bugün

unutmak için son çare başkasıyla sevişmek. ben de başkasıyla sevişeceğim, son kararım. ***
ağlamaya ihtiyacım var.
teras çok soğuk.çok fazla.inanamazsınız. film izlerken telefon çaldı , filmi durdurdum. filme devam etmek için arkama yaslandım. telefon çalmadan evvelki oturuş pozisyonumun ne kadar rahat olduğunu hissedip aynı pozisyonu bulmaya çalışırken çok fazla oturuş pozisyonu denedim.öyle ki geçen zaman diliminde film izlemekten vazgeçip uyuma kararı aldım.
ömrümün ayrıntılarda boğulmakla geçmesinden korkuyorum.
kendime güvenemeyip ya olmazsa diye hep erteledim ,erteledim ,erteledim...
bir kere bile karşıma alıp seni seviyorum diyemedim.

şimdi ne mi oldu!! aramızda 700 km. var.
şu hayatta istemediğimi belirttiğim/hayır dediğim halde ısrar edilmesi kadar nefret ettiğim başka hiçbir şey yok. karşımdaki insan kim olursa olsun ona karşı hissiyatım anında nefrete dönüşüveriyor.
uykular girmez oldu gözüme, yanıyorum aşk acısıyla be sözlük.
stajın son günü ve ben @ yapmayı öğrendim. çokta zor değilmiş ama alt + q yapmak gerektiği durduk yere öğrenilmez. şimdi en azından msnde bana bi at-et yapsana hacı diye yalvarmıyor, iki saat dert anlatmıyorum. mutluyum be yaa.*
(bkz: athena-yalan) adlı parçayı dinlerken yalan söyleme bana kısmı bağırarak, duyurmak istercesine söylüyorum. kim duycaksa.
epeydir girmediğim diğer sözlüğün giriş şifresini unuttum. uğraşmaya da üşeniyorum. şifrelerden hiç hoşlanmıyorum. herkesin "yaptığının bilincinde olduğu" bir dünyada olsak şifresiz bir dünyada yaşayabilirdik. eminim herşey çok daha rahat olurdu. melek miyim ben neyim. dünyasal boyutta saf denen türdeyim şu anda. kahvaltı yapmadım ondan heralde. amaan doksandokuz kurdun içinde cin olmak zorunda olduğum zaman değil ki şu an. tadını çıkar iyimserlik hovardalığının.
benim entrylerimi okumayı çok seviyormuş sözlük. bana değil ama, benimle ilgili bir şeye bu cümleyi kurması, tarif edemeyeceğim derecede mutlu etti beni, uzun zaman sonra.
uykum var sözlük, sabahın dördünden beri yarasa gibi ayaktayım. içimde bir sıkıntı var, hayırdır de bakayım. gece dörtte kalkıp da, uykusu gelsin diye yemek yapan başka biri varsa, bana pm atsın. * *
"trth hrtz" ve "everybody lies" sloganlarını neden bu kadar birbirine benzetiyorum, işte bunu hiç mi hiç anlamıyorum sözlük.
facebook'ta tanıştığım bir kızdan hoşlanmaya başladım. ayrıca bir kızdan hoşlanmaya başlayınca ona açılamamak, arkadaşlar tarafından gülünç duruma düşmek çok hoşuma gidiyor *
telefonla konuşmaktan nefret ediyorum. annemi çok özledim ama telefonla arayasım yok. rüyamda eskişehir'e gidiyordum ama niye gittiğimi bilmiyordum. sanırım arkadaşım gidiyor diye ve boş olduğum içindi bu gidiş. ama zaten yoldan gelmiştim, elimde valizler eve gittim. kimse yoktu. oysaki evde olup beni 1-2 saatliğine görmeleri gerekirdi. sonra geldiler. babam çok hastaydı ve evden çıkamazdı o yüzden benim eve gidip onu görmem gerekti.
kurabiyeler aldım yurda benzer bir yerin kantininden. çok güzellerdi.
sanırım ailemi özledim. bazen insan küçük bir çocuk gibi olabiliyor. küçük bir çocuk gibi sevilmek istiyor. kucağa yatırılarak.

ben küçükken büyük abiler ya da babam kucağına oturtur, ayaklarımı kendi ayaklarının üzerine koyar ve tavşancılık dediğim ama ne idüğü belirsiz bir oyun oynardık. kısacası kucaklarında hoplatırlardı ben daha 3-5 yaşlarındayken. bir de ne zaman dışarı çıksak, babam önümde yürürdü. ben hep arkada kalırdım. onun adımları kocamandı, bense halsiz ve bezgin bir çocuktum. arkadan serçe parmağını uzatır, gel tutun anlamında; ben de küçücük ellerimle kocaman parmağını avuçlardım. tıpkı maymun gibi. öyle yürürdük. babamın en büyük sevgi gösterisi sanırım buydu. o yüzden, yani daha fazlasını yapamadığından bu yürürken elimi tutma meselesi ben kazık kadar oluncaya dek devam etti. yaş 10-13 hala elimi tutma merakındaydı fakat artık ergen ve sinirli bir çocuktum. ilgi istemiyordum.(güya)

telefon çalınınca da bazen ürperiyorum, sinirlerim bozuluyor. yine birisi bir şey isteyecek, soracak, bir şeye kızacak, bir şeyi unutmuşum, bir yanlışlık yapmışım, bir felakete sebebiyet vermişim gibi hissediyorum. tetikte ve huzursuz.
gripten buharlaşmış bir şekilde öksürürken bile sigaramdan vazgeçemiyorum.ve bunu annemden gizli yapıyorum sözlük.
görse maffeder beni.
başka şeylere sinirlenip kendisine patladığımı düşünen bir annem var. hayır anne. ben gerçekten sana sinirleniyorum. tek yapman gereken üstüme gelmemek.
itiraf ediyorum sözlük; ben acıyı sevdiğimi farkettim. yani acının bana verdiği garip bir haz var, ve ben bu hazzı mutluyken alamıyorum. evet yana yakıla mutluluk arıyorum, daima huzur verecek doğru insanı bekliyorum ama karşıma çıkan biri el pençe divan oluncada arkama bakmadan kaçıyorum, yani azcık çektirsin, biraz süründürsün, ayıptır söylemesi hafiften ağzıma sıçsın falan istiyorum sanırım. bana kul köle olan adamı sevemiyorum ben yaa, damarlarındaki kanda azcık hayvanlık olsun istiyorum. savaş baldar istiyorum ben yaa. evet evet. off yaa
ben bugün mal gibiyim.
üniversitede %80 devam zorunluluğu olur mu hiç mk ya. bunalıyorum!
insanları anlayamıyorum...

***

tek bacağından asılan koyunlar gibi...

faydasız bir başkasının uzvu...

şimdi bir karar verelim,

ve

hepimiz ne halimiz varsa görelim...

herşey yalan dolan...

yalnızlıktır elde kalan...

gideceği yere varan,

var mıdır bir düşünelim....
tedirginim.. kormuyorum ama evet tedirginim..

kız arkadaşım ilişkimiz hakkında konuşacağını söyledi, sanırım biraz zaman isteyecek.. istemem zamana bırakmasını, bitirsin daha iyi. saat 8 de buluşuyoruz, ne diyecek çok merak ediyorum.
belki fazla paranoyalardan kaynaklanıyor ama aklıma kötü kötü şeyler geliyor. aslında şuan bu durumu yaşayan anlar desem yeridir. canım sıkkın biraz, karnım falan ağrıyo.

bana sor.. sevdin mi diye.. cevabım;

küçük çocuğun elinden en sevdiği şeyi aldığınızda nasıl cıyak cıyak ağlar.. işte öyle bi durum. elimde değil, çok yoğum yaşarım bazı şeyleri. evet, yanlış olabilir ama sevgi bambaşka benim için.
nefes almak, gülmek, koşmak, yürümek.. şimdi ne diyecek? nefes alma, koşma, yürüme, gülme mi diyecek..
engel olamam.. olamam yani..

zaten hep böyle olmadı mı bu zamana kadar? hep susmadım mı? bir kere bile olsa ne kendimi ifade edebildim, ne de durumu toparlayabildim. hep sıçtım, hep batırdım. toparlayım derken dağıttım..
ben yapamadım sevdiğimle denge kurmayı başaramadım. 'seviyorum' kelimesi çok basit ama benim için büyük anlamlar ifade eden bir kelime.
herkese söylemem, herkesin seviyorum dediğine inanmam.. anlarım seveni, anlarım sevileni..

şimdi, gitmeyeydin desem ya.. kalk desem ya.. yok, konuşamıcam yine, gözlerinin içine bakıp gitmesini, uzaklaşmasını seyredicem..
hep böyle olmadı mı.. sadece gönül meselelerinde değil, hangi gidenin arkasından 'dur' dedim.. gitme dedim?
diyemedim.. korktum çünkü durumu daha berbat etmekten.. konuşursam dağılır her şey diye vurdum dibe..
şimdi sen, bana 'zamana bırakalım' dediğinde 'bırakmayalım sevdiğim, yapmayalım bunu.. tutunacak tek varlığım ailem ve sensin. gel kapatalım izleri, büyütmeyelim ufak konuları' diyemem.. diyemedim.. yapamadım..

mutluyum seninle.. istemem kabus gibi çöken gecelerde yaşamak. istemem, sabah kalktığımda boğazımın düğümlenmesini..
gel, tut elimden..
brad pitt i beğenmiyorum. ama mahalle baskısından dolayı söyleyemiyorum. brad pitt e ağzı sulanan kızlar yanımdayken ben de oh yeah yapıyorum.

victoria secrets defilelerini izleyip sonra boy aynasının karsısında oradaki hatunlar gibi yürümeye, bakışlar atmaya çalışıyorum. ama beceremiyorum.

arada bir hala kral oyun oynuyorum. özellikle kız giydime oyunları. kızların güzel olması önemli. hepsi mankene benzemeli ve dolapları yığınla giysi dolu olmalı. bazılarının hem dolabı zevksiz hem de çirkin oluyorlar.

yıllarca günlük yazdım ama annem hepsini buldu, okudu. hatta hiç unutmam bir tanesini tek tek okuyup hoşuna gitmeyen yerlerinin(genelde erkeklere olan aşkımı yazdığım kısımları) altını çizmiş, bir de altına yorumlar yazmıştı. mesela annemin doğum günü olan günde annem dışında herseyden bahsetmişim altındaki not " annenin doğum gününü unutmuşsun" olmuştu.

abimden ölesiye nefret ediyorum. psikolojimin bozuk olmasındaki tek faktör o diyebilirim.

"i love you" diye öten bir bardağım var. her öttüğünde "me too" diyorum hatta iki kere tekrar ediyor "i love you i love you" diye bende "me too me too" diyorum. ama bu sıralar otmuyo. pili bitti sanırım. bana son seni seviyorum diyen de ortadan kalktı sözlük uhuu
Bugün halıcıoğlu askerlik $ubesine gittim. ili$ik kağıdına ihtiyacım vardı yeni okula kayıt için. adamlar yoklama kaçağısın sen bi gel dedi. geldim dedim. muayene olman lazım dedi kabul ettim. neyse olurken doktor sordu "kronik bi hastalığın var mı?" aklımda e$$ekler çiftle$sin var dedim. "nedir?" diye sordu. "sağ kolumda sinir kısalığı var, refleksleri ve hareket kabiliyeti dü$ük" dedim. "hastaneye göndericem seni" dedi. $imdi dü$ünüyorum acaba yok deseydimde hastane i$inden yırtıp direk kağıdı alıp çıksa mıydım? sözlük fena gang'a geldim. hastane falan dolanıcam $imdi bok var gibi.

(bkz: aklıma sokim aklıma)
biraz önce yönetim katında öğrenciye yasak olan lüks tuvalette iki adet sigara içtim.
bugün kuaförde, berber aletini koluma değdirmeden ben erken davrandım ve aletini kavradım. 'yeter mi artık başlasak mı şu saçı kesmeye' dedim, başlayabiliriz dedi.
(bkz: at yalanı sikim inananı).