle dinledikten sonra: git, eşin Muhammed'e söyle korkmasın. bu alametler O'nun ahir zaman Peygamberi olacağını isbat ediyor. Dedikten sonra, bir de manzume okudu: ''Hz. Muhammed, artık bir peygamberdir. Kendisine görünen Cebrail'le, Mikail'dir. getirdikleri ise vahi dir. Hz. Muhammed'e inananlar Cennete girecekler, doğru yoldan ayrılanlar ise cehennemde sosuz olarak yanacaklardır.''. Hz. Hatice Varaka'nın yanından dönerek Nevfel'in dediklerini aynen O'na bildirdi. Hz. Muhammed bu sözlerden müsterih oldu. Kendisine peygamberlik geldiğinden dolayı da sevindi.

Hz.Muhammed ramazan ayını Hira dağındaki mağarada itikafta geçirdi. Sonra Mekke'ye döndü. Önce Beytullahı ziyaret ve tavaftan sonra evine gitti. Varaka'yı Haticenin yanında buldu. Onu saygıyla selamlıyarak yanına oturdu. Varak O'na dediki:

Ahir Zaman Peygamberi

Ey Muhammed itikaf zamanında müşahede ettiğin halleri bana bir hikaye et. Bunun üzerine Hz.Muhammed mağarada kendisine nazil olan ilk ayeti okudu. Varaka heycanla: Ya Muhammed, seni tebrik ederim. Hz. isa'nın kendisinden sonra geleceğini haber verdiği ahir zaman peygamberi sensin. Seni ilk ziyaret edenler Namosdur. Çok geçmeden halkı hak dinine tebliğ için elçi olacaksın. Sana inanmayanlar hakkında bin türlü iftiralar edecekler. Sana eza ve cefayı reva göreceklerdir. Seni Mekke'den hicrete mecbur edeceklerdir. Çünkü peygamberliğe nail olan kimselere, kavmi arasında birçok düşmanlar çıkmıştır. Keşki genç olsa idim de Mekke'den çıktığın zaman sana hizmet ve yardım edebilseydim. Diyerek Hz. Muhammed'i kucaklayıp öptü.

Yaşlılık dönemi

Bundan sonra da evine döndü. Varaka çok ihtiyarlamıştı. Bir müddet sonra da gözleri kapandı, hiç göremez oldu. islamiyeti ilk defa kabul eden Varaka Bin Nevfel olmuştu. Bu sebeble eshap arasına girmişti. Fakat çok geçmeden Varaka Bin Nevfel vefat etti. Hz. Muhammed'i din bilgisi bakımından yetiştiren ve O'na telkinlerde bulunan bir şahsiyetti. Nevfel birçok da dillere vakıftı. Varaka Hz. Peygamberin üzerinde tesir etmiş bir zattır. Kuvvetli bir ihtimale göre Hz. Muhammed'e okuma ve yazmayı da öğreten bu zat oldu. Vakıa Hz. Muhammed'e ümmi deniliyorsa da bu cahil manasına değildi. O devrin büyükleriyle tanışmış ve bu tecrübeli insanlardan da birçok bilgiler almıştı.''

enver behnan şapolyo-peygamberler tarihi.

mathematics for dummies: 40-15=25
mekke'nin rahibi, resul'un eşi hatice'nin amcasının oğlu.
Hz. muhammed'e tevrat ve incil'deki bilgileri öğretmiştir.

kahindir: resul, hira dağında olanları ona anlatınca: mesajı getirenin cebrail olduğunu söylemiş, hz. muhammed'in de beklenen peygamber olduğuna karar vermiştir.

müslüman olmadan ölmüştür ama:

hz. muhammed (a.s.m) eşi hatice'ye, onu rüyasında, beyaz elbiseler içersinde gördüğünü söylemiş ''cehennemlik olsa, başka bir elbise içinde görmem gerekirdi'' tespitini yapmıştır.
müşriklerin putperest ve çok tanrılı dinini kabul etmeyen mekkelilerden, hz. hatice'nin amcası.

önceleri hanif dini üzereyken sonradan hristiyanlığı kabul etmiş, nübüvvet yılında vefat etmiştir. hz. muhammed'in peygamberliğini kabul etmiştir.

--- alıntı ---
varaka bin nevfel el-kureşi, ubeydullah bin cahş el-esedi ve osman bin huveyris mekkelilere katılmayıp bir kenarda onları izlemekte ve aralarında şöyle konuşmakta idiler: 'kavmimizin tuttuğu bu yol hiç de doğru bir yol değil. gerçek dinin bu din olmadığı muhakkak. önünde kurban kesilen şu putun diğer taşlardan ne farkı var? görmez, duymaz, kimseye bir zararı ve faydası olmaz! and olsun ki, gerçek din hz.ibrahim'in dinidir. ondan başka hak din söz konusu olamaz.'

bu konuşmalardan sonra her biri hak din arayışı için yola koyuldu. varaka bin nevfel suriye taraflarına gitti. görüştüğü hristiyan din adamlarının etkisiyle bu dini kabul etti. ibranice öğrendi. kitab-ı mukaddes'i okudu; hem yahudiliği hem de hristiyanlığı bilen bir alim olarak mekke'ye döndü. kendi halinde inancını yaşamaya çalıştı. ileride bahsedileceği gibi peygamber efendimiz, kendisine ilk vahiy geldiği günlerde hz. hatice ile birlikte varaka'ya müracaat etmiş ve o da peygamberliğini müjdelemiştir.
--- alıntı ---

kaynak: muhammedü'l-emin, dr. casim avcı, hayykitap, 1.baskı ağustos 2008, s. 48-49
mekkeli hristiyan bir vaizdir. müslüman değildir. olmamıştır. hatice vahiy gelen muhammedi alıp apar topar varakaya götürür. varaka da 15 yıl boyunca muhammedin hocası olur ölene kadar.
arap yarımadasında yahudiliğe karşı yeni bir din ortaya çıkmasını desteklemiş, dolayısıyla mekke'de güçlü bir konuma gelmek ve kureyş'e karşı islamiyeti koz olarak kullanmak sureti ile belirli bir sosyal statüye sahip olmak uğruna çalışmalar yapmıştır.
okuma yazma bilmeden nasıl kutsal kitap yazılır sorularına cevap teşkil eden tarihi şahsiyettir.
eski nişanlısı(bazı kaynaklarda böyle geçiyor) hatice hanımefendi eşi muhammed'in anlattığı rüyalara istinaden elinden tutup muhammed'i bu zat'ın huzuruna getirmiş, muhammed gördüğü rüyaları anlatmış bu varaka kardeş de işine geldiği gibi yorumlar katarak el birliğiyle yeni bir din yaratılmıştır.
şimdi bu duruma dışarıdan bakınca şu şekilde gözükmektedir olay;
(bkz: islamiyet in arak bir din olduğu gerçeği)
varaka bin nevfel'in yaptığı da tamamen budur.
ordan, burdan derledikleri ile okuma yazma bilmeyen, eşinin koyunları sayesinde müreffeh bir hayat süren muhammed ise varaka bin nevfel sayesinde, nevfel'in ordan burdan arakladığı bilgiler sayesinde bir anda hz muhammed olmuştur.

islamiyetten yıllar önce noktalanan hatice hanım ile varaka bin nevfel aşkı ise islam derin devleti olarak şekillenmiştir.
Hatice nin kuzeni Varaka Bin Nevfel Hıristiyan dı ve bilimle ilgiliydi. Tevrat ile incil i de kapsayan Kitabı Mukaddes i iyiden iyiye incelemiş ve Arapça ya tercüme etmişti. Dinler tarihini çok iyi biliyordu. Araştırmaları sonucunda puta tapıcılığı bırakıp Hıristiyanlığı kabul etmişti. Varaka'nın Muhammed e Yahudi ve Hristiyan dini metinlerini okuduğu, Adem den isa ya kadar bütün Peygamberlerin menkıbelerini anlattığı iddia edilir. Başta Kuran ın kendisi olmak üzere tüm islami kaynaklar buna şiddetle karşı çıkarlar.
kendi dinini kurmaya üşenmiş , tembel adam. mentorluk yaptığı talebesinin kurmasına yardımcı olmuştur onun yerine.
islam hakkında yapılan bütün tartışmalarda, yazılan tüm kitaplarda es geçildiğini düşündüğüm kişi.

diğer peygamberlerin peygamberliğinin başlaması kuran'da anlatılır oradan biliriz. hazreti muhammed'in peygamberliğinin nasıl başladığı ise o günden bugüne rivayet edilegelmiştir. bu noktada ise mekke'de bulunan çok önemli bir din bilgini olduğu anlaşılan varaka hep atlanmıştır.
(bkz: öküz altında buzağı aramak)

124.000 sahabi'nin bir tekinin bile görmediği ve şüphelenmediği bir şeyden bahsediyorsunuz çocuklar siz? bu bir mucize.. dinler tarihi yeniden yazılabilir sayenizde.

buradan yetkililere sesleniyorum, öküz altında buzağı bulan bu arkadaşlara nobel verin!

gerçi ben mizah niyetine okuyorum ve dikkat ederseniz, cevap vermeye bile tenezzül etmiyorum.

nedir? varaka bin nevfel'i biz çok iyi biliriz. ilk defa sizden öğrenmiyoruz. onun gibi en az 10 kişi de vardır o dönemde yaşayan... hepsini konuşmaya kalksak, sabah olur.

bırakın boş işleri. adam hristiyan; ama burada islam denen, farklı bir şeyden söz ediyoruz.

bunu düşünün siz!
hakkındaki iddiaları yalanlamak uğruna kahin olarak sıfatlandırılan zat. lan kahin ney arkadaş. islamiyet nere kahin nere. biri bana kahini açıklasın lan. adamı çıldırtmayın. kalkmış en şakirt adam bile "e bu adam kahindi tabii ki muhammedin peygamber olacağını bilecek" diyor ya. oha diyorum.
--spoiler--
Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah'ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Huteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
--spoiler--

http://www.youtube.com/watch?v=d2Z76t6wRgY
- muhammed'in ilk eşi hatice'nin akrabasıdır ve hatice ile gençliğinde nişanlanmıştır.
- hanif değil hristiyandır.
- muhammed'in hatice'den daha çok vakit geçirdiği kişidir.
- dinlerle ve bölgenin tarihiyle ilgili çok şey bildiği ve bunları muhammed'e aktardığı rivayet edilir.

--alıntı--

varaka bin nevfel hatice’nin amcasının oğluydu ve ruhban sınıfını kabul etmeyen nasrani-hıristiyandı. amcası ebu talib hatice’yi de muhammed’e ondan istemiştir. nikâhlarını da 400 dinar -hatice için oldukça düşük- başlık parası ile kendisi kıymıştır. bu noktada nikâhın nasrani-hıristiyan usulünce kıyıldığını ve varaka’yı çok sayan hatice’nin de muhtemel nasrani-hıristiyan olduğunu kabul etmemiz gayet mantıklı bir yaklaşım olur.
varaka bin nevfel’in bilgisi kuvvetli, birçok dil bilen ve düşünce dünyası engin bir adam olduğunu anlıyoruz. zebur, tevrat, incil ve çeşitli sahifeleri de derinlemesine incelemiş, dinler tarihi, dinlerle ilgili kişiler, onların hikâyeleri, efsaneler ve güncel tarih konusunda bilgi edinmişti. bazı ibranice, aramice metinleri arapçaya çevirmişti. bunların arasında kutsal kitapların da olduğu söyleniyor.
arabistan o zamanlarda yahudiler, hıristiyanlar ve çoğunlukla puta tapanlardan oluşuyordu. varaka’nın aradığı tek tanrı inancı mekke’de mevcut değildi bu sebeple varaka, zeyd bin amr ile birlikte seyahate çıkar. şam’da, busra’da hıristiyanlarla tanışırlar. ancak isa’nın tebliğ ettiği dinden eser kalmamıştır. berrak bir kaynak ararken efsanelerle hurafelerle karşılaşırlar. bir kere ortalıkta hakiki incil yoktur, sonra teslis (üç tanrı inancı) bidat kalıplarını da aşar, mensuplarını şirke yuvarlar. haçlar, ikonalar... kureyş’in putlarından kaçıp heykellere, tasvirlere yakalanmanın manası yoktur. kaldı ki papazlar günah çıkarma işini de kimselere bırakmaz, saf insanları acımadan yolarlar.
oralarda durmaz, kuzeye uzanırlar. musul’da sadece allah’ın rızasını kazanmaya çalışan samimi bir nasturi râhibiyle tanışırlar. ondan oldukça etkilenirler ve aradıklarına yakın olan inancını benimserler.
muhammed de puta tapıcılıktan nefret ediyordu. o da hz.musa ve hz.isa gibi paganizm devrini yıkmak istiyordu. heykellere tapınmayı hiçbir zaman doğru bulmuyordu. kendisi ile bu fikri paylaşanların başında varaka bin nevfel ile birlikte kıys bin saide, abdullah bin çehş, osman bin halis geliyordu.
buradan hareketle mekke’de varaka ile aynı düşünceye sahip arkadaşları ile muhammed’in bir şekilde tanışması ve onlar tarafından sevilmesi gayet muhtemel. varaka’nın zengin hatice’yi de pekte varlıklı olmayan muhammed’e düşük bir başlık parası ile nikâhlaması da bu yüzden olabilir. soy, kabile gibi kavramların bugünden çok daha önemli olduğu o zamanlarda böyle bir “zengin kız-fakir delikanlı” evliliğinin bu kadar kolay olması pek muhtemel görünmüyor.
“bu dört hanif bir gün mekke'de büyük mabutlardan (lât, uzza, manat) birinin dini merasiminde bulunurlar. kurbanlar kesilip, mabut tavaf edilir. bu dört hanif bir köşeye çekilmiş insanların garip şekildeki ibadetlerini seyre dalmışlardı. şuuru olmayan bir taş parçasına tapanlara acıdılar. bunlar kendilerine bir hak dini aramak çabasını gösterdiler. dördü de bu fikirlerde birleştiler. bu dört hanif'in başı varaka bin nevfel idi. bu dört hanif, ahir zaman peygamberi olarak muhammed'i bulmuşlardı. o'nu yetiştirmekte gayret gösteriyorlardı.”
bunlardan anlaşılıyor ki, hanifler islamiyetin kurulmasında gizli bir cemiyet olarak çalışmışlardı.
öncesini bilemesekte resmi olarak nikâhtan(25) peygamberlik ilalına(40) kadar geçen 15 yıllık süreç içerisinde muhammed; varaka ve haniflerden sürekli olarak bilgi alıyor ve ileride tebliğlerde yer alacak olan o günün şartlarındaki bilinen tarihi, etnoğrafiyi, coğrafyayı, diğer dinleri, hikâyeleri, efsaneleri ve filozofileri öğreniyordu.
bu bilgi birikiminin meyve verme zamanı artık gelmişti. hira dağındaki mağarada uzun günler ve geceler, fikir buhranları, kuramsal teoriler, yavaş yavaş taşları yerine oturtuyordu.
devrim çok yakındı…
kaynaklar şöyle diyor;
“bu sıralarda, ükkaz meydanında kızıl bir deve üzerinde kıys bin saide manalı ve haber verici meşhur hitabını yapmıştı.o zamanlar hz.muhammed otuzsekiz yaşında olup, bu ateşli ve uyandırıcı hanif'i dikkatle dinlemişti. bilhassa hitabedeki şu sözler o'nun ruhunda yeni bir çığır açmıştır.
''yemin ederim ki, allah'ın indinde bir din var ki, şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgili ve allah'ın gelecek peygamberi vardır ki gelmesi pek yakındır. gölgesi başımızın üstüne geldi. ne mutlu ol kimseye ki o'na iman edip de o da o'na hidayet eyleye. ve ol bedbahta ki o'na isyan ve muhalefet eyleye. yazıklar olsun, ömürleri gafletle geçen ümmetlere''. işte bu sözlerle mekke halkına muhammed'in geleceğini haber veriyordu. bundan sonradır ki hz.muhammed islamiyet’i kurmak azminde bulundu. cenab-ı hak'tan nübüvvet ve risaleti bekledi. kıys bin saide islamiyet’in habercisi olmuştu. hz. muhammed peygamber olduktan sonra bir gün yanındakiler: içinizde kıys bin saide'yi tanıyan var mı? diye sordu. sonra da bu hitabeden bazı parçalar okudu. daha birçok şeyler de söyledi. yine yanındakiler: acaba onun satırlarından aklında kalanlar var mı? dediler. o zaman hz.ebu bekir: ben biliyorum. diyerek bu hitabeyi sonuna kadar okudu.”
anlaşıldığı üzere gizli cemiyetin amacı netleşir ve son iki yıl kala toplum içinde dillendirilecek seviyeye varır.
kaynaklar devam ediyor…
“hz. muhammed bunları eşi hz. haticeye anlattı. hz. hatice de amcazadesi varaka bin nevfel'e onları bildirdi. o bu olayı dikkatle dinledikten sonra: git, eşin muhammed'e söyle korkmasın. bu alametler o'nun ahir zaman peygamberi olacağını ispat ediyor. dedikten sonra, bir de manzume okudu: ''hz. muhammed, artık bir peygamberdir. kendisine görünen cebrail'le, mikail'dir. getirdikleri ise vahiydir. hz. muhammed'e inananlar cennete girecekler, doğru yoldan ayrılanlar ise cehennemde sosuz olarak yanacaklardır.''. hz. hatice varaka'nın yanından dönerek nevfel'in dediklerini aynen o'na bildirdi. hz. muhammed bu sözlerden müsterih oldu. kendisine peygamberlik geldiğinden dolayı da sevindi.”
buradan anlaşılıyor ki daha muhammed işin başındayken neyin ne olduğu, aracıların kim olduğu, gelenlerin ne olduğu, sistemin özü(inananlar cennete, inanmayanlar cehenneme) varaka tarafından biliniyordu. belki muhammed’e başka bir şey olmuştu, varaka bunları muhammed’in başına gelenler olduğunu nerden biliyordu, yoksa ona da mı vahiy gelmişti?
çoğu islami kaynakta hatice’nin muhammed’e hemen inandığı söylenir, anlaşılıyor ki hatice varaka’ya sormadan net bir fikre varamamış.
kaynaklar devam ediyor…
“ey muhammed itikâf zamanında müşahede ettiğin halleri bana bir hikâye et. bunun üzerine hz.muhammed mağarada kendisine nazil olan ilk ayeti okudu. varaka heycanla: ya muhammed, seni tebrik ederim. hz. isa'nın kendisinden sonra geleceğini haber verdiği ahir zaman peygamberi sensin. seni ilk ziyaret edenler namosdur. çok geçmeden halkı hak dinine tebliğ için elçi olacaksın. sana inanmayanlar hakkında bin türlü iftiralar edecekler. sana eza ve cefayı reva göreceklerdir. seni mekke'den hicrete mecbur edeceklerdir. çünkü peygamberliğe nail olan kimselere, kavmi arasında birçok düşmanlar çıkmıştır. keşke genç olsa idim de mekke'den çıktığın zaman sana hizmet ve yardım edebilseydim. diyerek hz. muhammed'i kucaklayıp öptü”
bu noktada varakanın hicreti söylemesi büyük bir kehanet olarak gösterilir. mekke’deki hâkim sınıfın bu yeni görüşleri benimsemeyeceği oldukça aşikârdı. eninde sonunda göç kaçınılmaz olacaktı. nitekim muhammed ilk ayetleri onlara (velid bin muğire) anlatınca karşılaştığı durum pekte şaşırtıcı olmaz.
“müddesir 18-zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. 19-canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti. 20-sonra, canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti. 21-sonra baktı. 22-sonra kaçlarını çattı. 23-en sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi. 24-“bu (kuran) dedi, olsa olsa (sihirbazdan öğrenilerek!) nakledilen bir sihirdir. 25-bu, insan sözünden başka bir şey değil.
kaynaklar: 1-enver behnan şapolyo-peygamberler tarihi. 2- ahmet sırrı arvas-hakikatin peşinde... varaka bin nevfel. 3- salih suruç-kainat' ın efendisi (asm)

--alıntı--
kuranın fikir babası ve yazarıdır kendisi... dönemine göre bilgili ve zeki bir insanmış gerçekten... ortadoğu dinlerini iyi tanır, ağzı iyi laf yaparmış... haticenin kuzeni olur kendisi...
muhammedin akıl hocası imiş, ölünce nasıl olduysa vahiylerin inmesi de bir süre durmuş derler...

(bkz: çok ilginç)
muhammed'in karısı hatice'nin kuzeni. nasturi hristiyandır. çok iyi derece kitab-ı mukaddes(eski ahit+yeni ahit) bilir. muhammed'in hristiyanlık ve yahudilik hakkındaki bilgilerinin bu adam sayesinde olduğunu düşünüyorum.
Çok araştırılmaması gereken kişi.
Aksi takdirde iman tehlikeye düşebilir.
Neymiş anlat bakalım???
islamın temellerini atan zat, kamera arkasında ki yönetmen.
yönetmen öldükten sonra başrol oyuncusu koltuğa geçerse akla ziyan tema tutarsızlığı, hitap bozukluğu, kadraja giren mikrofon, başrolün kendine yetişkin sahneleri yazıp oynaması gibi kalitesizlikler ve art niyet görülebilir.
belkide ilerde sen peygamber ol diye muhammedi gaza getirmiş kişidir. akıl hocasıdır. nerden bileceğiz ki.
dönemin George Bush'u. islam'ın ilk kurucularıbdan.
Varaka bin nevfel, Câhiliye döneminde müşriklerin yaşayışından ve tapınmalarından hoşlanmayan Ubeydullah b. Cahş, Osman b. Huveyris ve Zeyd b. Amr ile birlikte yeni bir din arayışı içine girmiş, bu amaçla Suriye tarafına yaptıkları seyahat neticesinde Hıristiyanlığı seçmiştir. Ancak onun hangi din üzere öldüğü konusu ihtilâflıdır.

Onun putlar adına kesilmiş kurban etlerini yemediği ve içki içmediği, putperestlikten Hıristiyanlığa geçtiği, okuma yazma bildiği, incil’i okuyup onu Arapça veya ibrânîce yazdığı rivayet edilmektedir.Ayrıca Varaka’da incil’in bazı nüshalarının da bulunduğu zikredilmektedir. Bu bilgilerden hareketle bazı oryantalistler Varaka’nın Ehl-i kitap kültüründen haberdar hıristiyan bir Arap bilgini ve Mekke’deki hıristiyanların lideri olduğunu, Hz. Muhammed’e birçok şey öğrettiğini iddia etmiş, dolayısıyla onun tebliğinde Hıristiyanlığın etkisinin bulunduğunu söylemiştir.

Ancak ilk vahyin gelişinden hemen sonraki görüşmeleri dışında Hz. Peygamber’in Varaka ile münasebet kurduğuna dair bilgi yoktur.

Hz. Hatice (ra) bir gün bir rüya görmüştü. Rüyasında, "güneşin gökyüzünden inerek kendi evine girdiğini ve ışığının evinden çıkıp bütün Mekke ahalisinin evlerini aydınlattığını, görmüştü." Gördüğü bu rüyayı amcaoğlu Varaka bin Nevfel'e anlattığında Varaka:

"Ey Hatice! Eğer bu söylediklerin doğru ise, Muhammed'in âhir zaman peygamberi olacağından hiç şüphe yoktur. Ben, zaten bu ümmet içerisinden bir peygamber çıkacağını seziyor ve bekliyordum. Bu zaman, onun zuhur etme zamanıdır." (islam Tarihi, Osmanlı Yayınevi, 2/167)

Kâinatın Efendisi (asm) evine gelir, Hatice validemiz karşılar. Ancak bu gelişi diğer gelişlerinden farklıdır. Hatice çok farklı şeylerin olduğunu anlar. Ne olduğunu sorar; ancak cevap alamaz. Kâinatın Efendisi (asm) başından geçenleri anlatacak durumda değildir. Hemen istirahata çekilir, biraz dinlendikten sonra, başından geçenleri Hatice'ye anlatır.

"Kendimden korkuyorum." der. Kâinatın Efendisi'ni dinleyen Hatice ona:

"Korkma vallahi Allah seni saptırmaz." der.

Fakat Hatice de neler olduğunun tam farkında değildir. işin mahiyetini tam olarak anlayabilmek için Amcası Varaka bin Nevfel'e gitmeyi teklif eder. Varaka yaşı ilerlemiş, ilmi ve tecrübesi herkes tarafından bilinen değerli bir zattır. Kâinatın Efendisi (asm) bu teklifi kabul eder ve Hatice ile birlikte Varaka bin Nevfel'e giderler.

Kâinatın Efendisi (asm) başından geçenleri bir bir anlatır. Sessizce anlatılanları dinleyen Varaka, heyecanlanmıştır:

"Senin gördüğün, peygamberlere gelen Namus'tur. Keşke kavmin seni Mekke'den çıkaracağı zaman seninle beraber olsaydım."

Hayret içinde Varaka'yı dinleyen Kâinatın Efendisi (asm):

"Onlar beni çıkaracaklar mı?" diye sorar:

"Senin getirdiğinin benzerini getiren hiç kimse yoktur ki, kavmi ona düşman olmasın. Şayet o güne yetişirsem, sana yardımcı olmaya çalışırım."