bugün

çok izole ve dadılı, mürebbiyeli ve üstüme titreyen bir aile ortamında büyümeme rağmen 30'lu yaşlarıma gelmiş bir kişi olarak, nerede kaos nerede bok var oralardayım. millet gider mykanos ibiza'ya ben koşuyorum hindistan'a, pakistan'a, laos'a, kampoçya'ya.

bir insan düşünün, kaç insan delhi'de mc donald's çalışanları tarafından linç tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. rahmetli babaanneciğim saraylı münevver. deli karı. sanırım ona çekmişim.
yalnız değilim ama yalnız hissediyorum. eski günleri çok özlüyorum. ama eski günleri yaşarken o günleri özleyeceğimi bilmiyordum. belki de birkaç sene sonra da bu günlerimi özleyeceğim.
şu an işten eve geldim ve tam 3 sene önce ev arkadaşlarımla açıp izlediğim ama yarısında uyuya kaldığım(ız) bir film vardı ve şimdi bitirmek için açtım baştan izliyorum. iki tane de bira açtım yanına, mis.
her geçen gün özlenecek. iyi seyirler.

görsel
Cumartesi iddaa’da 8 maçlık kombine yaptım. 7200 lira aldım. Para sıcak, para tatlı. Çatır çutur ezeceğim.
insanlardan çabuk soğuyorum ve anında gemileri yakabiliyorum.

Büyük ihtimal uzun süredir yalnız olmanın, tek tabanca olmanın verdiği rahatlıktandır diye düşünüyorum.

Olursa olur olmazsa koy götüne gitsin mantığı.
Hiçbir zaman Über yakışıklı biri olmadım. Boy pos iyiydi. Normal kategorisinde değerlendiriyordum kendimi normalde. Genelde eli yüzü düzgün kategorisinde değerlendirildim. Tanıyanlar falan iyisin diyordu. Ben yine pek beğenmezdim kendimi ama çaktırmıyordum.

Ama yaşanan 1 2 şeyden sonra özgüvenim öyle bir taban yaptı ki kurtaramıyorum kendimi o seviyeden. Aynaya baktıkça, fotograf çektikçe tipe bak hale bak diyip duruyorum. Bilmiyorum bu durumdan nasıl çıkacağımı. Tipsiz olduğumu düşünmüyorum ama yaşadıklarımla öyle bok bir noktaya geldim ki napmalıyım bilmiyorum.
son raddede hiç bir kadının mutlak mutluluğunu sağlayamayacakmışım gibi geliyor. daha önceleri defalarca olduğu gibi, sonunda hep sıçıp batıracakmışım gibi hissediyorum. teoman olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum. kısa ilişkilerde dolanan yalnız bir adam olarak istiklal caddesinde 50 li yaşlarımda alkol kadın ve uyuşturucudan bitap düşmüş vaziyette, şehir uyanırken evime gittiğimi hayal ediyorum hep kendini.

büyük konuşmamak lazım tabi, istermisin o yaşlarda torun torba sahibi olmuş bir adam olayım. hahaha ne gülerim. dövmeli küpeli dede.

saçmalamayın.
Kafama göre yaşayabileceğim 3 sene için ömrümün geri kalanını feda edebilirim. 2 sene de olabilir, ama tam anlamıyla bir başıma ve tamamen serbest olmam gerek. Kimse bana karışmasın beni arayıp sormasın zaten evimden dışarı ihtiyaçları karşılamak dışında çıkmam. Dünyadan tamamen izole, sadece kafamı yaşayabileceğim 3 sene, sonra gelip bana bir iğne vursunlar ve yok olayım istiyorum. Colugum çocuğum yok, kardeşim yok sorumlu olduğum kimse yok, borcum yok ( gss denen saçmalık var ama onu borçtan saymıyorum çünkü karşılığında bir şey almadım ve tamamen iradem dışında yazılmış bir borç ve ödemeyeceğim) zeka ve algı olarak son derece kısıtlı ve vasıfsız bir kişiyim bu yüzden bu dar ve sığ algimla hayatın güzelliklerini algilayamiyorum, bana yorucu ve gereksiz bir mucadeleden ibaret bir koşturmaca gibi geliyor. Insanların çok büyük bir kısmında hazzetmiyorum beni inanılmaz geriyorlar. Savaşmanın, cabalamanin, emeğin ve aile kurup üremenin fazlasıyla abartıldığı kanaatindeyim. Basit ve ölümlü varlıklar olduğumuz gerçeğinin üstünü örtmek için kiyafetlere, sıfatlara, ideoloji ve inançlara abandigimiz bu yapay düzlemin kendisin bir simülasyon olduğunu düşünüyorum. Yani evren bir simulasyon değil, bizim ürettiğimiz ve süreç içinde nesnel gerçekliğin yerine koyduğumuz tüm bu kültür ve algısal kalıplar simülasyon. Herneyse biraz kafam iyi o yüzden konuyu dağıtmış olabilirim ama ne fark eder ki de mi, sonuçta kendimle konusuyorum burada bu sözlüğün de amacı ve işlevi bu degil mi sonuçta. Demem o ki, boşuna cabaliyormusuz gibi geliyor bana. Hayatta başıma gelen tüm güzel seyler spontane sekilde ortaya çıktılar. Öylece kendiliginden oldular. Oysa cabaladigim hiç bir şey bem çabaladıkça inadına yaparmış gibi kaçtı ve kacindigim sakindigim şeylerse bir okadar geldi yakama yapıştı. Hiç bir gerçek hayal ettigin kadar güzel olmaz.
delirmemeye çalışmak çok zor.
Çok mu şey istedim lan allahsız kitapsız dünya...

görsel
Bugün herhalde 1000(yazıyla bin) tane falan eksi oy vermişimdir çocuklar. Hepinize bastım kırbacı!
Bazen canım olay çıkarmak istiyor...
Bugün uzun zamandır yaşamadığım bir duyguyu yaşadım: gurur.

Bugün bilmediğim bir telefon aradı. Genelde pek huyum değildir bilmediğim telefonu açmak ama açmış bulundum. Teeee yıllar evvel doğu’da bir yerlerde öğretmenlik yaparken üniversiteyi kazanması için çok çabaladığım eski bir öğrencim aradı. Bu yıl stajını bitirmiş ve hakim olmuş. Bu günlere gelmemde katkısı olanları arayıp sevincimi paylaşmak istedim, dedi. Bu telefon Yıllardır taşlaşmaya yüz tutmuş bu bünyeyi biraz olsun yumuşattı.
var bi hayalimiz.
Gece vakti eve yürürken köpekler havlamaya başlamıştı.
Hoşt yapınca üzerime doğru koştular. Bende deparladım tabi. Siteye kendimi atınca demir kapıyı kapattım.
Eve çıkıp odama girince altıma kaçırdığımı farkettim.
hayattan soğuttu bu dilbilim dersi, hocamız sağolsun. yemin ediyorum bir insan bu kadar çaresiz bırakılmamalı. emekli olsa keşke.
Bir kez biri haberlerdeki manyaklar gibi peşimi bırakmıyordu. Sonum cidden mezar falan olacaktı.

Ona artık şey demiştim." Lezbiyenim ben, yani gerçekten erkeklerle yapamıyorum. Kadınlardan hoşlanıyorum, elimde değil hastayım" demiştim. Defoldu gitti. Pişman değilim.
Maaşım yaşamak istediğim hayatı karşılamıyor.
Yarın el açması börek yapmaya niyetlendim. Çok heyecanlıyım. Şu ışıltılı hayata bakar mısınız? Yüreğim dayanmıyor artık.
Çocukluk ve gençlikte çok renkli, çok boyutlu, anlamlı ve keşfedilecek, ulaşılacak şeylerle dolu gibi görünen hayat büyüdükçe renksiz, tatsız, tek boyutlu ve monoton bir hâl aldı.
Ve bu durum varoluşsal sancılar yarattı.
Başka bir konu da şu ki, çok kısa bir sürede kavramlar yer değiştirdi. Dürüst olmak, iyi niyetli olmak, vicdanlı olmak gibi olumlanan kavramlar birden olumsuz bir zemine çekildi ve salaklık, enayilik olarak yeniden tanımlandı. Yani kabaca iyi olmak olumsuz, arsız ve kötü olmak olumlu olarak yeniden kodlandi. Avam kalabalık bu yeniye çok çabuk adapte oldu zira bu onların dava dedikleri şeydi zaten. iğneden ipliğe her alandaki kaliteyi olabildiğince düşür ki, normal olan, standart olan kalitesizlik olsun, böylece kendi avamligin meşrutiyet kazanır öyle degil mi...
Bir psikiyatriste ya da hiç tanımayan ve kimseye anlatmayacak birine anlatmaya ihtiyacım var.

Çekinmeden anlatıp bitirmek istiyorum içimde. Demekle de bitmiyor ki.
Kapanmakta olan yaramı açtım, bile isteye bağlamış olan kabuğunu resmen kazıdım. Bu sefer daha çok kanıyor, iyileşmesi de daha uzun sürecek. Ama daha az canım acıyor çünkü bunu bile bile yaptım, bu sefer habersiz olmadı. Kendimi hazırladım.
Utaniyorum halimden.
şuan kahvaltı niyetine lahmacun söyledim. ben leş gibi bir insanım.
çok fazla acı var.
bakışlarım kararmadan, tırnaklarım körelmeden ve hiçbir zaman denemeden anlayamadım.