bugün

http://bp3.blogger.com/_o...S9xY/s1600-h/kirlilik.jpg
Toplanan 168.498 imza TBMM Başkanlığı'na 26 Nisan 2007 günü teslim edilerek sona ermiş imza kampanyası.
(#1436507)
an itibariyle 161794 imzayı bulan kampanyadır. Küresel ısınma için duyarlı mıyız, bu tartışılır.. Böyle basitçiliğe bayılıyoruz, orası gerçek.. Yine de, chat yapmaktan kafasını kaldırıp, yararlı bir şeyler için eylemde bulunanları görmek güzel..
imzalayanların bir çoğunun ideolojileriyle taban tabana zıt olduğumu bilsem de "imzaladığım"(adımı yazdırdığım) olaydır. smog içinde dolaşmaktan usandım çünkü. ve hayır, anarşist değilim, ülkemi seviyorum. (enerji sorununa da bir çözüm bulmalıyız diye düşünüyorum aynı zamanda)

not: pkk ormanları yakma diye de bir kampanya bekliyoruz sevgili anarşistlerimizden. ama yer mi?*

edit: inanmıyor olabilirsiniz ama evet imzaladım, hem de hiç tereddüt etmeden.
protokolü imzalaması gerekip de imzalamayan ülkeler;

amerika, türkiye, avustralya

protokolü ilk biz imzalayacağız zanneden, "10 sene sonra durdurulması imkansız olacak" küresel ısınmaya, "gelişelim de 10 sene sonra imzalarız" diyen organizmalar;

türkiye
bir tek sen imzalama da göreyim seni denesi hede. eğer tüm dünya imzalarsa o büyük olduğunu iddia eden ülke alıp o sözleşmeyi paşa paşa imzalar.
dünyada gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ülkeler arasında karbondioksit salınımı "yüzdeleri" yani oranları açısından büyük artış farkları olduğu su götürmez bir gerçek. fakat, gelişmekte olan ülkeleri frenlemek yerine, hali hazırda gelişmiş olan abd gibi ülkelerin yüzdesel değil, miktarsal olarak dehşet verici boyutlardaki kirleticiliğini engellemeye çalışmak gerekiyor.

kerizlikle alakası yok, saflıkla alakası var. kimse saf olduğu için suçlanılamaz belki ama, nedense birileri çıkıp da neden bu tarzda bir harekete girişildiğini tam olarak açıklamıyor.

demek istediğim, tamam; dünyayı yaşanılır bir yer olarak görmek istiyoruz. ama bir biz mi istemek zorundayız?

yan köşede dünyanın kaynaklarını hortumlayan devler varken ve kimse onlara dokunmazken, açlıktan çalmak zorunda kaldığım bir ekmek yüzünden duyacağım suçluluk, ne kadar olabilir?

yaşam meselesi her şeyin üstündedir.

gelişelim hele önce, sonra bakarız temizliğine.
tüm dünya ülkeleri imzalamışken sadece dünya üzerinde üç ülkenin (bkz: Türkiye) (bkz: A B D) (bkz: avustralya) imzalamaması ile nasıl bir kerizilk olacağını düşündüren , gelecek nesilllere ölmüş bir çevre bırakmanın sorumluluğunu alacak insanların bu sözleşmeye taraf olmayacağı alenen belli olmuş olan , cevre sözleşmesinin imzalanma istemidir.
ayrıca http://www.kyotoyuimzala.com/ adresinde an itibari ile 111828 kişiden destek görmüş kampanyadır. ne çok keriz varmış değil mi ahali?
--spoiler--
Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler'in (BM) son açıkladığı, "iklim Değişikliği Raporu"na göre, 1990-2004 yılları arasında yüzde 72.6 ile karbondioksit gazı salınımında dünyada en hızlı artış kaydeden ülke olduğu bildirildi.
--spoiler--

bir de, türkiye'nin çok büyük rüzgar enerjisi potansiyeline sahip olduğunu, fakat; cayır cayır, filtresiz, kömür yaktığını da belirttikten sonra, bu bilgileri, 10 yıl sonra heyecanla kıçımıza sokabileceğimizi de saygıyla belirtirim.
asıl sorun imzaladıktan sonra başlıyor. aslında kyoto protokolünü türkiye'nin imzalaması küçük bir adımdır dünya için. çünkü asıl bu uygulamalar uyması gerekenler çin, a.b.d gibi ülkelerdir. fakat sanıldığı gibi bu protokolün imzalanması sanayi için bir engel olmayacaktır. çünkü var olan sanayi yabancı sermayenin kontrolündedir. türk sermayesi diye sunulan sanayi kuruluşları uluslararası yabancı sermayenin kontrolü altındadır. onları izni olmadan ve onlarsız hareket edemezler. bu yüzden bu protokolü imzalamak vatan hainliği olmayacak. dünyanın son çığlıklarını işiten dünya halkları el ele verip bu protokolü devletlerine imzalatmak zorundadır. yoksa kaçınılmaz son pek yakındır!
"zaten türkiye'deki milliyetçiler ve islamcılar ay'dan arsa parsellediği için, onların imzalamasına gerek yokmuş, onlar içine sıçıp ay'a gideceklermiş dünyanın, bi sol kesim kerizmiş, onların arsası yokmuş ayda, ondan hep onlar savunuyormuş imzalanmasını" da dedirten istek.
hayır imzalayan 187 ülke keriz, biz pek bir akıllıyız nedense, diye de düşündüren kampanya.
imzaladığımız anda enerji üretimimizin temelini oluşturan termik santrallerimizin tamamına yakınını kapatmamız gerekiyor ki bu santraller genellikle kömür yakıtlı olduğundan, önümüzdeki 190 yıl yetecek kömürümüz olduğu düşünülürse, kendi öz kaynaklarımızı kullanamama gibi bir durum söz konusu olacaktır. zaten dışa bağımlı olmadığımız enerjiler sadece hidrolik, ki bunun şu anki kapasitesi, türkiye ihtiyacının 3'te birinden azdır, ve termik santrallerdir. kyoto'yu imzaladıktan sonra ya nükleer santraller zinciri kurmak zorunda kalırız ki bu zaten %8 büyüyen bir ülke için termik santraller kapanmasa da gereklidir, ya da daha çok doğalgaz ithal ederiz. şayet termik santrallerin kapanması söz konusu olursa hemen hemen her bölgeye 2'den az olmamak kaydıyla nükleer santrallerin kurulması kaçınılmaz olacaktır. bu da en az 14-15 nükleer sanrtal demektir.
yani işin kısası ya 50-60 sene içinde 2-3 derecelik sıcaklık artışına razı olacağız; ki bu sadece bizden kaynaklanan bir sorun değil, bizim etkimiz çok küçük mertebelerdedir, ya da daha çok enerji ithalatı yapıp zaten sefalet içinde olan halkımızın parasını ruslara, iranlılara savuracağız.
tabi ki küresel ısınma önemli bir sorun, ama dünya yok olursa enerjinin hiç bir anlamı kalmaz tarzında bir yaklaşım da gerçekçi değildir, zira dünya tehlike altındadır ancak bu tehlike dünyadaki diğer tehlikelerden öne geçebilecek boyutta değildir.
amerika: imzalama salak!
türkiye: ne imzalamicam be, sen imzalama da gör ebeninkini.
bunu soyleyen ya kyoto protokolu nedir bilmiyodur yada daha kotusu vatan haini dir.

abd yada diger avrupa ulkelerinin daha oncede yaptigi uluslararasi anlasmalari, kendi cikarlari dogrultusunda yok saydiklari gorulmustur. abd bu protokolu imzalasa bile uygulamayacagi kesindir.

kyoto protokolu pollyannacilik oynamaktir. * tipki tekstil, tarim * oldugu gibi ulkemize;

-dur sen zahmet etme biz uretir sana satariz, denmektedir. ve bu slogani atanlar malesef bilerek yada bilmeyerek bu ulkelerin en buyuk yandaslaridir.

bir sonun baslangicina girmis bulunmaktayiz. kyoto protokolu yada her ne ise bunun onune gecebilecegimizi pek sanmiyorum. * biz zavalli insanlar hep doga ana'yi korumak icin ugrasir onlemler almaya calisiriz. oysa bugun tahminleyebildigimiz kadariyla doga ana cok daha buyuk felaketlerle kendine adeta format atip, tam anlamiyla 0 dan baslamistir. olan sadece uzerinde yasayan ac gozlu canlilara olmustur.

sonuc olarak dunya nufusu ve bu nufusun ihtiyaclari ortadadir. kyoto protokolu yada sacma sloganlarla kendimizi kandirmayalim. ne zaman yasam standartlarimizi degistirip; otomobile yada dvd player lere ihtiyacimiz oladigini anlarsak o zaman belki gercekten bu dunyada yasayabiliriz.
hikaye olan slogan. türkiye çok hızlı kirleniyorsa; bu türkiye' nin çok kirleten ülke olduğu anlamına gelmez. şöyle bir örnekle açıklayayım:
çin, en çok büyüme gösteren ülke, ekonomik olarak. ama amerika %50, çin %100 gelişse, amerika daha çok gelişmiş oluyor. *
(#1313104)
biraz daha yaşamak için, bunu isteyenlerin http://www.kyotoyuimzala.com dan katılacağı imza toplama olayıdır.

düzenleme: niye kötülüyorsun arkadaşım, sen amerikan mamülü müsün?
Doğru bir önerme olan söz. Evet biz de Türkiye' nin gelişmesi herşeyden önce gözetiyoruz ama dünya varken olur bu. insanoğlu yok olabilir.. Üstelik zamanımız da çok az... Öyle şımarık çocuklar gibi: "ilk önce sen yap, hayır hayır sen yap; Anneee! ABD imzalamazsa ben hiç imzalamam" diyemeyiz.. Ölüyoruz çünkü... Stratejik düşünceler daha derinlemesine yapılmalı...
"türkiye kyoto protokolünü abd nin imzaladığı gün imzala" olması gereken başlık.

küresel ısınma adından anlaşılacağı üzere küresel bir sorundur. bir ülkenin imzalamaması yada protokolün gereğini yapmaması bütün dengeleri bozar.

gelişmekte olan ülkeleri zor durumda bırakan bir protokolde taraf olabilmek için ilk önce türkiye nin gelişmekte olan ülke statüsünden kurtulması gerekir...

bu zihniyet nükleer enerjiye karşı çıkan ve bizi başka ülkelerden enerji ithal eden bir ülke durumuna sokan zihniyetle aynıdır.

(bkz: salak olma işine bak)
--spoiler--
http://www.kyotoyuimzala.org
--spoiler--
başlatılan bir imza kampanyasıdır. kyoto sözleşmesiyle küresel ısınmanın engellenmesinin gerekliliklerini yerine getirttirme çabalarının türkiye ayağıdır.
büyük abimiz abd imzalamadan yöneticilerimizin , halkımızın her türlü bağırmasına rağmen farkına bile varmayacakları eylemdir. zira yukarılarda oturup kyoto nedir, önemi nedir kaç kişi biliyordur ki?