bugün

yeniden uyarlanmış ve çekilmiş filmdir. orjinal the ring japonlara ait bir gerilim filmidir ve orjinal olanıda gayet etkileyicidir.* filmde naomi watts, martin henderson, brian cox, shannon cochran, lindsay frost yer alır.
setbaşı prestij sinemasında kopyanın güzelliğinden dolayı ekranın üstünde kocaman tüylü bir mikrofonla beraber izlediğim film.
bugün cnbc-e de yayınlanmakta olan filmdir.
(bkz: ringu)
sadece kötü olduğu için kötülük yapan bir yaratığın varlığı nedeniyle olduğundan daha korkunç hale gelen filmdir. beslenmek için ya da deli olduğu için değil sadece kötü bir ruha sahip olduğu için öldürmektedir. *

--spoiler--
çok üzgünüm anne. böyle olmasını ben de istemiyorum ama oluyor işte
--spoiler--
izledikten günler sonrasına kadar etrafta bir sürü imge aradığım, korktuğum (ve korkuttuğum) film. the ring izlemenin bir adabı vardır;

-geceyarısını tercih edin. çünkü sokaktan gelen geçen olmaz, ses olmaz, gürültü olmaz; gün ışığı da olmaz.
-tek başınıza ve kendi evinizde izleyin.
-zifiri karanlık yaratın.
-bulunduğunuz odanın kapısı açık olsun ki koridorda oynaşan gölgeleri görebilin.
-sakın telefonunuzun fişini çekmeyin, hatta yanınıza alın.
-evin bazı yerlerine filmi takmadan önce su dökün; küçük su birikintileri olsun.
-diğer odada mum yakın, koridorda eşya ve perde gölgeleri yaratacak şekilde yerleştirin. bu gölgelerin oturduğunuz odanın açık kapısından görülmesine de dikkat edin.
-odada kara sinek varsa sakın kovmayın; hatta masaya karpuz filan koyun ki gitmesin dolansın.
-sandalyeyi televizyonun önüne çekip orda oturarak izleyin.

(bkz: kalp krizi)
(bkz: the ring 2)
3 - 5 senedir korku filmleri arasında, konusu ve de efektleri ayrıyetten yapılmış sağlam makyajlarıyla da, izlenilirliği en yüksek olan korku filmlerinden birisi, orijinali ringu olan filmin baş rolünde naomi watts oynayanı. buna rağmen, ikinci filmi de, ilkinden vasat olup, ilk filmin açıklarını kapatmaya çalışsa da, ilki kadar etkili olamamıştır. buna benzer ve de beş basacak gerimlikte olanı için,

(bkz: shutter)
gösterime girdiği gün gittiğim matinede 3-5 kişi olmamızın da etkisiyle dibimi düşüren film. evde izlesem o kadar etkilenmezdim kuşkusuz ama o an kapı gıcırtıları eşliğindeki suratlat hayatımdan birkaç yıl götürmüştür kesin. bi de sağdan soldan böcek çıkmıyo mu? ölüm resmen...
an itibariyle cnbc-e'de gösterilen ve televizyonda izlendiğinde çok da etkili olmayan film. *
oldukça başarısız diyaloglara sahip film.
dün tv ekranından izlenince filmin yetersizlikleri iyice ortaya çıkıyor.

surata acayip bir ifade -makyajla-,yüzü saçla örtmek, video kaset, kuyu gibi imgeler, simgeler,objeler insanların kanıksadığı korku hikayelerinin/filmlerinin temel ögeleri. klişeleşmiş japon gerilim sinemasının amerikan versiyonu işbu film, beşiktaş'ın kurası sonrası sıkılan canımı daha da sıkmamış, aksine neşelenmeme vesile olmuştur.

kurgudaki yetersizlikler bile filmi baştan bitiriyor. film kendini izletiyor izletmesine ama hataları ve saçmalıkları bulmak için izliyorsunuz..

korkmak için evde gerilim ambiyansı yaratmanız gerekebiliyor.bu bile filmin başarsızlığına bir örnek.

scary movie'ye konu olması boşuna değil yani..
seyrederken olayların hiç açık havada geçmediğini farkettiren, insanda huzursuzluk yaratan bir gerilim filmi. japon sinemasının kazandırğı, "uzun siyah saçlı kafayı sıyırmış küçük kız çocuğu" objesi başka filmlerde ve pc oyunlarında da* görülür olmu$tur.
--spoiler--
Sinema tarihinin en etkileyici Gerilim filmlerinden * biri olup tekrar tekrar seyredilesi bir donanıma sahiptir.orjinalini de sevmeme rağmen hollywood versiyonu çok daha etkileyicidir. film adamı geriyor, geriyor ve vapurda atın şaha kalkıp da denize atlama sahnesinde gerilim hat safhaya ulaşıyor. Seyredilen video'nun etkileyiciliği ve karmaşıklığı tartışılamaz bile. Ölen kişilerin son anlarında gördükleri halkalar da çok müthişti, öyle ki film boyunca çeşitli halkaları arıyor buluyorsunuz kendinizi; büyüyen göz bebekleri, Kahve kupasının masa örtüsü üzerinde bıraktığı iz, çoçuğun resim defterinde çizdiği halkalar vs. samara'nın ruh hastalıkları hastanesindeki görüntülerini gösterirken,küçük kızın saatler boyunca gözlerini saate dikip baktığı sahne hala gözlerimin önünden gitmiyor;öyle ki samara'ya acıyıp estirdiği dehşete hak verir buluyorsunuz kendinizi.filmin en unutulmaz sahnesinin de samara'nın televizyondan çıkıp kurbanına doğru ilerlediği sahne olduğu da su götürmez bir gerçek.
--spoiler--
sonderece kaliteli bir korku filmi. filmde en dikkat çeken ünsur oyuncuların makyajıdır ve özellikle samara morgan karakteri çok etkileyicidir. samara'nın nasıl biri olduğunu filmin son dakikalarına kadar öğrenmek imkansız."ring" in en büyük ozelliği standart korku filmleri gibi "mutlu son" olarak bitmez. *
scary movie 3 un feci sekilde dalga gectigi filmdir.
bir koji suzuki romanıdır.
ilk olarak 1989 yılında okuyucuya sunulmuştur.
2002 tarihli keiko matsui albumu.

1. Steps of Maya
2. Venus of the Sea
3. Moon Circle
4. Prism
5. Next Plateau
6. Messenger
7. Deity in the Silence
8. Ring
9. White Owl
10. Precious Time
istanbul'da kiraladığımız zaman cdnin üstünde 'çember ' yazıyodu,korsanlıkta bi yere kadar dimi..
http://www.angryalien.com/aa/ringbuns.asp
sonunu hiç ama hiç beğenmediğim filmdir.
bunun hollywood versiyonu bugüne kadar bendenizi tıstırmış, germiş yegane ikinci filmdir. ilki için

(bkz: the blair witch project)

filmin geneline hakim kasvetli hava insanı gerim gerim geriyor. tırs, tırıs..
(bkz: halka değil onlar fil)
(bkz: zamanında ne sıçırttıydı altımıza)
South park 'ın 13. sezonun 1. bölümünün adı . Disney şirketini konu alır.

--spoiler--
Mickey mouse karakteri vardır bu bölümde.
--spoiler--
nedense hiç korkmadan izlediğim film. sorun sende değil bende samara.
Orijinali Hideo Nakata yönetimindeki 1998 yapımı ''Ringu''dur. Hollywood versiyonu 2002 yılında çok daha yüksek bir bütçeyle kotarılmasına rağmen ''Ringu''nun yanında halt etmiştir. Naomi Watts'ı sevmeye engel değildir yine de.