bugün

gerçek olmayan şu anda yaşanılan dünya.
(bkz: internet)
interneti anlatan sanal alem ve siberalem kavramlarının ikisi de
doğru birer önermedir. internet, iletişim yöntemi açısından siber,
yarattığı ortam açısından sanaldır.*
radikal gazetesi'nden serdar kuzuloğlu'nun her pazartesi
haberler ve köşe yazısıyla donattığı tam sayfanın başlığı.
(bkz: sana lalem)
kimsenin kimseyi ''yalancı'' diye etiketleyemeyeceği yegane ortam. kimsenin doğruyu söylemek zorunda olmadığı über platform. insanların canını yakmadıktan ve daha önemlisi bunu amaç edinmedikten sonra ''obama benim'' desen yine sakıncası olmayan bir durumdur.

öyle bazı aklı kıtların sandığı gibi ''şizofrenik vaka'' falan değildir. sağ üst köşedeki çarpı tuşundan haberdar olup oraya bastığında her şeyin bittiğini biliyorsan sorun yoktur.

gerçek hayatla olan kalın çizginin her geçen gün inceldiği gerçeği kabul edilirse tedavilik vaka o çizgiyi incelten kesimdir.
boku çıkmış olandır. kişilerin ısrarcı bir şekilde sosyal yaşamdan koparak odada bilgisayar başına gömülü bir halde yaşamasının sebebidir. arkadaşlık, dostluk, sevgili herşey buna göre yaşanır olmuş. sevgililer günü diyerek sanal alemden hediye gönderilir olmuş. bir arkadaşın, dostun halini hatrını sormak buraya yükümlendirilmiş. hay anasını be!
deşarj olma yeri, başka bir insan olma şansı, temas olmaması içinizi rahatlatır. kafanızın içini de ayırabiliyorsanız sanal-gerçek diye hiç sorun olmaz. bunun adı şizofreni derseniz de, ben pek öyle görmüyorum.
(bkz: yalan alem)
insanlığın giderek parçası olduğu gerçeğini aratmayan alemdir. Hep aksi idda edilsede yakından kabul görecek olan alemdir.
klavye delikanlılarının mekanıdır. destursuz girildiğinde şahsınıza karşı ne tür bir davranış içinde olacaklarını kestirmenin güç olduğu alemdir. işte şuan bunu okuyorsunuz ya işte burası orası. sanal alem bak işte burada. *
yalan dünyadır.hayal ettiğiniz kadarını yaşarsınız.
Şizofren çıkmazında intihar provaları yaptığımız o malum delik belki de sanal alem.

Nicklerimiz ve kendimiz; ikili deliliğimiz.

bi kısmımız melankoli sempatizanlığından muzdarip ve bi kısmımızınsa elinde trol marka bi sapık maskesi.

Kafakağıtlarımıza her geçen gün biraz daha yabancılaşarak önce kendimizi sömürmeyi öğrendik nicklerle ve sonra 7yi 24lere bağladı kotalarımız.

nerdeyiz sorusuna cevapların tükendiği bi yerdeyizdir de aslında; hani sözlüğün ne olduğuna fosilleşmiş bi babaya anlatmak gibi, konumumuza tarif bulmak. aslında kocaman bi orduyuz: elimizde silahlarımız "artı" ve "eksilerle".

Oysa bilmiyorsunuz ki; ansızın yıldızlar çalınır gecelerinizden siz sanalda demlenirken. Hayatınızın taa koynundan akrepler, yelkovanlar çalınır fark etmezsiniz ki; sizi sanal kabristana bağlayan modem yorulur bi gün ve reelde unutulmuş sevenleriniz de. ve uzak bi gidiş düşer ömrünüze. Siz kendinizden yavaşça gitmektesinizdir ve uğurlayacak tek bi dost bırakmamış olma olasılığınız yüksektir haylice.

Önce gülüşleriniz solar, kahkahalar boykot eder sizi -asasasa-, -wewqewqew- sloganları eşliğinde.

düşleriniz tutuklanır. mesela -paydos-; der yaratıcılığın bedevisi ve yeni tek bir entry girecek gücünüz kalmaz, ötekileşirsiniz.

her günü her geceye bağlayan aynı senaryodur.

sanal şenlik sonrasında bi bezginlik kapLar pc başında kamburlaşmış bedeninizi..!.siz takvimlerinizi klavye tuşlarında tüketmiş boş bi smileyden fazlası değilsinizdir işte o an. Aciz bedeniniz yatağa giden yolu kendisi bulur.
camekanın arkasından hayat.
http://www.facebook.com/h...69&type=1&theater
clark kent'in telefon kulübesi. giren herkes superman.
icad olduğundan beri insanların içindeki fahişeyi ortaya çıkaran platform. Sanal alem, siber alem, siker alem.
piksellere dokunmak, piksellerde gördüğün elinin değmediği kişiye aşık olmaktır sanal alem..
çok güzel bir yerdir.nimeti bol arkadaş ortamı çok bulunan harika ötesinde bir dünyadır.kendinizi alice harikalar diyarında hissedersiniz. aynen değilmi? evet dediğinizi duyuyorum.o yüzden hepimiz bilgisayarlarımızı en güzel şekilde temizleyip virüslü programlardan sakınıdırıyoruz. ki biz ne kadar baakrsak oda bize o kadar bakar yanımızdan ayrılmaz böylelikle mutlu mesur yaşamaya devam ederiz benim ergen ve bıdı bıdı amcalarım ablalarım büyüklerim.
Lale'nin, sevgilisine "Bu çiçekleri kime aldın?" diye sormasına alacağı olası cevap. Yiyorsa başkasına desin.
her tür dezenformasyona, kandırmacaya açık olan mekandır.

insanların gardını yüksek tutması, olup bitenlere mantık çerçevesinde yaklaşması halinde bu palavraların yarısından fazlası doğmadan ölecektir diye düşünüyorum ben şahsen.

örnekler çok, ama misal hz muhammedin kabrini atatürk yıktırmadı palavrası, 11 eylülde kuran yaktı 15 eylülde kendi yandı tarzı geyikler, bir iki saniye durup düşündüğümüz zaman kolayca gerçek olamayacağını göreceğimiz şeyler. biraz daha dikkat, biraz daha zeka, biraz daha her bilmemnerem hıyar diyene tuzla koşmamak yeterli sadece.

yıllar önce bir internet sitesinden dışlanmıştım. tartışma şuydu, iddialarına göre return to innocence isimli şarkıyı ilk kez enya söylemişti. hayır, söylememişti, enya'nın onunla alakası yoktu. ama bu fikri savunana ve yandaşlarına, kaynaklarımı da sunduğum halde, söylediklerimi kabul ettirememiştim ve siteden dışlanmıştım.

oysa benim söylediğim doğruydu. sadece o an, o ortam için kabul görmemiştim. o an kimin sesi daha çok çıktı ise o kazanmıştı.

sesi çok çıkanlara prim vermeyelim. neyin doğru olduğunu düşünüyorsak onu savunalım. biraz mantık yürütmek yetiyor zaten.
şimdiki adı sosyal medya oldu.
Evimin 100 metre yukarısında bulunan bir internet kafenin adı.
net dünyası...sallama mekanı.
Ruhun vucut bulduğu dijital ortam.
Sanal Alem