bugün

kyoto protokolü

türkiyenin imzalamasının ya da imzalamamasının pek bişeyi değiştirmeyeceğine inandığım anlaşma.

ormanda geçen bir fıkrada şöyle buyrulmaktadır:

bir gün ormana maliyeciler gelir bunu duyan tilki kaçmaya başlar yolda ayılara rastlar. baba ayı tilkiye sorar:
-neden kaçıyorsun tilki kardeş?
tilki yanıtlar:
-ormana maliyeciler gelmiş de ondan kaçıyorum. baksana bende bir kürk hanımda bir kürk çocukra bir kürk. yakalarlarsa ne deriz.
bunu duyan ayı ailesi hızla kaçmaya başlar yolda karşılarına timsahlar çıkar. baba timsah sorar:
-neden kaçıyorsun ayı kardeş?
ayı yanıtlar:
-ormana maliyeciler gelmiş ondan kaçıyorum. baksana benim bir mağaram var hanımın bir mağarası var çocuğumuz da ayrı bir mağarada yaşıyor yakalanırsak yanarız.
bunu duyan timsah kaçmaya başlar yolda maymunlarla karşılaşır. baba maymun sorar:
-neden kaçıyosunuz timsah kardeş?
timsah cevaplar:
-ormana maliyeciler gelmiş maymun kardeş. neden kaçmayalım baksana bende timsah derisi ayakkabı hanımda timsah derisi çanta ufaklıkta timsah derisi ceket yakalanırsak yanarız.
bunu duyan maymun kaçmaya başlar. uzun süre koştuktan sonra aniden durur ailesine doner ve der ki:
-lan biz niye kaçıyoruz ki. baksana benim götüm açıkta hanımın götü açıkta çoçuğun götü açıkta.yakalansak neyimizi alıcaklar sanki..

iş bu hikayeden alınacak ders şudur:

-lan biz niye imzalıyoruz kyotoyu el kadar üretimimiz var, tam olarak sanayileşemedik. vatandaşın cebinde para yokki arabaya binip fosil yakıt yaksınlar, başta doğu anadolu bölgesi olmak üzere nüfusun %30 una yakını kaçak elektrikle ısınıyor evlerde de fosil yakıt kullanımı yeterince düşük oranda. e biz niye kaçıyoruz ki. kyotoyu tilkilerle ayılara imzalatsınlar önce...