bugün

(bkz: aşkın nur yengi).
yazar Burak Sarımehmetoğlu'nun kitabı.
Bir çölün ortasında suyunu bekleyenim...
Ne bir eksik ne bir fazla...
Kalbim paramparça...
Oysa gülüşün, bakışın, saçımı okşayışın cennettir bana...
Sevgilim yine nerelerdesin ...
seni çok sevdim. çok güzeldin. kaşın gözün, saçın, elin, kolun, memelerin çok güzeldi, çok sevdim. keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

o zaman daha kolay olurdu benim için her şey belki, o zaman bu kadar acı çekmezdik ikimiz de belki.

ama benim tarzım bu değildi sevgilim, hiçbir zaman da olmadı. ben seni ilk günden itibaren ölümü göze alarak sevdim, ben seni hep uçurumun kenarında sevdim, ben seni her gün su verdiğim, yapraklarını okşayarak kalbimin en orta yerinde büyüttüğüm bir dağ çiçeği gibi sevdim. daha ilk günlerden anlamıştım bunun alelade bir hoşlanma, bir şehvet yoğunluğu ya da geçici bir heves olmadığını...

sen bana nerden ve kimden geldiği belirsiz bir hediye, paha biçilemez bir emanettin.

size hiç gönderilmemiş bir veda mektubunun bir kısmını okudum. daha doğrusu anlattım. daha doğrusu yazdım siz okudunuz. amaan her neyse işte, bi sandalye, kanepe bi şey verin de oturayım, daha devamı var.

sizin de tahmin edebileceğiniz gibi orta yerde bitmiş bir aşk var evet. zaten aşk denen şey her şeyin er geç bittiği bu evrende bitmeye en meyilli olgu değil midir? ben söyleyeyim, kesinlikle öyledir. insan nasıl bir gün mutlaka öleceğini bile bile yaşıyorsa hayatını ve o ölüm düşüncesinin dehşetine aldırmıyorsa, aşkı da tıpkı öyle yaşamalı.
yatakta sarmaş dolaş yatarken, sevişmenin o kreşendo anlarında, telefonu kapatırken bütün o "sen benim her şeyimsin, seni sonsuza kadar seveceğim" ler zamanla yok olup gitse de, belki yıllar sonra insana "hepsi yalanmış" dedirtse de aslında değil. o an söylenen o sözler doğru, o an hissedilen tam da o çünkü, o an bütün dünyayı yenebilirmişsin gibi, tanrısal bir güç hissi dolaşır bütün vücudunda insanın. o an elbette ki o aşk hiç bitmeyecekmiş gibi gelir çok doğal.

ama biter. heeer güzel şey gibi bu da biter, nitekim de bitti. buraya kadar anormal bir durum yok yani biten ne ilk aşk bizimkisi ne de son olacak, hâttâ bizzat ben yine âşık olacağım ve muhtemelen o da bitecek fakat buradaki mevzumuz neden bittiği ve bitmeyi hak edip etmediği. bu aşk için gereken mücadelenin samimiyetle verilip verilmediği.

bu noktada ben kendi mahkememi kurup yargılama, savunma ve karar aşamalarını geçtim ve evet, o tok çekiç sesi duyuldu... tak tak tak; gereği düşünüldü. sanık hakkında kastını aşan davranışından dolayı mahkumiyetine ve ömür boyu pişmanlık duygusuna çarptırılmıştır. fakat iyi halden ve savunmasının samimiyetinden cezasının ertelenmesine karar verilmiştir. duruşma bitmiştir.

evet gerekçeli karardan da anlayacağınız üzere ben hüküm giydim ve cezamı çektim bu yüzden ince bir pişmanlık duygusu haricinde vicdanım rahat. çünkü bu aşkı kurtarmak için o kadar çok savaştım ki, mustafa kemal ve arkadaşlarının dahi takdir edeceği bir mücadele verdim buna emin olabilirsiniz. fakat ne yazık ki aynı mücadeleyi bu entrynin muhatabı olan hamfendiden görememiş olmanın derin bir iç burukluğu ile başbaşayım uzunca bir süredir.

üstünden çok zaman geçti, aşklar geçti, ölenler oldu kalanlar oldu hâttâ nişanlananlar evlenenler bile oldu ama o her şey çok başka olabilirdi, çok güzel olabilirdi, kimse başka yollara sapmadan planlandığı gibi âşık olduğu insanla 3 çocuklu 2 köpekli harika bir aile kurabilirdi. ama olmadı işte, her şey geçer de o kahrolası olabilirdi keşkesi hayatı boyunca terk etmez insanı be. en ummadığın anda yeni sevgilinle ya da eşinle hâttâ çocuklarınla oturduğun bir yemek masasında bile aklına geliverir aniden... her şey çok başka olabilirdi. işte o anda seni rahatlatacak tek bir şey vardır; vicdan rahatlığı. ben elimden geleni yaptım diyebilmek. ve ben arkadaşlar, o aşk için elimden geleni yaptım. ama olmadı işte.

naparsan yap olmuyor bazen. olmadı.

az önce yarım kalmış bir aşk hikayesi dinlediniz. yarım kalmış aşklar insana hayatı boyunca taşıdığı bir emanet verir, zamanla ondan geriye hiçbir şey kalmaz ama o kocaman soru işareti ölene kadar seninledir. emanetin bende duruyor sevgilim... ve eminim aynısından sende de var.

mutlu ol.
Allahı nı seversen ara 2 aydır bekliyorum.
1990 çıkışlı Her şeyiyle 4/4 lük aşkın nur yengi albümü. Albümün aranjörlüğünü onno tunç yapmış ve klavyelere turhan yükseler ile eşlk etmiş. Bass gitarda ismail soyberk, davulda turgut alp bekoğlu, gitarda erdem sökmen, saksafonda levent altındağ eşlik etmiş. Kadro dream team gibi. Harun kolçak, sezen aksu, özkan uğur ise vokal. Kusursuz.
Neden bütün güzel kadinlar sana benziyor ?
Seni uzaktan sevmek askların en güzeli.
...ve bazen uyumak gerek unutmak icin, ruyalari hesaba katmadan...
Bekir Coşkun'un 10.05.2014 tarihli köşe yazısı, gerçekten çok güzel yazmış:

Hatırlar mısın, o gece gök yüzünde ay vardı…
Seninle diz dize oturmuştuk…
Hızlı hızlı konuşuyorduk…
Vakit dardı…
*
Bir ara bir gün ayrılacağımızı, bir daha sana gelemeyeceğimi, gelsem bile her şeyin eskisi gibi olamayacağını söylemiştim…
Böyledir umutsuz sevdalar…
Anlatmıştım muhtemel ayrılığı…
Hatırlıyor musun?..
Yanakların ıslaktı…
*
Kucak kucağa uyuyorduk geceleri…
Bir yanımız Malya…
Bir yanımız Çiçek Dağı…
*
Sonraki zamanda hafta sonları kaçıp kaçıp sana gelişlerim seyreldi… Uzaktaydım ama seni çok çok özlüyordum…
O hafta sonu Hürriyet’teki köşemde dayanamayıp özlemimi yazmıştım:
“Hep seni çok özlüyorum…
Haberin var mı?..”
*
Kimi zaman senden yana gelenlerden haber alıyor, seni soruyor, anlattıklarında uzun uzun dinliyordum…
“Nasıl?..”
“iyi mi?..”
“Üzerinde yine yeşil mi vardı?..”
*
Böyledir bizim sevdalarımız, ne zaman senden söz edilse, ne zaman adını duysam, ne zaman bir şey bana seni hatırlatsa…
Daldı gözlerim…
Ayrıldığımız günü hatırlıyorum…
Günlerden pazardı…
*
Aradan yıllar geçti…
Geçen gün gazetelerde seninle ilgili haberi okudum:
“Seyfe Gölü artık yok…”
Dereleri kurutanlar, dağları oyanlar, ormanını yolanlar, sulaklarını çalanlar, Seyfe Gölü’nü de kurutmuşlardı…
Hırsız bir kez dadandı mı…
*
Ben de geceleri düşlerde kaçıp kaçıp gelirim sana…
Diz dize oturup hayallerimde konuşuruz…
Sazlıklar yine o şarkıyı söyler bize…
Bir yeşilbaş uçar…
Belki bir martı…
Memeleri aç memeleri.
gelsene dedi bana
kalsana dedi bana
gülsene dedi bana
ölsene dedi bana

geldim
kaldım
güldüm
öldüm

Nazım Hikmet, 1963
ilham irem'in 1979'da çıkardığı 2. uzunçaların adıdır. ilk 6 şarkısı a yüzünde olan albümdeki şarkılar şuydu:

01 hoşgeldin *
02 sevgi yetmez
03 bunalım
04 sabah
05 günden güne
06 yeni bir şarkı
07 bir yıldız
08 bir zamanlar
09 yıllanmış şarap
10 aşk değil nefret değil
11 çocuk oyunu
12 güle güle

bu da albümün kapağı: http://i33.tinypic.com/adzt35.jpg
Bak senın yuzunden ıcıyorum ne olurdu bır gelsen.
hayatıma giripte beni bu denli alt üst edebılecek adam henüz doğmadı diye düşündüğüm zamanlarda çıkageldin sevgili,o umursamaz,hiçkimseyi sallamaz tavrın çekti beni sana ilk başlarda ama ya sonrası? peki ya sonra, ne yaptın kı sen bana,seni düşünmeden geçmez oldu saniyeler? ne yaptın ki nefes alamaz oldum sensin? hala ''aşk''ın var oldugunu kanıtlamak senin için bu kadar kolaymıydı ki,aşık ettin beni kendine? insan kendinden bi başkasını nasıl dahil ederdi gelecek planlarına hayal bıle edemezken,sensiz hayal kuramaz oldum be adam.

ahhh o ses tonun yokmu,beni en çok etkileyen,ilk etkileyen, ve şimdilerde duydugum zaman içime huzur dolduran o ses. dünyanın en yakışıklı erkeği degilsin belki ama benim en yakışıklımsın şu hayatta gerisi hikaye,gerisi yalan dolan. senin ne mesleğin, ne kazandığın para, ne de seni başkalarının yanında üstün kılan herhangibir özelliğin,yeteneğin hiç umrumda değil bilio musun bana ''bebeğim'' dediğin o anlar kadar. sana sarılıp uyumayı istemek,sabahlara kadar sevişme arzusu,sensizliği düşünememe kaygısı,seni çok sevmek ve en önemliside aşk. ben bunlardan ibaret bir insan oldum işte şimdilerde. hayatımdan teker teker çıkan hiçbir insanı umursamıyorum seni umursadığım kadar. hiçbir olay üzemiyor artık beni,bana 'hayatım''demediğin anlar kadar. i
,
işin özü Seviyorum Seni be adam, Aşık oldum ben sana işte.
''Dünyam'' oldun
''Hayatım'' oldun
''Nefesim''
''Elim,Kolum''
sen benim ''Herşeyim'' oldun
''Sonsuzluk'' denildiği zaman aklıma gelen tek gerçeğim oldun.
Ancak sen gibi bir şekerle tatlanabilir bu gelecek...
bu yüzden sakın beni bana bırakma,hep yanında tut, tut ki güneş açsın gönlümde.
--spoiler--
zaman dediğimiz
bir fakir avuntusuymuş
hastalıklı sofra başlarında
ve
kavuşmalar
hep bir ayrılık taşırmış zulasında
bilemedik...
bu gece
bizim şarkımız olsun ey sevgili
varsın
söyleyelim
sonra ölelim
eşkalimiz bilinmesin
failimiz meçhul olsun tan ağarırken
demiştin ya;
kaderin olayim
kederin değil!
--spoiler--
götün güzel olabilir ama hayatımın içine sıçmaya hakkın yok!
hiçbir şey söyleme dinle sadece. Cevap ta atma ya da sen bilirsin.
Dediklerine göre aşk saniyenin 5'de 1'i kadar kısa bir sürede yaşanıyormuş. kime göre!! Yol dan ğeçen birine mi sorulmuş ki bu soru acelesi olduğundan mı böyle bi cevap vermiş.
Bunu okuduğumda acaba gerçek mi? diye düşündüm Çünkü sana bir gülüşünde bir dokunuşunda bir sözünde aşık olmuştum bende içime kelebek kaçmıştı sanki çok garip deli miyim neyim. Buna cevap veren adam ya deliydi ya da aşık... çünkü aşk ta bir nevi delilik değil midir, bakma öğle tuhaf tuhaf ne yazmış bu diye, Deli adamın gözü görmez delirdi mi kimseyi..
eee o zaman ne farkı var AŞK 'la bende seni gördüm göreli Deli gibi görmez oldum hiçbir şeyi..
özetle seni seven bir deliyim istersen kapında beklet istersen başucunda...
ve Bakma halen tuhaf tuhaf..
tüm aktarlardaki baharatlar senin olsun , tüm hüzünler benim.
90'ların en güzel albümlerinden biri. 20 yıl sonra bile dinleyince sıkmıyor insanı. evet. bi dinleyim.
--spoiler--
Dalı kurusa da ağaç
yağmura nasıl küser?
Alıkoymuş tebessümü
aşığına bir zalim,
Yıkılır dökülür ama
kalp kırılsa da sever...
--spoiler--
içimdeki fırtına,
kör kurşunla diner mi?
Acılar birden biter mi?
su akar yatağını bulur..
kendine iyi bak, beni düşünme...
ah benim sevdasında bencil,
yüreğinde sağlam sevdiğim.
aklıma gelişini seveyim.
ne güzelde darma duman ediyorsun beni...
*
--spoiler--
yürü!
Bir gölge gibi ardında yer alayım.
Sen bana güzellik ol,
ben sana ruh olayım.
--spoiler--
Ruhun nerede olduğunu düşünürüm bazen...
vücudumun neresinde?
Sonra karar veririm:
Ruhum, bedenimin bittiği yere kadar...
*
güncel Önemli Başlıklar