bugün

günümüze dünyasına sağlam göndermeler yapan kitaptır, kitap ötesi birşeydir, okumadan düşünülmezmiş bunu anlatan kitaptır.
filmi çekilse süper olacak, kitaptır.
mülkiye ve ilef öğrencilerinin gözünde bir fenomen olan aykut çelebi'nin vize sınavı öncesi verdiği zorunlu okuma sayesinde okuduğum ve okurken bitmesinden korktuğum kitap. rené descartes ve yöntem üzerine konuşmalar'ının rendekâr ve zagon üzerine öttürmeler hayalperestliğiyle karşımıza çıkması, asya kıtasının mistik atmosferini hissettiren kapağı ve "ne anlatıyor abi bu kitap" diyenlere net bir cevap vermeyi müşkül kılacak fantastik yoğunluğu ile başucu kitabı olmayı hak eden kitab-ül hayal.
bu kitapla ilgili genel kanı filminin şahane olacağı yönündedir. zaten türkiyede yazılan romanlar içinde filme alınabilecek üç beş romandan birisi puslu kıtalar atlası. kimi okuyucu için bu maddeleşme hali güzel gelebilir. fakat gözardı edilen bir kitle mevcut.

bu kitle kitabın doğasına uygun olarak hayaller aleminde yaşayan ve kendi muhayyilesi ile kitaptaki kahramanları hayal edenlerdir. bu kitle muhakkak ki filmini de izleyecektir ama kitaptan aldığı tadı alamayacak ve refleksif olarak filmi kıyasıya eleştirecektir.

bırakalım bu halde kalsın*. kitaplar doğası gereği insanın hayal gücünü harekete geçirirler. alınan tadın büyük çoğunluğu bu sebepledir. ihsan oktay anar'ın dünya bir düştür derken ki mesajını net bir şekilde alalım ve bizde ona kendi cümleleri ile cevap verelim: evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır...

*
okurken her yeni bölümde saç baş yolduran, küfrettiren, kıskançlıktan çatlatan kitap. nasıl bir deha eseridir ki tüm alakasız başlangıçlar bir noktada kesişiyor ve sonra tüm bu noktaların üstü teker teker karalanıp yine başa dönülüyor. aynı anda 5-6 temanın yürütüldüğü okuyucu tarafından hissedilmiş ve sinir katsayısı daha da artmıştır. felsefe, tarih, anatomi, denizcilik, savaş bilimi, sosyoloji ve daha sayamadığım birçok bilime gönderme yapmakla beraber son cümle okunup arka kapak kapatıldığında avuçlarınızın arasında tuttuğunuz şeye hayranlıktan öte büyük bir saygı duyuyorsunuz. bir roman nasıl başlar nasıl işlenir nasıl mesaj verilir karakterler nasıl inşa edilir, kurgu nasıl bütünlenir ve nasıl bitirilir sorularına açık seçik cevap veren atlas, modern türk edebiyatına da bir nevi ders veriyor.
üstad'ın * ilk romanı. descartes'a meydan okur nitelikte bir felsefi altyapısı var kitabın. işin ucu kuantum fiziğine kadar uzanmakta. zamanın geriye dönmesi, sonsuz hızın ve tanrı maddesinin keşfedilmeye çalışılması kitabın içindeki konulardan birkaçı.
bir solukta okunmazsa kalan zamanlarda "uzun ihsan efendi doğru mu söylüyor" diye düşündüren kitap,sonu gelmesin istiyorsunuz, harika tasvirlerle bezenmiş, kelime dağarcığı ise bir sözlükten öğrenemeyeceğiniz kadar geniş ,sürekli şaşırıyor ve aynı zamanda sorgulamadan da edemiyor okur ve sonu gelsin istemiyor. akıcılığı ve üslubu ile takdire şayan, okunmalı ve bir süre sonra tekrar okunmalıdır.
osmanlı devleti döneminde yaşayan uzun ihsan efendi'nin 'düşünüyorum öyleyse varım' dan yola çıkıp 'düşünüyorum öyleyse varsınız'a vararak oğlu bünyamin'e kurduğu dünyayı anlatan ihsan oktay anar romanıdır. Anar'ın üslubunun en tadından yenmeyecek düzeye geldiği, felsefesinin de en baştan çıkarıcı halini aldığı başyapıt olası allahım kendimi frenleyemiyorum.... muhteşem bişeydir vesselam...
rivayet edilir ki;

Bilge- Üzerindeki cübbe nasıl ki yünden meydana geliyorsa, müzik de aynı şekilde sessizlikten meydana gelir. işte, içinde yaşadığın dünya da, bu şekilde hiçlikten yaratıldı. Ama hiçliğin öteki adı olan boşluğun bir parçası artmıştı. Bu parça ikiye bölündü ve birisi, boş bir levha olarak sana verildi. Senin gördüğün karanlık işte bu levhadır. Boş olduğu için onda elbette ki ışık yok, böylece sen levhada karanlığı görüyorsun. Ama dünyanın yaratıldığı boşluğun bir parçası olan bu karanlıktan sen, düşler yaratıyorsun.
(bkz: Several Species Of Small Furry Animals)
gerçeküstü tarihsel anlatımın güzide örneklerinden biri.
anar'ın, bu kitabı ile eco'nun ' (bkz: baudolino)' adlı eserliyle benzeşimler mevcut hangisinin önce yazıldığını bilmesem de, anar için; eco'nun üstünde, poe'nun altında bir yazar dilebilirim.
anar, türk romanının en iyi yazarlarından biri kesinlikle okunmalı.
(bkz: tümden gelirken tümün yerini şaşırmak)

nerde ya varamadım bi türlü
delice bir coşkuyla yazıldığını düşündüğüm, hala okuduğum kitaptır.
hayranlık uyandıracak kadar özgür bir roman. yazarın zihnini bu kadar özgürce kağıda aktarabilmesi, kıskandırıyor.
--spoiler--
Hiç korkusu olmayan insanların hayatını baş kahraman olmadan anlatan romanda, masalsı bir istanbul'da Topkapısı ile beyazıt arasını bir adamın 15 dakikada yürüyeceğini üstelik yoluna devam ederse başının ağrıyacağını düşünüyorsunuz. bu kadar güzel ayrıntılarla sizi hayran bıraktıktan sonra. kendine güvenin son aşamasında olan yazar, tüm romanda olduğu gibi içinden geldiğince bitiriyor kitabını. size ise efrasiyab'ı uyandırmak kalıyor.
--spoiler--
hiç bir türk yönetmen şu an için bu kitabın filmini çekemez.açıkcası tim burtonın da çekebileceği ni tahmin etmiyorum bu işin altından kalksa kalksa jean pierre jeunet kalkar tabi kankisi marc caro da olursa vallah tadından yenmez.umut fakirin ekmeği işte...
sürekli bir şeyler çıkıp yarım bıraktığım kitap. bu defa okuyabileceğimi umuyorum. ayrıca kitabı bitiren çoğu arkadaşım film yapılmasını istiyor.
yıllar önce ilk 10 sayfasını 1 ayda geri kalanını 2 günde okuduğum kitaptır. diline alıştıktan sonra sürükleyicidir. her bölüm yazarın daha sonra başka bir hikayeye bağlayacağı bir hikaye ile başlar . son dönemde ıssız adam filmininde tek kare görünmesiyle gündeme gelmesi iyimidir kötümüdür bilinmez.
ilk sayfasına baktığımda hayrete düştüm açıkcası nasıl biter bu kitap diye. Onca anlaşılmayan kelime arasından kendime uygun gördüklerimi çektim çıkardım ve bir sayfayı öylesine okudum derken kitabın sonunda buldum kendimi. Bir kitap nasıl bir gece de bitebilirmiş bunu anladım hemen oracıkta. Gerçekten iyi kurgulanmış, akıcı bir kitap, kendinizi hangi karakterin yerine koyacağınızı kestiremiyorsunuz. Şiddetle tavsiye edilir.
başucu kitabı da olurmuymuş lan derken birden bire u dönüşü yapmama neden olan kitap. *
nasıl okundu, nasıl bitti, öyle bir tad bıraktı anlaşılmayan kitap.
(bkz: suskunlar)
ihsan oktay anar'ın bence en iyi kitabıdır,bir şaheserdir,göz nurudur.özellikle ebrehenin zamanı durdurma fikri akılları başlardan almıştır.
harika bir anlatıma sahiptir..
ihsan oktay anar' ın ilk kitabıdır. uzun ihsan efendi' nin hikayesini anlatır.
tadından yenmez. yemeyin zaten okuyun sözlükcüm.
jack sparrow tadında bir arap ihsan efendi vardır bu romanda.
edit: düzeltme
güncel Önemli Başlıklar